artwork

Yeni bir mecra: Influencer Marketing

5 yıl önce

0

Her sektörde olduğu gibi dijitalleşme süreci, doğrudan pazarlama sekt.ründe de her geçen gün yükselen bir ivme ile değişiyor.

Değişimler, yeni doğrudan pazarlama mecralarının oluşmasını sağlıyor. Yeni mecraların ortaya çıkması, yeni pazarlama tekniklerini geliştirerek pazarı büyütüyor. Bunlardan en gündemde olanı ve hızlı büyüyeni ise ‘Influencer Marketing’. Gelişip büyüyen sosyal mecralar, yeni nesil kanaat önderlerinin de ortaya çıkmasını sağlıyor. Davranışlarıyla, tavsiyeleriyle ve samimiyetleriyle insanları etkileyen bu kişiler, markaların dikkatini de her geçen gün daha fazla çekiyor. Dijitalleşen dünyanın bilirkişileri olan influencer’lar, onların deneyimlerinin doğallığına ve samimiyetine içten inanan takipçileri tarafından oldukça ilgi görüyor. Aslında tüketicinin yegâne isteği, kendine yakın gördüğü veya olmak istediği profile sahip kişilerin dostane tavsiyelerini dinlemek. Klasik pazarlama yöntemleri, günümüzde hala belli bir kesime ulaşabilirken maalesef çoğunluk üzerinde etkisini giderek kaybediyor. Yeni nesil tüketicilerin en çok önemsediği konu, hayatlarında deneyim yaşayabilecekleri alanlar yaratmak veya olmak istediği kişinin yani kanaat önderinin deneyimini gözlemleyerek kendine çıkarımlar yapmak, tavsiyeler almak. Hal böyle olunca influencer’lar tüm tüketicilerin ilgi odağına yerleşiyor. Günümüz tüketicileri, üst düzey yaşam standartlarına sahip, kendilerine üstten bakan ünlülerin değil, hayata kendileriyle aynı noktadan bakabilen, hatta aynı noktadan başlamış ve sonrasında influencer olmuş kişilerin düşüncelerini daha kolay benimsiyor. ‘Influencer Marketing’ sayesinde daha düşük büt.elerle daha geniş kitlelere ulaşmayı başaran birçok marka, artık televizyon reklamlarına yatıracakları bütçenin çok daha azını sosyal medyada değerlendirerek doğrudan hedef kitlesine ulaşabiliyor.

Sonuç olarak; marka nezdinde takip edilen ile takipçinin ortak dili konuştuğu bir platform oluşmuş durumda.

 

DPİD Yönetim Kurulu Üyesi Nilüfer Gürtekin Yalçınkaya

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 90. sayısında yayımlandı.