artwork

Nicolas Roope: Yapay Zeka

6 yıl önce

0

Alanında uzman isimler, yakın gelecekte iletişim sektöründe bizleri nelerin beklediğini anlattı. Buna göre, gelişen teknolojiyi ve datayı kullanmaları halinde mobilden sosyal medyaya, kültürel trendlerden reklam ajanslarına kadar çeşitlenen pazarı bekleyen fırsatlar neler?

Alanında uzman isimler, yakın gelecekte iletişim sektöründe bizleri nelerin beklediğini anlattı. Buna göre, gelişen teknolojiyi ve datayı kullanmaları halinde mobilden sosyal medyaya, kültürel trendlerden reklam ajanslarına kadar çeşitlenen pazarı bekleyen fırsatlar neler?Nicolas Roope, Poke Kurucu Ortağı ve Kreatif Partneri
Yapay zeka yaratıcılığı besler, bu nedenle ondan korkmak yerine hepimiz oyuna dahil olmalı ve yaşarken öğrenmeliyiz.

Teknoloji konusunda anlaşılması gereken en önemli grafik, furya döngüsüdür. Sektörünüzün neden yanlış zamanda, yanlış şeylere yatırım yaptığını ve uzun vadeli düşünenlerin bu riskli oyunda büyük kazançlar sağlama nedenlerini anlatır.

Reklam, yeni olanı ve özgünlüğü yüceltir. Her zaman daha önce yapılmamış olana kapılırız çünkü yenilik bizim kestirme yolumuz, manşetlerimiz ve bakışları üzerimize toplama garantörümüzdür.

Ve teknoloji her zaman daha yüksek bir dalga yarattığı için her gün toplayacak yeni bir şey, kapı kapı dolaşıp satılacak bir yenilik getirir.

Ancak hepimiz senkronize olarak aynı anda, aynı yenilikleri görüyoruz. Her yıl pek çok fikir doğuyor ama biz aynı kaynaktan içmeye devam ediyoruz. Birbirinin yankısı olan pek çok yeni fikir ve girişim doğuyor. Sıkılıyoruz ve onları bir kenara atıyoruz. “Yine mi bir QR kod, yine mi paralaksla gezilen bir site, yine mi bir robot, chatbot, drone” ve daha niceleri…

Bunların hepsi bir döngüden daha kısa sürede gerçekleşti. Dolayısıyla daha teknoloji ekosisteme yeni girmişken, rolü belirginleşmeye başladığında ve gücünün asıl kaynağı tanımlandığında, biz çoktan çekip gitmiştik. En çok kazananlar ise teknolojide uzun vadeli oyunu oynayan ve yolculuk süresince öğrenenler oldu.

AI (yapay zeka) konusunda furya döngüsünün en dik yokuşundayız ve “şişirilmiş beklentiler zirvesi”ne yaklaşıyoruz. Alışılageldiği üzere, yükselmekte olan bu teknolojinin günümüzdeki anlamlı uygulamalarını kavramadan önce, hemen “robotlar bizi nasıl işimizden edecek” sohbetlerine girdik.

AI’ın “hayal kırıklığı çukuru”na hızla yaklaşıyoruz çünkü teknolojiyle şimdiye kadar yaptığımız şeyi aynen tekrarlıyoruz: Uygun olduğu için değil, yeni olduğu için üzerine atladık. Hevesimizi kıran sonuçlar aldığımızda sazansı yaklaşımımızı değil, teknolojinin yetersizliklerini suçlayacağız. Ve bu kolay olacak çünkü diğer herkes de aynısını yapacak.

2017’de kafaları meşgul eden konu, robotların işlerimizi elimizden alıp almayacağıydı. Bu durum mümkün olmakla birlikte, daha gerçekleşmesine yıllar var. Farklı bir grafiğe referansla bizler henüz robot – insan benzerliğinin “tekinsiz vadisi”ndeyiz. Neredeyse oradayız ama tam olarak değil. Dövmeli robotların yaratıcılık ringinde çatır çutur brief parçaladığı günlerin gelmesine daha çok var.

