artwork

whY Kuşağı

10 yıl önce

0

Ekim ayında “Peter Drucker Society Türkiye İnsiyatifi”  tarafından “Etkin Yönetimin Yeniden Keşfine Hazır Mısınız?” isimli organizasyona panelist olarak davetliydim. Birbirinden değerli isimlerin katkıda bulunduğu panelde tartışmalar genelde Y kuşağı etrafında döndü.

İnsanları kalıplara sokmayı sevmem, ama birçok X kuşağı ebeveyn tarafından büyütülen Y kuşağının ortak noktaları gerçeğine de sırt dönmemek lazım.

Genelde Y kuşağı eğilimlerinin sebebi olarak “teknolojik gelişmeler” gösterilir, özellikle de dijital oyunlar ve bilgisayar dünyasındaki hızlı değişimler işaret edilir.

Doğru, ama yetersiz.

Teknoloji, günümüz “deli’kanlıları” için hayatın vazgeçilmez bir parçası olmuş durumda. Ama esas gözden kaçırılmaması gereken konu, şu: Bu kuşak “kendi hayallerini” yaşayamamış X kuşağı tarafından büyütüldü. X kuşağının teorileri, Y kuşağında pratiğe dönüşmüş durumda. Özgürlükleri konuşan bir kuşaktan, özgürlükleri yaşayan bir kuşağa doğru geçiş yaptık.

Sektörümüzden birçok meslektaşım Y kuşağına “doğrudan ulaşabilmenin, dokunabilmenin” yollarını arıyor. Bu konuda araştırmalar yapılıyor, araştırmalar okunuyor, Y kuşağı üzerine hararetli tartışmalar yapılıyor. Marka brief’leri alınıyor, bu brief’lere saatler, günler harcanarak sunumlar, projeler hazırlanıyor.

Odağımızda Y kuşağı var.

Hele Gezi olaylarından sonra daha da dikkatle incelemeye başladık bu gençleri.

Ama Y kuşağını anlamak için sadece bugüne değil, ebeveynlerinin hayallerine ve kuşak değişim sürecine de bakmak lazım. Tam bu noktada Y kuşağı, aile bağlarını önemseyen, ailesiyle zaman geçirmeyi seven bir kuşak olarak karşımıza çıkıyor.

Önemli bir diğer nokta Y kuşağı “mış” gibi bir kuşak değil.

Markalarımız, özellikle doğrudan pazarlama projelerinde, genç olmaya çalışıyor, onlar gibi konuşmaya çalışıyor; olmuyor. Gençler bunu yemiyor. Samimiyet her şeyden önemli, ‘onlar gibi konuşmayan, ama onların konuşmasına ortam hazırlayan, genç olması gerekmeyen, ama gençlerle beraber olabilen’  bir yaklaşım beklentileri var.

Mesajları çok net:

“Olay bana benzemen değil dostum, olay benimle birlikte olman, benimle birlikte paylaşman!”

A. Serhat Demirel / DPİD Yönetim Kurulu Üyesi

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Kasım 2013 sayısında yayınlanmıştır.