artwork

Sil baştan…

2 yıl önce

1

Yaklaşan seçimler ve siyasal iletişim konusunda siyasi partilerin tamamının yeni bir sayfa açacağı inancındayım. Bu konuda belirleyiciler tarihte olmadığı kadar çok ve aynı zamanda son derece çapraşık. COVID-19, internet medyası, özellikle sosyal medya, genç nesiller ve durmak bilmeyen yeni gündemler. Bu kalabalık içerisinde eski nesil öngörü ve stratejilerle ilerlemenin başarıya ulaşmada katma değer sağlamayacağı kesin. 

Geçmişe bakarsak 1950’lerin hemen başında Amerika’da başlayan siyasal iletişim, 1953’te Fransa’daki ilk reklam kampanyası ile Avrupa, bundan 24 yıl sonra adalet partisinin kampanyası ile Türkiye’ye ulaşmış.

Bu yavaş yolculuk günümüzde, özellikle 2014 – 19 arasında yaşanan altı seçim kampanyası ve yine bu zaman aralığında seçim dönemlerin dışına taşan siyasal İletişim sürecine dönüşmüştür. Bundan sonrası için kesinlikle siyasal iletişimin tıpkı Amerika’da olduğu gibi özellikle seçim dönemlerinde daha da yoğunlaşacağını söylemek mümkün. 

Esas sıkıntı konunun başında belirttiğim gibi bu kadar karmaşık parametreler yığını içerisinde net, tutarlı ve sürekli olabilecek bir stratejiyi oluşturabilmek. Zaten ülkemizdeki en büyük sorun da bu olsa gerek; her hafta bir şeylerin değiştiği bir dünyada uzun vadeli bir iletişim dili ve şekli nasıl oluşturulur? Bu da bu işi yapanların en büyük sorunu olacak. 

Gelelim en zor konuya; yeni nesiller basit anlaşılır, hümanist bakış açısına sahip. Gelecekle ilgili endişeli, biraz da fazlaca kötümser. Bu hedef kitleye kesinlikle klasik yöntem ve stratejilerle ulaşmak, ikna etmek çok zor olacaktır. İletişimcilerin bu konuyu ana stratejinin altında tamamen ayrı bir yolla yönetmeleri gerekecek. Bu noktadaki taktik ise dijital dünyasının taşlı yollarından ve bu yollardaki mecra kullanımında seçilecek dilin örtüşmesinden geçiyor. Sihirli formül de bu birliktelik içerisinde bulunuyor. 

Geçmişteki medya stratejilerine şöyle bir dönüp bakarsak o noktada da bütünlüğün biraz kaybolduğunu döneme göre yöntemlerin değişmeye başladığını görebiliriz. Özellikle siyasi iletişimin senelerdir lokomotifi olmuş konvansiyonel medyada (TV ve açıkhava) dönemsel olarak çok büyük yoğunluklara rastlarız hatta bir noktadan sonra algının doyma sınırının ötesinde, verimlilik çizgisinin de dışına çıkan kullanımlar mevcuttur. 

Sonuç olarak, hedef kitlenizin çok katmanlı olduğu, dünyanın da artık ülkemiz kadar hareketli bir gündeminin içine girdiği, her hafta hedef kitlenin ajandasının değiştiği, yeni nesillerin ayrıştığı dönemde siyasal iletişim de bir o kadar zor bir iş haline gelmiştir. 

Yaklaşan seçim döneminde “her şey aslına döner” mantığı ile hedef kitleyi daha iyi analiz eden, sürekli iletişimi birincil yol olarak belirleyen akılcı, basit ve rasyonel iletişim stratejilerini oturtanlar bu işte ayrışarak katma değer sağlayacaklardır ama unutulmamalı ki Z kuşağı için geliştirilecek taktikleri iletişimin tamamının içine oturtmak, işin alametifarikası olacaktır. Zira bu kitle davranışsal olarak genel çoğunluktan tamamen aykırı bir noktada duruyor. Ana iletişim stratejisine monte edilmesi gereken ikincil bir stratejiyi gerektiriyor. Siyasal iletişimin tarihte olmadığı kadar zor ve hassas olduğu bir dönemdeyiz. 

 

Bu işi yapanlara akıl, fikir, güç, kuvvet dileklerimle…   

Kaan Bülbüloğlu

Arena Media Başkanı

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 125. sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...