Herkesle aynı yöne koşmak ve ortamı test etmek arasında büyük fark var.

Ne var ki AI şimdi burada ve son derece güçlü. İletişim sektöründe çalışıyoruz ve her bir müşteriyle gerçekten konuşup etkileşime geçen, önceki tüm konuşmalarda geçen en ufak detayı bile hafızasına alıp sonraki etkileşimine taşıyabilen bir teknolojiye sahibiz.

İnteraktif medya, müşterilerin cevaplara ulaşmak için bilgiler arasında yolculuğa çıkmasına olanak tanımıştı. Şimdi ise sormaları yeterli, çünkü süreç boyunca onları ellerinden tutup yönlendiriyor, ilerlerken en iyi algoritmik tahminleri yapıyoruz.

Bu öngörü geleceğin desteksiz otomasyon getireceği tahmini olabilir ancak gerçek şu ki, bu teknolojiyi kullanmak için de şu anda işimizi yapmak için harcadığımız kadar enerji, içgörü ve yaratıcılığa ihtiyacımız olacak. İletişim, özellikle otomatize edildiğinde, kendi sesini ve değerlerini belirlemek için yaratıcılığa ihtiyaç duyar. İçerik bir ihtiyaç olmaya devam eder, size gerçek dünyayı sunabilmesi gerekir.

Teknolojiyle ilgili bir diğer deyişe göre “etkiyi kısa vadede gereğinden fazla, uzun vadede ise olduğundan az hesaplıyoruz” ve bu da furya döngüsüyle uyumlu bir tavır. Bu bize, kısa vadede aşırı heyecanı dizginleyip dikkatli adımlar atma, uzun vadede ise kaçınılmaz düşüşle birlikte gelecek şüpheleri durdurup kayıtsızlık çölünü geçme şeklindeki başarılı stratejiyi uygulamamız gerektiğini söylüyor.

Herkesle aynı yöne koşmak ve ortamı test etmek arasında büyük fark var. Her ne kadar körlemesine benimsemeyi tavsiye etmesem de bir kenarda durup beklemek yerine olaya dahil olup süreç içinde öğrenmeyi öneririm. Bu yeni fenomene özgü durumlardan biri, sunduğu bazı içgörülerin sadece içine girdiğiniz zaman elde edilebiliyor olması.

İcra kurulu başkanımız Arthur Sadoun bir yıllık ödül paramızı biriktirip Marcel’in projesine yatıracağımızı söylediğinde pek çok kişinin ağzı açık kaldı. Ancak hepimiz nefeslerimizi tutup Marcel’in ilk fısıltılarını beklerken, proje çoktan başarılı olmuştu. Bizler konuşmak yerine bir şeyler yapıyor, deniyor, deneyim ediniyoruz. Sunduğu nihai ürün insan yaratıcılığı olan, çok uluslu bir şirketin karmaşasıyla AI’ın nasıl başa çıkacağını izlediğimiz bir yolculuk içindeyiz. Yaratıcı kaynaklarımızı daha iyi bir noktaya getirebileceğimizi biliyoruz, sadece yaptığımız işi daha mekanik, ham araçlarla gerçekleştirmek son derece karmaşık ve incelikli hesaplar gerektiriyor. Daha birinci günümüzde öğrenmeye başlamıştık bile.

AI’ı ister bir müşteri arayüzü olarak düşünelim, ister hizmetleri geliştirecek bir araç olarak kullanalım ya da ürünleri etkinleştirme veya rafine etme yolu olarak ele alalım, pek çok farklı amaca hizmet etme potansiyeli bulunuyor. Bu potansiyeli ortaya çıkarmak, atılacak ilk adım. AI giderek daha kolay erişilir olduğunda ve ucuzladığında, bir şeyler yapmayı mümkün kılan gruplar büyüdüğünde, ilk denemeleri yapmak, en iyi meyveleri toplamanın kolay adımları olacak. Bunlar da bizi furya döngüsünün sonundaki hazine havzasına ulaştıracak.

 

Kapak dosyasında yer alan öngörülerin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.