Uzun saatler çalışmak verimsiz çalışmanın göstergesi

Canten Akdağ

McCann İstanbul, İnsan Kaynakları Yöneticisi

Günümüz koşullarında teknolojinin de ilerlemesiyle birlikte artan tüketim ihtiyaçları, toplum olarak bizi daha fazla çalışmaya ve daha tempolu bir hayat sürdürmeye mecbur bırakıyor. Bu yoğun koşuşturma içinde hem iş hem sosyal hayatımız arasında denge kurabilmek imkânsızmış gibi geliyor, çözülemeyecek bir problem olarak algılanan “zamansızlık” konusu da bir süre sonra çalışanları mutsuzluğa sürüklüyor. Bu yanlış algı psikolojisinden kurtulmak için yapılması gereken, çalışanlar olarak kendimize “Zamanımı doğru kullanıyor muyum?” diye sormak, öz eleştiri yapmak, alışkanlıklarımızı ve yaşam şeklimizi değiştirmek olmalıdır.

Önceki senelere kıyasla günümüz dünyası, daha hızlı karar alabilen, değişen şartlara daha hızlı uyum sağlayan bir çalışan profiline ihtiyaç duyarken, yeni neslin bu noktada birtakım zorluklar yaşadığını görüyoruz. Bu aşamada çalışanların kendilerinde araması gereken en önemli özellik; ne kadar çok çalıştıklarından ziyade zamanı ne kadar verimli kullandıkları olmalıdır, çünkü uzun saatler çalışmak, çok çalışmanın değil, verimsiz çalışmanın göstergesidir. Verimsiz geçen her çalışma saati de kendilerine fazla mesailer, mesai bitse dahi işe yönelik olarak zihni sürekli meşgul etmekle geçen saatler olarak geri dönmekte; sosyal ve özel yaşantılarına ayırabilecek zamanları kalmaması ile sonuçlanmaktadır.

Zamanı doğru kullanması konusuna dönersek, verimsiz geçirilen çalışma saatlerinden kurtulmak için yapılması gereken, doğru günlük planlama olmalıdır. Günlük planlama için telefonlardaki veya bilgisayarlardaki hatırlatıcıları kullanmak, eski alışkanlıklarını sürdürmeyi sevenler için not defteri taşımak, post-it’lerden faydalanmak gibi birçok yöntem kullanılabilir. Günlük planlama yapılırken de işlerin ve planların önem sırasına göre dizilmesine, işlerin arasında, sosyal aktiviteleri de günlük rutin programa dâhil etmekte fayda vardır. Doğru iş planlaması yapmak çalışanlara, verimsiz geçen mesai saatlerini ortadan kaldırmakta büyük fayda sağlayacak ve böylece, günlerini gereksiz çalan fazla mesai saatlerinden kurtulmalarına çözüm sunacaktır.

Çalışanlar için sosyal aktivitelere ayrılacak zaman her ne kadar “gereksiz” olarak algılansa da aslında, hobilerine ya da yapmaktan zevk aldıkları aktiviteler ile (bu arkadaşlar görüşmek de olabilir) baş başa kalmaları ve kendilerini dinlemeleri onlara hem enerji katacak hem de olaylara ve durumlara karşı farklı bakış açıları geliştirmelerine olanak sağlayacaktır. Örneğin; bu yoğun tempoda sosyal hayata zaman ayıramama bahanesinden, sonucunda size getireceği büyük faydayı düşünerek kurtulup bir sonraki haftaya ilk planınızı yaparak başlayabilirsiniz.

Yeni jenerasyon iş-sosyal yaşam dengesinin farkında

Artık günümüzde, iş ve sosyal yaşam dengesinin önemini kavrayan firmalar çalışanlarına sağladıkları yan haklarda spor üyeliklerinden spa paketlerine kadar çeşitli imkânlar sunmaktadırlar. Bu imkânların sunulmasındaki en büyük amaç;  yeni jenerasyonun artan “iş-sosyal yaşam dengesinin” farkında olması, özellikle sosyal hayatlarına bir önceki jenerasyona kıyasla daha fazla önem vermeleri, bunun sonucunda da çalışacakları şirketleri buna göre seçmeleridir. Diğer firmalardan farklılaşmak ve mevcut çalışanlardaki aidiyeti sağlayabilmek adına birçok firma imkânları doğrultusunda çalışanlarına çeşitli sosyal paketler sunmaktadır. Bu aslında kazan-kazan durumudur; hem çalışana sosyal anlamda hem de firmaya aidiyet ve motivasyonu daha yüksek çalışana sahip olma konusunda fayda sağlamaktadır.

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Nisan 2017 sayısında yayımlanmıştır.