artwork

Yaratıcı kadınların karşılaştığı 5 engel

6 yıl önce

0

She Says London’ın başkanı ve kreatif lideri Fabiana Xavier, yaratıcı kadınların karşı karşıya olduğu beş engeli ve onların üstesinden gelme yollarını anlattı.

İşimi seviyorum. Sektörüme ve sektör içindeki insanların gelişimine yardımcı olmaya tutkuyla bağlıyım. Kendimi bir kreatif lider olarak görüyorum ve son altı aydır She Says London’ın başkanı olma onurunu yaşıyorum. 11 yıl önce Laura Jordan-Bambach ve Alessandra Lariu tarafından kurulan She Says, şu anda kadınlara yönelik tek global yaratıcı kurum. Burası öğrenmek, öğretmek ve liderlik yeteneklerimi geliştirmek için harika bir yer.

Burada ayrıca kariyerinde yükselmeye çalışan benim gibi kadınlara engel olan kişilik özellikleri, konseptler ve davranışlarla ilgili içgörüler de edindim. Tökezlememize neden olan en temel beş engeli ve onların üstesinden gelme yollarını açıklayacağım.

  1. Mükemmeliyet felcinden kurtulun

Psikolojide mükemmeliyet, bir kişinin kusursuzluğa ulaşma isteği ve yüksek performans standartları koymasının yanı sıra başkalarının değerlendirmeleri ve kendi eleştirilerine yönelik endişe duyması olarak bilinir.

Mükemmeliyet gerçekçi veya ulaşılabilir değildir. Onu hedeflemek sadece öfke ve eylemsizlikle sonuçlanır. Bazı durumlarda ise depresyona sürükler.

Mükemmeliyet isteğiyle paralize olduğum durumlarda, en iyiyi elde etmeye çalışmak ve kusursuzluğu talep etmek arasında fark olduğunu hatırlamaya çalışırım. Kendime “mükemmel olmak zorunda” yerine “elimden gelenin en iyisi bu” derim.

Benim formülüm şöyle:

Mükemmeliyet = Elinden gelenin en iyisi + Gerçek dünya – Gerçekçi olmayan beklentiler

  1. Kimlik hırsızı sendromunuzla yüzleşin

Kimlik hırsızı sendromu, kişinin başarıları hakkında kuşkuya düştüğü ve bir sahtekar olduğunun ortaya çıkacağı konusunda sürekli korku yaşadığı psikolojik bir kalıptır. Terim ilk kez 1978’de klinik psikologlar Pauline R. Clance ve Suzanne A. Imes tarafından kullanılmıştır.

Ben de kimlik hırsızı sendromu yaşadım. Yaratıcı kadınların çoğunda da bunu gördüm. Muhtemelen bu, en sık karşılaştığımız kreatif engel. Siz de bunu yaşıyorsanız iyi bir haberim var: Yalnız değilsiniz. Bir de kötü haberim var. Bu durum, kariyer yolculuğunuzda önünüzü tıkayabilir.

Bence bu hissiyattan hiçbir zaman kurtulamayacağız ama onu yönetmeyi başarabiliriz. Hatta belki de onunla dost olmayı deneyebiliriz. Araştırmalar günlük tutmanın bu durumla başa çıkamakta en etkili yollardan biri olduğunu gösteriyor. Kendimizden kuşku duyduğumuzda ortaya çıkan düşünce ve davranışlarla ilgili bir günlük tutmak da öneriliyor.

Ben bu fikri seviyorum ve her birimizin kendi “kişilik hırsızı günlüklerimize” her gün yazmamızı öneriyorum. Bu sorunu gerçekten ortadan kaldırana kadar da birazcık “mış gibi” yapabiliriz.

  1. Kendi reklamını yapma fobisinden kurtulun

Fobi, belirli bir şeye veya duruma karşı oluşan, genellikle mantıkla açıklanamayan yoğun korku ya da kaçınma halidir.

