Viktor Kuzu: Yaratıcılığa her zamankinden fazla ihtiyaç var
Bu yıl özellikle Cannes Lions’taki varlıkları ve yaptıkları satın almalarla dikkatleri üzerlerine çeken danışmanlık şirketleri ve dijital platformlar, yaptıkları hamlelerle globalde değişim rüzgarları estirirken bu rüzgar Türkiye’yi nasıl etkilecek? Sektörün önde gelen isimleri yorumluyor…
Viktor Kuzu
BLAB ve Deeper Kurucu Ortağı
İş dünyasının yaratıcılığa her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Bugün hissetmeye başladığımız dönüşümün temel sebebi bu. Endüstriler tüketici hayatında fark yaratan yeni nesil markalarla rekabet etmekte zorlanıyorlar. Uber, Spotify, Airbnb gibi markalar ile aynı endüstride olmasanız bile bu dönüşümden etkilenmemeniz mümkün değil. Bu noktada geleneksel danışmanlık şirketlerinin geleneksel insan kaynakları ile ufuk açamadığı bir çağa girdik sanırım. 2008 krizi bir anlamda da bireyin rasyonelliği üzerine kurulu ekonomik modelin çökmesine, irrasyonalitenin geniş kabul gördüğü davranışsal ekonomi modelinin kabul edilmesine neden oldu. Bireyin irrasyonalitesini kabul ettiğin anda takımında mutlaka çok parlak yaratıcı beyinlere ihtiyaç duyuyorsun demektir. Danışmanlık şirketlerinin ajans peşine düşmesi sanırım bundan. Türkiye pazarına baktığımızda henüz danışmanlık kurumunun gerçek anlamda yapılanmadığını görüyoruz. Hem danışmanlık alan hem danışmanlık veren tarafı düşündüğümde daha gidilecek yol var. Son yıllarda iletişim dünyasındaki birçok değişimi çok hızlı takip etmiş olsak da bu alanda biraz daha yavaş gideceğimizi tahmin ediyorum. Yakın zamanda kapımızı çalacak bir danışmanlık şirketi olmayacaktır muhtemelen.
Google, Facebook, Snapchat gibi teknoloji devlerinin birinci parti verilerine sahip olması ve markaların ajansa gerek kalmadan reklamları direkt almasını sağlaması; bugünkü hali ile ajansları bitirecektir. Son yıllarda çok ciddi bir değişim var. Reklamverenler ile bir araya geldiğimde onları en çok heyecanlandıran konulardan birinin Google ya da Facebook ile yaptıkları toplantılar olduğuna hayretle şahit oluyorum. Dolayısıyla bu dönüşüm başladı ve güçlü bir şekilde devam edecek. Haliyle nasıl geleneksel reklam ajansları son 10 yılda dijital dönüşümden payına düşeni aldıysa medya ajansları da alacak. Beni asıl şaşırtan, bu dönüşüm konvansiyonel medya ajanslarını ciddi anlamda korkuturken konvansiyonel medya sahiplerinin hala burnundan kıl aldırmaması. Sanırım medya sahipleri reklamverenlerle yeterli sıklıkta bir araya gelmedikleri için altlarından halının ne kadar hızlı çekildiğinin de farkında değiller. Düştükleri zaman onların yaşayacağı şaşkınlık çok daha büyük olacak.
Önümüzdeki dönem network birleşmelerinin stratejik ortaklıklardan ziyade yaşayacakları muhtemel finansal darboğazlardan kaynaklanacağını düşünüyorum. Hızlı hareket eden, hızlı deneyen bağımsız yapılar için ise büyük fırsatlar var. Blab olarak henüz beşinci yılımızda bünyemizden Deeper adında yeni bir şirket çıkarma sebebimiz de bahsettiğiniz değişim. Ajansların tüketicinin irrasyonalitesi içinden bir öngörü geliştirmesi ve hizmet verdiği markalara bu doğrultuda ışık tutması önemli. Deeper davranışsal ekonomi modeli üzerine kurulmuş, veri tabanlı bir pazarlama şirketi. Blab’ın her zaman en büyük hammaddesi güçlü tüketici içgörüleri oldu. Deeper geliştirdiği veri teknolojileri ve davranışsal ekonomi modelini kullanarak daha önce göz önünde olmayan güçlü içgörüleri gün ışığına çıkarıyor. Eğer Blab bağımsız olmasaydı ve hızlı manevra yeteneğine sahip olmasaydı 18 ay gibi hızlı bir sürede Deeper gibi bir yapıyı muhtemelen ortaya çıkaramazdık. Sanırım bağımsız olmanın getirdiği bu özgürlüğe ve deneyselliğe sektörümüzün her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Ağustos 2017 sayısında yayımlandı.