Yaratıclığın Davos’u olma yolunda

Geçen sene ilk kez bir festivale dönüşen Kristal Elma’nın kapanışında Reklamcılar Derneği Başkanı Alper Üner, “İstanbul’u Cannes’dan sonra ikinci bir yaratıcılık merkezi yapmak istiyoruz” demişti. Bunun hemen ardından, bu yıl katılımcı sayısı açısından bu hedefin yakalanmış olması büyük başarı.

Santralİstanbul’da geçirdiğim üç günün sonunda içerik anlamında da bu hedefin gerçekleştiğini söyleyebilirim. Biz reklamverenler, ajanslarımız, iletişim ortaklarımız ve mecralarımızın biraraya gelerek bu üç gün boyunca yeni trendleri, dünyanın önemli fikir önderlerinden birinci ağızdan duyma şansı yakalamış olmamız büyük şanstı.

Campaign Türkiye, hem organizasyonda hem de içerik konusunda bence çok iyi iş çıkardı.

Havaların belirsizliği ve yağmurun iki gün boyunca yağmasına rağmen her an etrafta oturumdan oturuma koşan genç yüzleri görmek beni çok heyecanlandırdı doğrusu. Hele de, 25 yaş altı katılımcılar için özel olarak hazırlanmış Future çadırına seminer vermek için uğradığımda bu festivalin temellerinin ne kadar sağlam atıldığına bir kez daha şahit oldum.

Farklı pek çok konuşmacı günümüz teknoloji ve hız çağında eğer “sihri geri getirmek” istiyorsak markamızın özüne sadık, dürüst, cesur ve amaca yönelik hikayeler anlatarak öne çıkabileceğimizden bahsettiler. Bunun en güzel örneklerini de seminerlerinde paylaşarak bizlere ilham verdiler.

Ben ekibime seminerlere hem kreatif hem de medya ajanslarımızla birlikte katılarak markaları için o an neyi farklı yapmak istediklerini tartışarak fikirlerini anında aksiyona dönüştürmeleri konusunda tavsiyede bulundum.

Steve Jobs’un dediği gibi “Ancak noktaları birleştirerek fikirlerimizi hayata geçirebilir ve ilhamı sadece ilham olmaktan çıkarır, markamız için büyük fikirlere dönüştürebiliriz”. Böylece seneye Kristal Elma ödül töreninde yüzü gülen reklamveren ve ajanslardan biri olabiliriz.

Oya Canbaş

RVD Yönetim Kurulu Üyesi

Twitter: @oyacanbas

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Ekim 2014 sayısında yayınlanmıştır.