Site icon Campaign Türkiye

Seçicilik ve yenilikçilik seviyesi artmalı

2020 yılında tüm dünya ile birlikte hiç hazır olmadığımız bir pandemi tecrübesi yaşadık; hala da yaşamaya devam ediyoruz. Sokağa çıkma yasakları, okulların yüz yüze eğitime ara vermesi, genel bir sağlık tehdidi ile yaşamanın getirdiği zorluklar ve kaygı bozukluklarının yanında daha da üzücü olanı, yaşadığımız kayıplar… Bu kayıplar pek tabii  TV izleyicilerini de derinden etkiledi.

Pandeminin getirdiği kısıtlamalar hem kanalları hem de yapım şirketlerini daha zor şartlar altında çalışmaya zorladı. Zaman zaman önlem amacıyla setler durdu zaman zaman ise ekip üyelerinin enfekte olması nedeniyle içerik üretiminde aksamalar yaşandı. 

Aşının bulunması ve uygulanmaya başlanması ile birlikte tüm dünya her ne kadar yavaş yavaş normalleşme sürecine geçmeye başlasa da, doğal olarak bütün sektörler gibi biz TV kanalları da pandemi sonrasında iş modellerimizde ne tür değişiklikler olacağını ve bu değişikliklere nasıl uyum sağlayacağımızı değerlendirmek zorundayız. Bu konuda gerçekten önemli çalışmalar yürütüyoruz.

Öncelikle, pandemi sürecinde TV izlenme oranlarının arttığını gözlemledik. Evlere kapanan kitlelerin televizyon karşısında geçirdikleri süre ciddi oranda artış gösterdi. Normalleşme süreci devam ederken yapılan araştırmalara dayanarak söylüyorum, bu trendin bundan sonra da değişmeyeceğini düşünüyoruz. Pandemi öncesinde olduğu gibi TV izleyicisi için hala en önemli unsur, içerik ve o içeriğin izleyici beklentilerini ne ölçüde karşılayabildiği. 

Pandemi sürecinin Netflix gibi mevcut dijital platformların içerik tüketimini artırdığı, yeni dijital platformları piyasaya sürdüğü malum. Bu durumun sektöre iki önemli etkisi oldu. Öncelikle,  içeriğe yönelik rekabetin arttığını belirtmek gerekiyor. Senaryosundan yönetmenine, oyuncusundan ekibine kadar, ana akım televizyon kanalları birbirleriyle olduğu kadar artık dijital platformlarla da rekabet içinde. Sinema sektöründeki yavaşlama ile bu rekabetin etkileri şimdilik tam olarak hissedilmemiş olsa da normalleşme sonrasında bu rekabetin önemli bir dinamik olacağını hissediyoruz. 

Bir diğer etken, özellikle AB grubu izleyicilerin dijital kanallarda izledikleri farklı içerikler nedeniyle ana akım televizyonlardan beklentilerinin de değişmiş olması. Bu dönemde geleneksel olmayan hikayelere dayanan dizilerin çok izlenmesi bize bu yönde bir değişimin gerçekleştiğini gösteriyor.

Normalleşme sürecinde kendi yayın politikalarımızda çok büyük değişiklikler planlamıyoruz. Pandemi öncesinde de yedi gün dizi yayınlayan ana akım televizyonlar aynı uygulamaya devam edecek. Ancak içerik konusunda daha seçici ve belki de yenilikçi olmamız gerekeceği bir döneme giriyoruz. 

Dijital platformların artık geri dönülmez bir şekilde sektörün önemli birer oyuncusu olduğunu kabul etmekle birlikte ana akım televizyonun hala en önemli mecra olduğu gerçeğinin değişmediğini ve öngörülebilir bir süre daha bu şekilde devam edeceğini düşünüyoruz. Türkiye’de toplam sabit geniş bant internet aboneliği oranı %20’nin altında. Geri kalan izleyicilerin ana akım televizyonlara ilgisi artarak devam ediyor. Bu nedenle tüm izleyici kitlelerini birleştirebilecek, herkesin beğenisini kazanacak yapımların öne çıkacağı bir döneme girdiğimiz inancındayız. 

Show TV olarak hedefimiz, farklı konseptlerle hazırlanmış yeni dizi ve programlarla hem yaz ekranında hem de yeni yayın döneminde izleyicilerimizin beklentilerini karşılamak olacak. 

Aynur Demirtaş İşmen

Show TV Genel Yayın Yönetmeni 

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 111. sayısında yayımlanmıştır.

Exit mobile version