artwork

Ortak bir doğruda buluşmak

4 yıl önce

0

Z kuşağı her türlü platforma konu oldu ve olmaya devam ediyor. Sadece Türkiye’de değil aynı zamanda tüm dünyada yeni neslin gündelik olaylara ve normalleşmiş ama aslında olmaması gereken belirli konulara verdiği tepkiler dikkat çekiyor. Ama neden dikkat çekiyor, asıl problem bence bu. Çünkü farkındalık yaratılmaya çalışılan ve ele alınan konular aslında her bireyin bilmesi ve sorgulamadan zaten yapıyor olması gereken şeyler. Yani belli başlı doğrular, ahlâki değerler söz konusu olduğunda tutumlu olan Z kuşağı, insanların önceden nasıl bu değerleri hiçe sayarak yaşadığını anlamıyor ve böyle yaşamaya devam eden insanları genellikle sosyal medya yardımıyla tüm dünyayla paylaşıyor. Amaç ise; farkındalık yaratmak.

Tabii ki de “sadece yeni nesil farkındalık yaratmaya çalışıyor” demek, yanlış bir algı ama bence yeni neslin bir olayı ele alışı Z kuşağını önceki nesillerden ayırıyor. En ufak bir hata veya söylenen tek bir yanlış kelime ile bir markayı, bir ünlüyü, bir siyasetçiyi veya herhangi birini komple silebiliyorlar. Resmen o kişiyi, markayı kara listelerine alıyorlar. Bu hatalı söylem cinsiyetçi olabilir, ırkçı bir yaklaşım olabilir kısacası toplumda ve değerlerimizde yer verilmemesi gereken ve bir grubu hedef alan bir söylem oluyor.

Gençlerdeki bu nefret söylemlerine karşı hassasiyet ve tepkinin artışı da yeni nesildeki çeşitliliği gösteriyor olmalı. Herkesin bu kadar çeşitli özelliklere sahip olup kendilerine özgü farklılıkları olması birçok grup ve topluluk oluşturdu ve oluşturmakta. Bir bakıma herkes bir azınlığın parçası haline geldi. Bu gençler azınlıkta olup seslerini duyurmanın güçlüğünün farkında olmalılar ki bu topluluklardan birisi hedef alındığında sosyal medyada bir araya gelerek birbirlerine sahip çıkıyorlar. Dünyada sıkça görülen bu yardımlaşma ve gençler arasındaki destek ülkemizde de zaman zaman kendini gösteriyor ve ister istemez insanı umutlandırıyor.

Aynı zamanda da toplumsal olaylara tepki çeken, destek olan ve sesini çıkaran firmalar, sanatçılar ve küçük bir grup insandan tutun bütün dünyaya sesini duyurabilen aklınıza gelen herkes ve her şey yeni nesil tarafından sonsuz destek görüyor. Yeter ki destek artsın ve daha çok insana ulaşılsın. Özellikle de son birkaç yıldır bu böyle devam ediyor ve insanlar desteklenen kişiyi, markayı seviyorlar veya en azından tanıyıp takip ediyorlar ve bu o kişi veya firma için -bir müzisyen, oyuncu veya bir fast food markası bile olabilir- bedavaya reklam anlamına geliyor yani işin aslı Z kuşağı istediği birine güç kazandırabilirken başkasından da hepsini alabiliyor. Çok da bir şey istenmiyor aslında; gençlerin tam desteğini kazanmak için topluma faydalı bir birey, iyi bir insan olmanız yeterli.

Peki neden yeni nesil gündemle bu kadar ilgili ve bir şeyleri değiştirmeye çalışıyor? Z kuşağının büyük bir kısmı hala okul çağında olan gençlerden oluşmasına rağmen (1996-2015) genellikle sosyal medya aracılığıyla seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Ne yazık ki daha eğitim hayatını bitir(e)memiş gençlerin çoğu dünyadaki ve toplumdaki sorunlara önceki nesillere kıyasla daha hakimler ve bir şeyleri değiştirmekle uğraşıyorlar. Bunun kötü bir şey olmasının sebebi yaşadığımız ülke ve dünyadaki sorunların her geçen gün artması ve gençlerin bu sorunlarla erkenden tanışması ve ders çalışmak dışında başka sorumluluklar alıp gündelik hayatlarında bu sorunlarla mücadele etmesi. Örneğin; bu sorunlar ekonomik sıkıntılar veya aile içi şiddet olabilir veya bireyin etrafındakiler yüzünden kendisiyle barışık olamaması olabilir. Bu liste uzar gider. Bu bitmek bilmeyen ve her geçen gün artan problemlere artık dur demenin yolunu da belli platformlarda bir araya gelip kampanyalar düzenleyerek, imza toplayarak ve seslerini duyurabilecekleri herhangi bir yol izlemekte buluyorlar. Yani aslında ortada “Z kuşağı ne istiyor?”, “Yeni nesil ne demeye çalışıyor?” gibi bir mevzu yok, denileni anlamak da çok kolay, uygulamak da…Tabii dinleyene…

Bir doğruya, nesnel bir olguya “bence böyle değil”, “ben böyle düşünmüyorum” gibi cümlelerle itiraz edenleri çok duyar ve görür olduk. Bu cümleleri kuranlar fikirlerini beyan ettiklerini düşünürken “1 dakika, 60 saniyedir” gibi nesnel bir cümleye “öyle değildir ya, bence değil yani” gibi bir cevap vermeleriyle aynı şeyi yaptıklarının farkında değiller. Neyin doğru neyin yanlış olduğu belli konularda (kadına şiddet, kadın cinayetleri, aile içi şiddet, ırkçılık, inanç özgürlüğü, kimlik özgürlüğü, LGBTQ+…) bile yorum yapma gereği duyup itiraz eden bu insanlara genellikle gençler (ve tabii ki de doğruyu ve yanlışı ayırt edebilen herkes) doğrusunu anlatıp yol göstermeye çalışıyor. Yani aslında yeni nesil öyle bir güçle karşı karşıya ki imkansıza yakın bir şeyi başarmaya çalışıyorlar: Cahillik. Yeni nesle destek olmalıyız ve sahip çıkmalıyız ki bu cahillik hepimizi ele geçirmesin.

Hep birlikte ortak bir doğruda buluşmak ve birbirimizi anlamak dileğiyle…

Eda Özel
(21) Galatasaray Üniversitesi

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 104. sayısında yayımlandı.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...