artwork

Şahane pazar “Avrupalı Türkler”

10 yıl önce

0

Avrupa geneline baktığımızda yaklaşık olarak 6,8 milyon Türk ve Türk kökenlinin yaşadığını görüyoruz. Gelir düzeyi artmış, artık gidici değil kalıcıyız diyerek düzenlerini, işlerini kurmuş her bir ferdi tüketici olan geniş aileler meydana getirmiş bu topluluk, yıllık 26,9 milyar euro’luk toplam gelirleri ve yaptıkları yatırımlar ile hem Türk hem de diğer marka ve yatırımcılar için önemli bir pazar haline geldiler.

Birçok markaya Avrupa genelinde ve Almanya pazarında PR, medya satın alma, reklam, pazarlama ve sosyal medya alanlarında ajans hizmeti sunuyoruz. Maalesef masaya ilk kez oturduğumuz birçok Türk girişimcinin bu önemli pazara hala “eski” gözlüklerle baktığını, ödevlerine çalışmadan girdiğini, yanlış partnerlerle yol alarak büyük kayıplar yaşadığını gözlemliyoruz.

Son yıllarda Türk markaları ve hemen ardından rakipleri arka arkaya yatırımlar yapmaya ve Avrupa’daki Türklere yönelik ürün, hizmet alternatifleri sunmaya başladılar. Uzun yıllar boyunca sadece Alman Markı, İsviçre Frankı olarak görülen Türkler, Türk markası diye inandıkları birçok yatırımcı tarafından suistimal edilip büyük kayıplar yaşayınca artık bu işe bir dur demenin zamanının geldiğine karar verdi.

İşte tam da bu sebeple artık bu pazara yönelik olarak yıllardır olduğu gibi “Gidelim birkaç reklam, tanıtım yapalım… Nasıl olsa Türk markası olduğumuz için vatan hasretiyle bizi tercih edeceklerdir. Sonra da arkamıza yaslanıp cirolara bakalım” dönemi kapanmıştır. Artık karşımızda bilinçli tüketici olan, internet kullanıp alacağı ürünler, yapacağı yatırımlar için araştırmalar yapan, sorup soruşturan, yetmedi birkaç günlüğüne bile olsa atlayıp Türkiye‘ye giden, fırsatları ve iyi markaları keşfeden, ayrıca bulundukları ülkelerdeki her bir ürün ve hizmeti çok iyi tanıyan ve kullanan bir kitle var.

Peki ajansımızın kapısını ilk çalışlarında her müşterimizin sorduğu gibi, Avrupalı Türklere ulaşırken nasıl bir yol çizmeniz gerekiyor?

Artık Türklerin olduğu yerlerde her şeyden, her üründen var. Gerek Avrupalı Türklerin girişimciliği ve yatırımları, gerekse de Türkiye’den gelmiş ve sadakat yaratmış, kalitesini ispatlamış markalar sayesinde hiçbir eksiğimiz yok çok şükür. Hatta buradan Türkiye’ye giderken götürülen sucuk, peynir gibi gıda ürünlerini, tekstil ve benzerlerini de göz ardı etmemek gerekiyor. Gireceğiniz pazarın durumunu, Türklerin bu pazardaki beklenti şikayet ve ihtiyaçları hakkında iyi ve güvenilir kaynaklar ile ön araştırmasını yapıp rakiplerinizi iyice tanıyıp takibe almanızı öneririm.

Avrupalı Türkleri çantada keklik görmeyin. Reklam için boşuna bütçe harcamayayım deyip de yabancıları hedefleyip sadece onlara çalışırsanız beni istemeyeni ben hiç istemem diyen bir büyük kitlenin protestosu ile karşılaşabilirsiniz. Ama yok Türkler gelmesin benim hedef kitlem sadece yabancılar derseniz karar sizin; aynen böyle davranmaya devam edin.

Türklere yönelik kampanya yapacaksanız; sıcaklık olsun ve kendilerinden bir şeyler bulsunlar diye bozuk Türkçelerini ve Gurbetçi klişesini espri konusu yapıp reklam ve tanıtım metinlerinizde kullanmayın çünkü gerçekten çok tuhaf kaçıyor, komik oluyor ve markanızın değerini düşürüyorsunuz. Ayrıca her türlü çalışmada içeriğin kolay anlaşılır ve özet olması yapacağınız çalışmanın olmazsa olmazlarından, unutmayın.

Avrupa pazarında fiyatlandırma yaparken erişilebilir, tutarlı ve Türkiye’deki ile paralel olmasına dikkat edin. Birçok durumda atlayıp gelip Türkiye’den alışveriş yapıp dönmek daha da ucuza gelebiliyor. Ayrıca unutmayın ki internet çağındayız artık.

Avrupa’dan seçeceğiniz partnerlerinize çok dikkat etmenizi öneririm. Çağın gerisinde kalmış ve hala “etno marketing” yaptıklarını söyleyen, birkaç gazete ve dergi ilanı vererek, neredeyse kadrolu eş dostun katıldığı birkaç PR aktivitesi ile pazarlama stratejisi oluşturan birçok kişi ve şirketin de ellerini ovuşturarak sabırsızlıkla sizi beklediğini bilesiniz. Diğer taraftan, “Uluslararası büyük ajanslarla çalışır, tüm operasyon ve stratejiyi  Türkiye’den yönetirim” diyorsanız geçmiş olsun, önümüzdeki maçlara bakalım noktasına gelişiniz çok hızlı olacaktır. Bu durumda ayırdığınız bütçeyi hemen 3 katına çıkarsanız iyi edersiniz.

Peki Avrupa’nın geneline nasıl ulaşırız? Avrupalılara nasıl bir strateji izlemeleyiz? derseniz o da başlı başına ayrı bir yazı konusu ya da bi zahmet bizi arayıverirsiniz, seve seve yardımcı oluruz.

Avrupa’daki ya da Türkiye’den gelmiş yatırımcıların toplamında harcadığı reklam bütçesine baktığımızda senelerdir pek değişmez. Tüm Türk mecralarında (Türkiye’den yayın yapan Türk TV Kanalları dahil)  kullanılan bütçe yaklaşık 20 milyon euro civarında seyreder. Bu arada bu bütçede yabancı reklamverenlerin payı maalesef yok denecek kadar azdır.

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki bu büyük bu pazarda iyi bir ön çalışma, planlama, pazar ve marka konumlandırma ve kaliteli hizmet olduğu sürece siz de hem Türklere hem de Avrupalılara ulaşıp bu önemli pazarda yerinizi alabilir ve fırsatları değerlendirebilirsiniz.

Seyhan Yiğit

Godd Media Group ve tvBerlin CEO

Twitter: @seyhan_yigit

 

Bu yazı Campaign Türkiye Haziran 2014 sayısında yayınlanmıştır. 

 

 

Senin için
Tümünü göster
BOM Karting Takımı Yeni Genç Pilotlarını Tanıttı

Borusan Otomotiv Motorsport (BOM) Karting Takımı, 2024 Türkiye Karting Şampiyonası...

Yeni Volkswagen Tiguan Satışa Sunuldu

2007’den bu yana 7.6 milyonun üzerindeki satış adediyle 2018’den günümüze...

Yeni Renault Captur’un Dünya Lansmanı Gerçekleşti

İçten yanmalı ve hibrit motor seçenekleriyle tanıtılan yeni Renault Captur...