Sosyal medya ağları lüks markalar için neden önemli?
Dünya üzerinde her 13 kişiden birinin Facebook’a kayıtlı olduğunu, günde ortalama 460 bin kişinin Twitter hesabı açtığını ve YouTube’un her ay 800 milyon civarında ziyaretçiye ev sahipliği yaptığını düşünecek olursak Burberry’nin pazarlama bütçesinin yüzde 60’ını dijital projelere yönlendirmesi şaşırtıcı olmasa gerek.
Sosyal medya ağlarında güçlü profiller kurmak ve bunları düzenli bir şekilde yönetmek şirketler için bir tercih olmaktan çıkıp bir ihtiyaç haline döndü. Sosyal medya ağlarını bir fırsattan çok bir tehdit olarak gören, dijital pazarlama stratejilerine burun kıvıran şirketlerin kaçırdığı bir nokta var: İnternet tamamen word of mouth, yani ağızdan ağza pazarlama tekniği ile işliyor ki bu teknik, köklü şirketlerin bugüne kadar başarıya ulaşmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri. Yani analog veya dijital fark etmeksizin, satışa giden yol tüketicinin sizin ürününüzü beğenmesi, hakkında pozitif yorumlar bırakması ve yakın çevresiyle paylaşmasından geçiyor.
18-34 yaş arasındaki internet kullanıcılarının yaklaşık yüzde 50’sinin sabah uyanır uyanmaz Facebook’u kontrol ettiğini göz önüne alırsak, sabahın köründe mağazalarınızın kapıları sıkı sıkı kapalıyken bile markanızı pazarlamanın, satışları artırmanın ve en önemlisi yeni tüketiciler kazanmanın bir yolu sosyal medya ağlarında kendinizden söz ettirmek.
Lüks markalar çekiniyor
Konu lüks tüketim markalarına geldiğinde ise durum değişiyor: Lüks imajını markanın köklü geçmişi, el işçiliği ve detaycılığı üzerine kurmuş olan şirketler milyonlarca insanın diyalog içinde olduğu sosyal medya ağlarına girdikleri an, markanın imajını zedeleyebileceklerinden çekiniyor. Fakat markanın seçkin kalması hakkında az insanın konuşması değil, yüksek fiyatları belirliyor aslında. Yani sosyal medyada milyonlarca insanın hakkında konuştuğu lüks tüketim ürünü, sadece hakkında konuşulduğu için hızlı tüketim malına dönüşmüyor; aksine insanların ulaşmaya çabaladığı bir arzu objesi oluyor. Peki, lüks tüketim markaları neden sosyal medyada yer almalı?
1. Sosyal medya sayesinde Gen Y olarak anılan, 1980 sonları ile 1990’lı yıllarda doğan genç kesimi, markanın potansiyel müşterilerine dönüştürmek önemli hedeflerden biri. Oscar de la Renta tanesi binlerce dolara satılan, lüks elbiseler ve aksesuarlar üreten Amerikalı bir lüks marka. Fakat aynı zamanda Twitter’da yarattığı Oscar PR Girl karakteri ile gençler tarafından en çok takip edilen Twitter hesaplarından biri.
Gazeteciler röportaj esnasında “Neden Twitter’da bu kadar aktifsiniz?” diye sorduğunda, Oscar de la Renta, “Biliyorum ki Twitter’da diyalogda olduğumuz gençlerin en az yüzde 80’i bugün benim markamın ürettiği elbiseleri satın alamayacak durumda. Fakat bu benim çok umurumda değil, çünkü biliyorum ki ben bugün geleceğin müşterileri ile güçlü bir ilişki kuruyorum, öyle bir ilişki ki ilk maaş çeklerini aldıklarında senelerdir arzu ettikleri Oscar de la Renta elbiseleri almaya koşacaklar. Çoktan müşterim olan kişilerle değil, ileride müşterim olabilecek kişilerle iletişim içinde olmam şirketimin geleceği için yapabileceğim en büyük yatırım” cevabını veriyor.
