SXSW’da öğrendiğim 5 şey

7 yıl önce

0

“Hiç beklemediğin yerlerden, hiç beklemediğin şeyleri öğreneceksin. Lounge’ları da festival planına mutlaka ekle, ilgini çekenlere 15 dakika da olsa mutlaka uğra.”

Bu sene SXSW’e ilk defa katıldım ve Austin’de hem kişisel hem de profesyonel gelişim anlamında oldukça verimli bi’ 8 gün geçirdim. Şimdiki bildiklerimle, festivalle hiç gitmemiş halime 1-2 kelam etmek istesem, şunları söylerdim:

Plan yap

Ağustosta festival biletini, eylülde kalacağın yeri, ekimde uçak biletini alacak kadar önden plan yap. Aylar öncesinden açıklanan paneller, her gün yenisi eklenen konuşmacılar derken günde onlarca etkinliğin ve yüzlerce oturumun olduğu bir yere gidiyorsun. Günlük planlarını, ilgi alanlarına göre iyice yap. Festival çok büyük bir alanda olduğu için lokasyonlara, aradaki yürüme ve kapıdaki bekleme sürelerini de göz önünde bulundurarak festival deneyimini alternatifleriyle beraber adım adım planla.

Rahat ol

İstanbul’da yaşamanın getirdiği sinir stresi bi’ kenara bırak. Evet, her yerde sıra bekleyeceksin – rahat ol! İstediğin oturumların bir kısmına giremeyeceksin – boşver! Yan salondaki oturum, hemen köşeyi dönünce karşına çıkacak enstalasyon da seni şaşırtacak. Hiç beklemediğin yerlerden, hiç beklemediğin şeyleri öğreneceksin. Sıradaki insanlar sana bir şeyler soracak ve bir anda muhabbet koyulaşacak – açık ol!

Kişisel ilgi ve meraklarını da besle

Ajans veya markada çalışıyorsan mutlaka “Brands & Marketing” altına toplanmış oturumlara, teknoloji konusuna eğiliyorsan “VR nereye gidiyor?” konulu oturumlara girmek zorunda değilsin. Deep Web’in konuşulduğu bir oturum, IBM Watson’ı anlatan bir konuşmacı, sosyal medya ve akıl sağlığı hakkında konuşan bir doktor, dijital dünyada müzik telifleri hakkında düzenlenen oturumlar da – eğer birazcık merak ediyorsan oldukça besleyici ve yeni bakış açıları kazandırıcı seçenekler oluyor. Özellikle Interactive için geldiysen, yine de müzik ve film altındaki oturumlara, hatta konser ve filmlere de fırsat buldukça girmeyi dene.

Lounge’lar sadece beleş  yemek / içmek demek değil

Sponsorlar, markalar, mecralar, yayıncılar… Her yerde bir lounge var. Bu lounge’lar genelde parti, beleş içecek/yiyecek, beleş ürün olarak algılanmasına rağmen aslında hepsinin içinde çeşitli konuşmalar, yeni teknolojiler, prototip ürünleri deneme şansı var. Bu sene özellikle Sony, “The WOW Factory” adını verdiği alanda yaşattığı deneyimlerle çıtayı bir hayli yükseltti. Fast Company’nin lounge’unda düzenlediği konuşmaların sırası, festivaldeki ortalama bir oturuma eş değerdi – kalitesi ise bir hayli yüksekti. Lounge’ları da festival planına mutlaka ekle, ilgini çekenlere 15 dakika da olsa mutlaka uğra.

Dene, dene her şeyi dene

Konferanslar ve paneller de çok besleyici olmasına rağmen bunların dışında da bol deneyim var. Özellikle Trade Show alanı, festivalin ortalarına doğru açılan Interactive Innovation ve Accelerator Pitch finalistlerinin demoları, festivalin sonlarında açılan Gaming alanı mutlaka gidip görmen gereken yerler. Ürün ve teknoloji demolarını, prototipleri ilk defa göreceksin. Uzun uzun bütün show’ları gezemesen de, mutlaka bu mekanlara zaman ayırmaya çalış. SXSW Art programı altında toplanan enstalasyonlara da uğramayı unutma!

Berivan Akmanoğlu  / Wanda DIGITAL, Dijital Sosyal Medya Direktörü

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Nisan 2017 sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Elektrikli Fiat Topolino Türkiye’de

İki farklı gövde tipi bulunan Topolino’nun kapalı versiyonu (Topolino), 449...

Yeni Elektrikli Ford Explorer 30.000 km’lik dünya turunu tamamladı

Tamamen elektrikli yeni Ford Explorer ve Lexie Alford, 30.000 km’lik...

Mercedes-Benz GLB Makyajlandı

Mercedes-Benz, kompakt tasarıma sahip GLB SUV’yi çeşitli yenilik ve daha...