artwork

Plansız iletişim en büyük engel

2 yıl önce

1

Dünyada dijital alemin kapladığı alan özellikle 2005 yılından itibaren ortaya çıkan yeni mecralar ile büyük bir dönüşüm geçirdi. 2007 yılından itibaren Facebook ve Twitter’ın ve sırasıyla YouTube ile Instagram’ın dünyada sosyal yaşama hâkim olmaya başlamasıyla Türkiye’de siyasal iletişim ortamı da dönüşüme girdi. AK Parti’nin hemen dijital dünyada örgütlenmesi, CHP ve diğer partilerin ise başlarda daha mesafeli durdukları sosyal mecralar son yıllardaki gündem belirleme gücüne ulaşana kadar yasaklarla da uğraştılar.

Günümüzde ifade özgürlüğünün eylem yapma pratiğinin sosyal mecralar üzerinde bir yük oluşturduğu açık. Trump’ın Amerika’da iktidara geldiği seçimlerde bu mecralarda uluslararası manipülasyonların yapıldığının ortaya çıkması, Obama ile başlayan dijital siyasal iletişim yöntemlerinin güvenilirliğinin sorgulanmasına neden oldu. 

Mevcut siyasi ortam tam olarak manipülasyonlar üzerine kurulu bir dijital dünyaya bizi hapsediyor. Doğru bilgiye ulaşmak her zamankinden daha zor. Türkiye’de de tüm dünyadaki ortalamasının altında olmayan bot hesaplar her gün linç kültürünü başka bir boyuta taşıyor. 

Liderlerin sözleri, bot kalabalığının içerisinde görünmez ve duyulmaz hale gelirken birebir kapı iletişimine geri dönüşle televizyon mecrasının beklenenin aksine son yıllarda daha da güçlenmesiyle diğer mecraların aktarıcı rolüne geçişi, geniş kitlelere ulaşmanın anahtarı olacak. Siz siz olun bol retweet ve beğenili paylaşımlara dikkat edin.

Genel geçer Z kuşağı tanımından sıyrılarak bu yaş grubunu tanımlamak en doğrusu. Adalet duygularının onları tanımlayan birçok söylemden daha değerli olduğu ve olan bitene karşı sanılanın çok daha duyarlı olduklarının farkında olmak, onları tanımanın başlangıcı sayılabilir.

“Oyun oynarlar, ekran başından kalkmazlar” hazır öğretisinin aksine Türkiye’de bu yaş grubundaki gençlerin önemli bir kısmı İstanbul, Ankara ve İzmir gibi mega şehirlerde değil, gelir ve sosyo-kültürel yaşamın çok daha zor olduğu bölgelerde yaşıyorlar ve aileleriye yaşam mücadelesine daha çocuk yaşta başladılar. Zorluklarla başladıkları ergenlik yıllarında birçok temel ihtiyaca erişirken zorlandılar. Bir şekilde liseyi bitirip üniversiteye başlayanları ise ülkelerine karşı umutlarını korumakta zorlanıyor. 

Kusursuzluk onlar için çok kusurlu. Hâlbuki kusurlu gerçeklikteki gerçek duyguya çok daha kendilerini yakın hissediyorlar. Onları anlamak onları dinlemek ve geleceğe dönük umut aşılamak doğru ayakları yere basan projeler ve onlara umut vermek için onlara en ulaşılmaz yerlerde ulaşmak Türkiye’nin geleceğini de belirleyecek. TikTok mecrasının iyi analizi bu yolun başı.

Tabiri caizse dostların birbirini alışverişte gördüğü ve parti örgütlerinin tamamına bile ulaşmakta zorluk yaşayan mecralar üzerinden yapılan plansız iletişim, siyasal iletişimin geleceği önündeki en büyük engellerden. Odaksızlık problemi, her liderin iletişim ekibinin en büyük problemi. Tabandan genele yayılan yüz yüze ile başlayıp dijital dünyada varlığını sürdüren kampanyaların belirleyici olacağını düşünüyorum. 

Davranış değiştirmek, aidiyet markalar dünyasında da oldukça zorken ana kitlelerinin dışında seçimde fark yaratacak kitlelere ulaşmak, günlük ekonomik zorluklar içerisinde ancak onlara direkt dokunarak mümkün olacak. Bu aşamada empati duygusunu artıracak yeni saha projeleri fark yaratırken mitinglerde liderlerle beraber halktan konuşmacıların olması duygu yayılımını artıracaktır.

Siyasal iletişim uygulamalarının piri, benim jenerasyonum için dijital dünyanın ilk kez konvansiyonel bir iletişim aracı olarak kullanıldığı 2008 yılındaki Barack Obama CHANGE kampanyası birçok siyasal iletişim uzmanı tarafından da “kitle iletişim paradigmasını kökten değiştiren kampanya” olarak anılıyor.

Obama ve ekibi “umutsuza umut verme” stratejisiyle “Obama = Umut” kavramını en mikro seçmen gruplarına direkt ulaşarak seçimi kazanmayı başarmıştı. 

Teknolojinin kitlesel dezenformasyon aracı olarak kullanıldığının farkında ve bunu değiştiremeyeceğimizin bilincinde olarak yola çıkmak öncelik olmalı. Lider iletişimi belki de tarihteki en büyük farklılıkları yaşıyor. Lider mesajının kitlelere iletilmesi, tek başına mitingle ya da televizyon yayınları ile çözülmediği gibi provokasyona açık sosyal mecralarla da mümkün olmuyor.

Lider iletişiminin samimiyetten ve gerçeklikten uzaklaştığı, görünümün yapay ve sahte algılanmasının önünü açıyor. Bu algı ile mücadele etmek her zamankinden daha önemli. Unutmayalım algı gerçektir.

Çağdaş Yıldız 

Siyasal İletişim Uzmanı,

Avrupa Siyasi Danışmanlar Derneği EAPC Üyesi

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 125. sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...