2. Markanın müşterilerini mağazada oturup beklemek yerine, onların sürekli takıldığı yerde aktif olup, onların ayağına gitmek de önemli nedenlerin ikincisi. Günümüz internet kullanıcısı sosyal ağların çoğunu telefonu aracılığıyla kullanıyor. Beğendiği ürünleri Instagram ile fotoğraflayıp anında paylaşıyor, tek bir tıkla alışverişini yapıyor, tanımadığı bir markayı beğendiği takdirde marka hakkındaki bilgileri ilk önce Facebook’ta araştırıyor. Ve en önemlisi, aldığı markaların kendisine sadece ürün değil, bir hayat standardı sunmasını istiyor.
Dolce & Gabbana’nın 20 bin Euro’luk pazarlama yatırımı olan Swide sitesine baktığımızda, derginin herhangi bir reklam almadığını yani getirdiği dış gelirin sıfıra eşit olduğunu görüyoruz. Dergide Dolce & Gabbana tarafından önerilen farklı restoranlar, kitaplar, sanat galerileri, kültürel olaylar ve yemek tarifleri bulunuyor. Bu da markanın müşterilerini, markanın ürünlerini sürekli göz önünde tutmadan, Dolce & Gabbana dünyasının içinde tutmasını sağlıyor. Dolce & Gabbana bu dergi sayesinde müşterilerinin ayağına kadar gidiyor ve dergideki yazıların sonunda eklediği ‘ürünü al’ bağlantılarıyla müşteriyi online mağazaya çekiyor.
İkinci bir örnekse Burberry. Burberry, 10 milyonu aşan hayran kitlesine sahip olduğu Facebook’da Acoustic isimli projesi ile yeni müzisyenler keşfediyor, bu müzisyenleri Burberry kıyafetleriyle giydirerek onlara klipler çekiyor. Belirli aralıklarla yayınlanan bu videolar, yeni bir müşteri kitlesi yaratmakla kalmıyor, Burberry’nin müşterilerine bir hayat tarzı sağlıyor. Burberry’nin bu 10 milyonluk hayran kitlesi kendisini bir müzik videosu izlerken, beğendiği bir ürünü satın almış buluyor.
Sorulacak soru!
Lüks şirketlerin kendilerine sorması gereken soru şu: Chanel’in ojelerini, Dior’un renk paletini Oriflame veya Maybelline markalarından ayıran nedir? Veya tüketici üç aynı beyaz gömlekle karşı karşıya kaldığında, fiyat aralığını aynı tutacak olursak, neye göre seçer? Unutmayalım ki ağızdan ağza pazarlamanın başarılı olduğu durumların çoğunda kişinin gerçek imajı ile ideal imajı arasında büyük boşluklar oluyor. Yani hangi marka bize ulaşmayı amaçladığımız hayat standardını pazarlarsa biz onun müşterisi oluyoruz.
Sosyal medya bu kadar farklı ekipmanlar sağlarken, markanızı resimler, diyaloglar, videolar ve müziklerle anlatmanızı sağlarken, hala bu platformda bulunup bulunmamak gerektiğini düşünmekle mi meşgulsünüz?
Yiğit Turhan
Ermenegildo Zegna Dijital Stratejisti
————————————————–
Yiğit Turhan kimdir?
Yiğit Turhan 8 Şubat 1986’da Ankara’da doğdu. 2001’de mezun olduğu VKV Koç Özel Lisesi’nin ardından Bilkent Üniversitesi’nce Elektrik ve Elektronik Mühendisliği okudu. Eğitimini Bocconi Üniversitesi’nce International Marketing Management yüksek lisansı ile tamamladı. Henüz Bocconi’de okurken yaptığı Facebook projesi ile Milano’da Frankie Morello’ya kabul edilip, dijital marketing asistanı olarak çalışmaya başladı. Ardından Dolce & Gabbana’da dijital PR ve stratejik marketing uzmanı olarak devam etti. Su an Milano’da Ermenegildo Zegna grubunda markanın global sosyal medya stratejilerinden ve bu stratejilerin farklı pazarlar için lokalizasyonundan sorumlu. Yiğit Turhan ayni zamanda ‘Gecenin Çocukları’ isimli korku kitabıyla Xasiork yayınevinden birincilik ödülü aldı.
(Twitter: www.twitter.com/yigitturhan)