Site icon Campaign Türkiye

‘Sunum fobik’ler için PowerPoint kılavuzu

Yazar ve Stratejist Russell Davies, PowerPoint sunumu sanatıyla ilgili yazdığıEverything I know about life I learned from PowerPoint’ adlı kitabından yardımcı bilgiler paylaşıyor.

Utanç verici bir şekilde, oldukça utangacım. Yeni insanlarla tanışmaktan, partiler, öğle yemekleri gibi sosyal ortamlarda bulunmaktan ya da modern hayatın çoğunda ev dışında olmaktan nefret ediyorum.

Karımla benim şimdiye kadar yaptığımız tek ciddi tartışma, tanımadığınız insanların yanında oturmak zorunda kaldığınız düğünlere katılma konusundaki aşırı isteksizliğim hakkındaydı.

Yine de tüm bunların neredeyse zorunlu olduğu yaratıcı sektörlerde çalışmayı seviyorum. Buluşmanız, işinizi paylaşmanız, fikirleriniz hakkında konuşmanız ve her zaman yabancılara sunum yapmanız gerekiyor. Hep böyle bir dünyada çalışmak istemişimdir. Yapamayacağım diye çok korkmuştum. Cevabı hemen burada buldum: PowerPoint.

PowerPoint yanımdayken, sahnede olmanın ve fikir sunmanın keyif aldığım ve iyi olabileceğim bir şey olduğunu fark ettim.

İnsanların rastlantısallığından kurtuldunuz ve kontrolü ele aldınız. Sunum yapıyorsunuz, sorumlu sizsiniz. Sadece iyi hazırlanarak utanç duymaktan kaçınabilirsiniz; dünya tarihindeki herkesten daha hazırlıklı. Böylece bu utangaçlığı yendim ve çok şanslı bir kariyer yolculuğuyla ödüllendirildim.

Nike, Honda ve Microsoft’un reklam sürecinde yardımcı oldum. Apple’dan Unilever’e kadar organizasyonlar için danışmanlık yaptım. New York Modern Sanat Müzesi’nde yer alan ‘PowerPoint eserleri’ yaptım. İngiltere hükümetinin daha iyi web siteleri oluşturmasına ve bir milyon insanı yenilenebilir enerjiye geçmeye ikna etmesine yardım ederek tüm bu amansız kapitalizmin manevi borcunun bir kısmını ödedim.

Dahil olduğum işlerden bazıları etkileyici olsa da (Nike reklamları, şu ünlü Honda reklamları, GOV.UK) onları gerçekleştirmemde payı bulunan PowerPoint’i fark etmeyebilirsiniz. Çok yaygın olduğu göz önüne alındığında, PowerPoint ilginç bir şekilde özeldir. İşinizi öne çıkaran PowerPoint’ler oluşturmaya yönelik en iyi ipuçlarımla sizi perde arkasına götürmeme izin verin. Her şey listelerle ilgili…

Listeleri kullanmanız için beş sebep:

  1. Gerçekten insanların gözünü açıyorlar.
  2. Ekrana bir liste koyun, insanlar koltuklarında kıpırdanacaklar, biraz oturacaklar, telefonlarını ve defterlerini çıkarıp yazmaya başlayacaklar.
  3. İnsanlar listeleri sever.
  4. Bilgi havuzu gibi değerli görünürler. Sonunda ortalığı karıştırmayı bırakacak ve bazı gerçek bilgiler sunacakmışsınız gibi…
  5. Yazması kolaydır.

5 sebep daha:

  1. Onlar iyi bir disiplindir; düşüncelerinizi yararlı bir biçimde ortaya koymanızı sağlarlar.
  2. Bir konuşmayı yapılandırmanın harika ve basit bir yolu
  3. ‘Yapmamız Gereken Beş Neden X’, bir sunum için tamamen kabul edilebilir bir formattır.
  4. Hala espri yapabilirsiniz.
  5. Sadece biçim ile uğraşırsınız.

Daha da çekici gelebilecek on bir listeleme gerçekleri: 

  1. Onlar açıktır. Dinleyici ne hakkında bilgi aldığını bilir.
  2. Her şeyi mekana bağlı olarak hatırlarız – listeler akılda kalır çünkü bir şeyin en üstte ya da ikinci olduğunu hatırlayabiliriz.
  3. Bu yüzden geniş yatay kağıtlarda değil, uzun dikey kağıtlarda alışveriş listeleri yaparız.
  4. A. S. Byatt’ın dediği gibi, “listeler bir güç biçimidir”. Seni kontrol altına alırlar.
  5. Nerede olduğumuzu biliyoruz. Bu beşinci madde. Neredeyse yarı yolda olduğumuzu biliyoruz
  6. Bilgileri özümsemek için kolayca gözden geçirilebilir, dikkat etmesi kolaydır.
  7. Yine de bir sunum sayfasına çok fazla öge koymayın – birkaç tanesine dağıtın.
  8. Hepsini bir kerede açığa çıkarmayın – insanlar öncesinden okuyacaktır.
  9. Asal sayılar daha akılda kalıcıdır. ‘İlk 11’, ‘İlk 10’dan daha ilginç.
  10. İşleri daha ilginç hale getirmek için her türlü yolu sağlarlar. İnsanlara listedeki maddelerden birinin doğru olmadığını söylemek ve hangisinin doğru olduğunu bulmalarını sağlamak gibi. Bu insanları takip etmeye yönlendiriyor.
  11.  Kesin ve tamamlanmış hissettirirler.

Russell Davies

Yazar ve Stratejist

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 118. sayısında yayımlanmıştır.

Exit mobile version