artwork

Reklamcılık çekiciliğini yitirdi

2 yıl önce

0

Reklam sektörü belki de tarihinde hiç olmadığı kadar zemin kaymasına uğradı. Dijital iletişimin en üst noktasına ulaştığı son birkaç yılda insan kaynağı, çalışma şekli ve hatta düşünme biçimi büyük bir değişim yaşadı. Sosyal medya, iş yapış biçimimizin merkezine oturdu. Ajansların bu durumla başa çıkması kolay olmadı. Yeni departmanlar, yeni iş bölümleri ve yaratıcılık zemininden yetişmemiş yeni çalışan yapısı ile hizalanmak durumda kaldı. 

Peki tüm reklam insanları bu değişime ayak uydurabildi mi? Hem bireysel açıdan çalışanlar, hem de kurumsal açıdan ajansların yapısını yenilemek, bu yeni düzeni içselleştirmek o kadar da kolay olmadı. 

 

Performans toplumu

Reklam sektöründeki, çalışan yapısının çeşitlenmesiyle birlikte çalışanların iş değiştirme hızlarının kabul edilebilir sınırın üstüne çıktığı konuşuluyor. Çalışanlar mutsuz mu? Çalışanlar, iş güçlerinin hangi ekonomik ağırlığa tekabül ettiğini, ajans için ne anlam taşıdığı gibi konularda büyük kafa karışıklıkları yaşıyor. Hala da bu belirsizlik ortamı devam ediyor. Kalifiye ve işin mutfağından yetişmiş nitelikli çalışanları “oynak” ekonomi zemininde kaybetmeye başladık. 

Pandemiden sonra ajansın marka dengesi de epey değişti. Sosyal medya markalar için yeni ana mecra haline geldi. İletişimin odağını buraya taşıyınca da değerlendirme kriteri, yaratıcılıktan çok performans olmaya başladı. Bu performans üzerinden değerlendirme koşulu aslında tüm reklam sektörünü kelimenin tam anlamıyla sudan çıkmış balığa çevirdi. Hız, her şeyin önüne geçti. İçerik olarak sosyal medyayı beslemek yaratıcılığın bizatihi kendisinden daha önemli oldu.

Byung-Chul Han, Yorgunluk Toplumu adlı kitabında “performans öznesi” olan insanın toplumsal olarak değişiminden bahseder. Toplum dönüştü. Artık performanslarımız üzerinden değerlendiriliyoruz.

 

Dengesiz bir denge

Performans toplumunun tüm bireyleri, onlara atanan özgürlüğün aslında tam olarak bir özgürlük olmadığının farkına varmalıdırlar. Pandemi öncesi, pandemi ve pandemi sonrasında oluşan iş ortamının yeniliklerle dolu bir dizi değişikliğe sebep olduğunu düşüneduralım, insanın performansa dayalı düzende daha da sıkışan bir iş modelinde çaresiz kaldığını görmemiz gerekiyor.

Ekonominin dengesiz dengesiyle tüm performans bireyleri, sadakat gibi geçmişte değerli olan olgulardan bağımsız, bir hayatta kalma mücadelesi içinde eriyip gidiyor. 

Yaratıcı departman çalışanları kendi uzmanlığı dışında yeni karşılaştıkları sosyal medya yazarlığı ya da sosyal medya tasarımcılığına burun kıvırıyorlar. Haklı da olabilirler. Özellikle işin uzmanlık tarafından gelen, iyi bir entelekte sahip yazarlar ve tasarımcılar, bu sebeple gerçek yaratıcılık potansiyelini ortaya koyma zeminlerini her geçen gün daha da fazla kaybediyor.

Aldığı ücretten bağımsız, anlam olarak artık bu işi yapmak istemeyen deneyimli çalışanlarımızı kaybetme riskiyle de karşı karşıya kalıyoruz. İlgili okullardan mezun olan genç arkadaşlarımız da reklam sektöründe artık çalışmak istemiyor. Reklamcılık çekiciliğini yitirdi bana kalırsa…

Biz Alaaddin eko-sisteminde bir denge tutturmaya çalışıyoruz. Çalışanlarımızın hem kendini rahat hissettiği hem de kendilerini geliştirebilecekleri araçlar sunarak onlara alan açmaya çalışıyoruz. Uzun vadede bir sonuç alacağımızı düşünüyorum. Bugün baktığımızda hala yapılacak çok şey var. Metropol yaşamının akıl almaz hızından 2 sene pandemi sayesinde kurtulduk. Bu süre yeniden düşünmemizi, bazı şeyleri yeniden anlamamızı ve kendimizi bu iş ortamında nasıl tanımladığımızı değerlendirmemize olanak sağladı. 

 

1080×1080 sıkışmış yaratıcılık

Tüm marka iletişiminin neredeyse yüzde doksan oranında sosyal medyada yapılmaya başlandığının farkında mıyız? Sosyal medyanın yükselişiyle bana kalırsa yeteneğe alan açan iş modeli neredeyse yok olmaya başladı. 1080×1080’e sıkışmış bir yetenek-metre olamaz. Alaaddin olarak tüm bu değişimleri anlamaya, ihtiyaçlara nasıl karşılık vereceğimizi ve elimizdeki yetenek havuzuna nasıl alan açacağımızı araştırmaya ve geliştirmeye devam edeceğiz. Bu büyük bir sorumluluk ve çıkış yolunun çalışanlarımızla daha iyi bir iletişim ortamı kurarak, doğru liderlik modelini uygulayarak ve katkılarını en üst seviyeye çıkararak bulacağımızı düşünüyorum.

Hande Çeviköz Doğru

Alaaddin – Executive Creative Director

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 126. sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...