artwork

Murat Çolakoğlu: “İlişkiler, algoritmik paradoks ve sosyal kredi”

6 yıl önce

0

Murat Çolakoğlu, insanların sosyal medya bağımlılığının teknoloji şirketlerine açtığı yeni ticari kapılardan yapay zekayı anlatıyor.

 

Bağımlılık seviyesinde tek taraflı bir ilişkinin sürekliliği olur mu? Biri hep el üstünde tutulacak, sabah kalktıktan akşam yatıncaya kadar ona ilgi gösterilecek, sürekli temas edilecek, sürekli bir bakışma, sıcaklık. Benim bir arkadaşım var, bunu çok iyi yönetiyor. Ama eşiyle değil, akıllı telefonuyla.

Sürekli güncellediği ekranına gelen yeni resimlere bakıp, tanıdık biriyse çift tıklayıp görevini ifa ettikten sonra arkadaşlarının devam eden sohbetine döner. Resmin ne olduğunun detayı, altına yazılanlar, “tag” lenmiş diğer kişilerin bir önemi yok. Sadece bunu yapmanın saniyelik rahatlığı için harcanan nafile çaba. Bu duygunun sosyal ve psikolojik altyapısını gerçekten çok merak ediyorum. Uzmanlık alanımın dışında olduğu için bu kısımla ilgili değerlendirme yapamıyorum ama gözlemlerimi ve hissettiklerimi yazmadan geçemeyeceğim. Zira artık etrafımda, yakın arkadaşlarım dâhil, bu durumda o kadar çok insan var ki… Üzülüyorum!

Yeni bir yer gezerken etrafına bakıp sevdikleriyle anılar biriktireceğine orada olduğunu onu takip edenlere gösterme çabası benim hâlâ çok yadırgadığım bir davranış şekli. Ya konserlerde kendisini takip eden x kişinin sadece 3’üne canlı yayın yapmak için telefonlarını sürekli Serengeti’de belgesel çeken kameraman edasıyla dikkatle havada tutanlara ne demeli? En son gittiğim konserde önümde oturan adam eminim konseri hatırlamıyordur bile. Çünkü sürekli çekim yapıp Instagram hesabından canlı yayıladı Umarım hiç değilse kayıtlarından seyretmiştir evde konseri.

Hasbelkader biraz takipçi toparlamış birilerinin özensiz fotoğraflarının yanı sıra, sığ ve içeriksiz paylaşımlarını referans alıp aynı yerlere gitme, aynı şeyleri yapmak isteme çabası da ayrı zayıflık.

İşin sosyolojik/psikolojik boyutu bir yana, insanların bu bağımlılığı teknoloji şirketlerine yeni ticari kapıları da açıyor tabii. Kapılardan biri AI (Artificial Intelligence) – Yapay Zeka denilen, bilgim dahilinde basitçe tanımlarsam, kompleks algoritmalara açılıyor. Ancak bu algoritmaların da arka plandaki çalışma prensibi zaten biz insanların geçmiş deneyimleri ve gelecekte neye ulaşmak istediğimize kodlanmasına dayanıyor. “İstenilen”e ulaşmak amacıyla makinalara yaptırılan işlemler ve seçimler.

Bu konuda geçen yaz The Telegraph’de okuduğum ve bir kenara not ettiğim haber geldi aklıma. Algoritmaların kurgulanmasındaki hataların nelere sebep olabileceği ile ilgili. Tavsiye ederim, okuyun. Okumayacaklar için şu örneği aktarayım. Resim tanımlayan bir programa “mutfakta duran bir erkek” resmi göstermişler. Resmi mutfaktaki kadın olarak etiketlemiş. Yani “mutfak” ile “kadın” yapay zekanın algoritması içinde eşleştirilmiş olduğundan bu şekilde tanımlamış. Bu büyük bir hata değil ama üniversiteye başvuranlar arasından yapay zeka programı ile yapılan seçimlerde etnik ve cinsel bazı ayrımlar yapılınca sonuçları farklı olabilir. Yani iyi bir şeyler yapmaya çabalarken sonuçların istenmeyen yerlere gitmesi bir paradoks yaratıyor. Algoritmalar belki de toplumların sosyal aynasıdır, kim bilir.

Yine iş dönüp dolaşıp şu ‘‘big data’’ denilen bilgi yumağının doğru kullanılmasına dayanıyor. Aldığınız referansın doğruluğunun sorgusuz sualsiz kabul edilmemesi gerektiğine dair yukarıdaki gibi birçok örnek var. Bu konuda da yine bir tavsiyem Weapons of Math Destruction kitabının yazarı Cathy O’Neil’ın TED konuşmasıdır.

Yapay zekanın gelebileceği bir uç nokta da Çin hükümetinin yavaş ve sessiz bir şekilde ve fakat büyük yatırımlarla kurmaya çalıştığı sosyal kredilendirme sistemidir. Bireylerin günlük yaşamları esnasında yüz tanıma sistemi, sosyal medya ve diğer tüm ‘‘www’’ bağlantılı işlemlerinin tamamının takibi ile ulaşılacak sosyal kredi notuna göre birtakım hakları elde etmeleri veya edememeleri an meselesi. Mesela yıllık izninde trende birinci sınıf bilet alabilme hakkına sahip olması ya da alamaması gibi.

Arkadaşıma hatırlatmalıyım sanırım; böyle giderse sosyal puan pozitif, ilişki notu ise zayıf olacak.

Murat Çolakoğlu
PwC Türkiye Şirket Ortağı
Eğlence ve Medya Sektör Lideri

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Mart 2018 sayısında yayımlandı.