Pek çok yaratıcı kadın kendi reklamını yapmaktan çekinir ve bunun için mantıklı bir sebep öne süremez. Bu korku bir networking ve kendi reklamını yapma üzerine düzenlediğimiz bir She Says etkinliğinde ortaya çıktı. Neredeyse herkes kendini tanıtmaktan ne kadar nefret ettiğinden bahsetti.

Sıklıkla yaşanan senaryoları ele alalım: Yaratıcı sektörlerde çalışan erkekler iş çıkışı bara giderler, bir şeyler içerken işlerinden ve kazandıkları ödüllerden bahsederler. Kadınlar bara davet edilmez ve evlerine giderler. Performans değerlendirmelerinde erkekler işe ne kadar katkıda bulunduklarını anlatırlar. Kadınlar bunları dinler ve kendi performanslarını artırmak için neler yapmaları gerektiği konusunda ipuçları alırlar. Erkekler proaktif davranıp yaptıkları işleri yayımlanması için gazetelere ve dergilere gönderirler. Kadınlar yaptıkları işin yeteri kadar iyi olmadığını düşünürler (bkz. Mükemmeliyet maddesi). Erkekler yükselirler, kadınlar sektörü bırakırlar.

Kendi reklamını yapmayı kaçınılması gereken bir şey yerine iş süreçlerinden biri olarak ele alalım. Yaptığınız işten ve performansınızdan duyduğunuz gururu ne kadar sık dile getirirseniz, kulağa o kadar az garip gelecek.

  1. Görmek istediğiniz değişim olun

Sektörümüzde lider pozisyonlarda çok az kadın olduğu bir gerçek. Onların da dediği gibi, “Görmediğin şey olamazsın.” Burada durduk. Ama bir adım daha atıp şunu söylemeye ne dersiniz?: “Görmek istediğin değişim ol.”

Bir seçim şansımız var. Kendimize ne söyleyeceğimize karar verebiliriz. Durmamıza neden olan bir cümle yerine kendimizi bir adım ileri götürmemizi sağlayan cümleyi seçebiliriz. Siz kendinize bunların hangisini söyleyeceksiniz?

  1. Başarısızlık korkunuza alışın

Başarısız olmaktan korkmak normaldir. Ben başarısızlıktan müthiş korkarım. Bu makalede yazarken bile vermek istediğim mesajları doğru iletememekten korkuyorum. Ancak asıl problem, hedeflerimizi gerçekleştirmemiz için gerekli olan adımları atmak yerine korkumuzun bizi engellemesine izin verdiğimiz zaman ortaya çıkıyor. Korkumuz, bizi sınırlandıran bahanelerin arkasına saklanıyor: “Bu makaleyi yazamayacak kadar yoğunum”, “O networking organizasyonuna gidemem, o kadar da yetenekli görünmüyorum”, “Bir çocuğum olduğu ve haftada sadece 4 gün çalıştığım için o pozisyonu asla elde edemeyeceğim.”

Burada yapabileceğimiz iki şey var. Öncelikle öne sürdüğümüz şeyin gerçek bir mazeret mi yoksa kamufle edilmiş başarısızlık korkusu mu olduğunu belirleyelim. Sonra da içimizden bir efsane olan Vicki Maguire’ı ve şimdiye kadar duyduğum en iyi önerisini kulağımıza küpe edelim: “Bu bir başarısızlık değil, BİR DERS. En iyi derslerimizi başarılarımızdan değil, başarısızlıklarımızdan alırız.”

Yaşadığımız korku muhtemelen hiç bitmeyecek ama en azından ona farklı bir yönden bakmayı seçebiliriz. Onu da burada saydığım tüm engeller gibi fark etmeli ve yönetmeliyiz ki görmek istediğimiz değişim olmayı başarabiliriz.

Fabiana Xavier

She Says London Başkanı ve Kreatif Lideri

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 79. sayısında yayımlandı.