artwork

Seyirci, oyuncuya inanmalı

2 yıl önce

0

“Storytelling” yani hikaye anlatmak aslında pazarlamanın en önemli damarlarından biridir. Ses getiren ya da akılda kalan reklam filmlerinin çoğu hikaye anlatımına dayanan filmlerdir. Zamana yenilmezler. 

Ben kendi adıma hedef kitlelerin üründen çok daha fazla, markanın ne anlama geldiği ve neyi temsil ettiğiyle daha fazla ilgilendiklerini düşünüyorum. 

Hikayeler markaları insanlaştırır. Akılda kalıcı bir imaj yaratmanın sırrı aslında  seyirciye harika bir hikaye anlatmakta yatar. 

Eğer seyirci hikayede kendinden bir parça bulabiliyorsa, hikayenin içgörüsü ile bir ilişki kurabiliyorsa markayla ister istemez bir bağ kuracaktır.

Biz yapım şirketi olarak hikaye anlatımına dayalı senaryolar geldiğinde çok heyecanlanıyoruz. Hikaye anlatmak, klip tarzında montaj gerektiren ya da güzel resimlerden oluşan vinyet ağırlıklı filmleri yapmaktan çok farklıdır. 

Hikaye anlatmanın Yunan mitolojisinden beri süre gelen temel kuralları vardır ve bu kuralları çoğunlukla 60 saniyeden kısa bir süreye sığdırmak kolay değildir.

Hikayenin teması, yaşandığı yer, ana karakterin nasıl görünmesi gerektiği, bu karakterin motivasyonu, probleminin çözümü, mesajın samimiyeti, inandırıcılığı gibi birçok konu, senaryo bize ulaştığı andan itibaren tartışmaya açılır. 

Sonuçta bu bir reklam filmi senaryosudur ve bu hikayenin nasıl anlatılması gerektiği konusunda bizlerin, ajansın ve markanın aynı fikirde olması çok önemlidir. 

Hikaye anlatımına dayalı reklam senaryosu, hak ettiğinden daha kısa sürelere sığacak şekilde yazılır. Bu durum markaların yayın bütçelerine bağlı olduğu için kolay kolay değişmez. Hikaye anlatımına dayalı reklam filminin internette yayınlanan versiyonlarını TV’de göremeyiz ve TV’de gösterilen bu tip filmlerin yeterli etkiyi bırakmadığını görürüz. 

Biz bu nedenle genellikle senaryo gelir gelmez ajansla süre tartışmasına giriyoruz ve çoğunlukla yayın sürelerinin uzama lüksü olmadığında bahsettiğim birtakım temel kuralları koruyarak hikayeyi daha kompakt bir şekilde anlatabilmek için önerilerde bulunuyoruz. 

Sanıyorum işin bu kısmı yapım sürecinin en sancılı kısmı oluyor çünkü bir hikaye anlatıyorsanız verilen bir mesajın kaçmaması için duygu boşluklarına ihtiyaç duyarsınız. Bazen söylenen bir söze başka bir karakter tarafından verilen tepki, bir müzik değişimi, bir kamera hereketi söylenen sözden çok daha fazla etki yaratır ve seyircinin hikayeye girmesini, etkilenmesini, duygulanmasını sağlar. Bir reklam filmi senaryosunda genelde bunlar yazmaz ve kelime sayarak süreye ulaşılır. 

Bunu aşamadığımız projeler oluyor. İnternette yayınlanan versiyonlar, ajansı ve markayı tatmin etse de TV’de yayınlanan filmin koştuğunu, mesajın seyirciye geçmediğini gözlemliyoruz. Bunun önünü almak içinse sette oyunculardan daha hızlı hareket ettikleri ya da daha hızlı konuştukları versiyonları alıyoruz. Bu da çekim sürecini genelde zorluyor. 

Bu tip filmlerin yapım sürecinde bizim en önem verdiğimiz kısım oyuncu seçmeleri oluyor. Tüm hikaye bir kahramanın üzerinden yürüdüğü için öncelikle standart reklam oyuncusu profilinden biraz daha geniş bakıyoruz. 

Hikaye anlatılmayan filmlerde dış görünüş, güzel bir gülüş, havalı bir bakış yeterli olabilir ancak hem komedi hem drama hikayelerinde oyuncunun becerisi, filmin başarısını doğrudan etkiler. Seyirci oyuncuya inanmazsa film hiçbir işe yaramaz. 

Oyunculuk tecrübesi yüksek ama aynı zamanda yüzü eskimemiş adaylar bulmaya özen gösteriyoruz. 

Tecrübeli oyuncuların en büyük avantajı, seçmelerde ve yönetmen görüşmelerinde oynadıkları karaktere özgün bir şeyler katabilmeleri. Birçok filmimizde bu seçmelerde başta senaryoda olmayan katkıları sayesinde seçilen oyuncularımız oldu. Ekledikleri sözler, mimikler bazen senaryoyu şekillendirdi. 

Kamera, ışık dili ve ses kuşağı da hikaye işlerinde çok farklıdır. 

Bize göre dramatik hikaye içeren reklam filmleri sinematik görünmelidir. Bunun etkisini sosyal medya yorumlarından çok net görebiliyoruz.

Hikayenin türü ne olursa olsun, sonuçta en önemli kriter izleyicide güçlü ve kalıcı bir etki bırakabilmektir. 

Berent Baytekin

AUTONOMY Kurucu Ortak / Yapımcı

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 117. sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...