artwork

Metaverse, distopik bir kabusa dönüşür mü?

2 yıl önce

0

Beş teknoloji uzmanı, sanal bir dünyada hayatımızın nasıl görüneceğini, mahremiyet ve kontrolün sağlanıp sağlanmayacağını, markaların bu alanı nasıl değerlendireceğini konuşuyor.

Facebook’un son ikinci çeyrek kazanç açıklamasında Kurucu Ortak ve CEO Mark Zuckerberg, sosyal medya şirketini bir “metaverse” şirketine dönüştürme vizyonunu, “yapacağımız en heyecan verici projelerden biri” olarak nitelendirdi.

Metaverse, Facebook’un artırılmış gerçeklik (AR), sanal gerçeklik (VR), oyun, ticaret ve sosyal ağlara yaptığı büyük yatırımları tek bir sanal ortamda birleştiriyor. Zuckerberg, bunu “sadece bakmak yerine içinde bulunduğunuz, somutlaştırılmış bir internet” olarak tanımlıyor. Konsept; sosyal etkileşimlerden eğlenceye, alışverişe ve iş süreçlerine kadar her şeyi kolaylaştıracak. Tüketiciler bir deneyimden diğerine kolayca ışınlanabilecek ve mobil uygulamalardan PC’lere, üç boyutlu VR ve AR donanımlarına kadar çeşitli cihazlardan farklı biçimlerde erişilebilecek kadar uyumlu bir sistem olacak.

Zuckerberg, yatırımcılara “Temelde şu ana dek internette yapabildiğiniz her şeyin yanı sıra henüz internette mantıklı olmayan bazı şeyleri – dans etmek gibi – yapabileceksiniz.

Metaverse’ün tanımlayıcı niteliği varoluştur; bu, gerçekten orada başka bir kişiyle veya başka bir yerde olduğunuz hissidir. Yaratılış, avatarlar ve dijital nesneler, kendimizi ifade etme şeklimizin merkezinde olacak. Bu, tamamen yeni deneyimlere ve ekonomik fırsatlara yol açar.” dedi.

Zuckerberg’e göre; metaverse sadece Facebook için bir sonraki bölüm değil, aynı zamanda internetin yeni nesli olacak. Facebook kendi adına, sanal dünyanda yerini oluşturmak için “önemli yatırım” (CFO Dave Wehner bunu “milyarlarca” olarak sınıflandırdı) yapıyor.

Zuckerberg’ün coşkusunu herkes paylaşmıyor. AR oyunu Pokémon Go’nun arkasındaki geliştirici Niantic’in Kurucusu ve CEO’su John Hanke, böyle bir sanal dünyayı “distopik bir kabusa” benzettiği bir blog yazısı yayınladı. Hanke, metaverse kavramına (1992 bilim kurgu romanı Snow Crash’te Neal Stephenson tarafından ortaya atıldı) ilham veren romanlar, filmler ve TV programlarının aslında yanlış giden teknolojinin distopik geleceği hakkında uyarılar olarak hizmet ettiğini yazdı.

Zuckerberg sanal bir dünyanın, hayatınızdaki insanlarla ve olmak istediğiniz yerlerle ilgili daha güçlü bir varoluş duygusu getireceğine inanırken, Hanke bunun tam tersinin gerçekleşeceğini düşünüyor.

“Artırılmış gerçekliğin ‘gerçekliğine’ eğilmek için teknolojiyi kullanabileceğimize inanıyoruz; kendimiz dahil herkesi dışarı çıkmaya, insanlarla ve çevremizdeki dünyayla bağlantı kurmaya teşvik edebiliriz. Biz insanlar bunun için doğduk; iki milyon yıllık insan evriminin sonucu ve sonuç olarak bunlar bizi en çok mutlu eden şeyler. Teknoloji, bu temel insan deneyimlerini daha iyi hale getirmek için kullanılmalı – onların yerini almak için değil.” diye yazdı.

Niantic fiziksel dünyadaki verileri, bilgileri, hizmetleri ve etkileşimli kreasyonları kaplayan bir “real-world metaverse” olarak adlandırdığı şeyi oluşturmaya çalışıyor.

Atari, Epic Games ve Nvidia da dahil olmak üzere diğer şirketler, sosyal teknolojinin geleceği olacağına inandıkları versiyonlarını inşa ediyor. Bu da bizi önemli bir soruya getiriyor: Metaverse’ün yönetimi nasıl olacak?

Zuckerberg, konuşmasında “Hiçbir şirket bunu kendi başına inşa edemez. Metaverse’ün potansiyelini tamamlaması için herkesin katılımına açık bir şekilde oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Bunun, ön saftakiler dışında da birçok şirket için çok fazla değer yaratacağını umuyorum ama uzun yıllar boyunca büyük miktarda yatırım gerektirecek.” dedi.

Teknoloji kurucusu, donanımın uyumlu olmayacağına ancak yazılımın birlikte çalışabilir olacağına ve tüketicilerin ekosistemden ayrılmak zorunda kalmadan bir deneyimden diğerine geçebileceğine olanak tanıyacağına inanıyor. “İnsanlar hangi hizmette olurlarsa olsunlar önemsedikleri insanlara ulaşmak ve bunlar arasında geçiş yapabilmek isteyeceklerdir.” diye ekledi.

Bir avuç teknoloji devinin, web 2.0 ile yaptıkları gibi metaverse’ü tekellerine alacağına dair endişeler var. İş modelleri, en güçlü varlıklarını (kullanıcı verilerini) duvarlarla çevrili bahçelerde tutarken, ölçek oluşturma ve rakiplerini dışarı atmak üzerine kurulu. Bu tür endişeler, metaverse’ün kuralları ve yönetimi tanımsız kaldığı için ortaya çıkar. Google, HTC VIVE, Microsoft, Facebook’tan Oculus ve Sony Interactive Entertainment’ı kapsayan bir XR birliği, XR teknolojisinin sorumlu bir şekilde geliştirilmesini teşvik etmeyi amaçlıyor.

Sonra markaların ve reklamların bu ortamda nasıl çalıştığı sorusu var. Facebook, insanların avatarları için dijital giysiler gibi ürünler için “büyük” bir potansiyel olduğuna inanıyor. İlk case çalışmaları; Gucci, Netflix ve SK-II gibi markaların kendilerini sanal bir dünyaya organik olarak yerleştirmenin yollarını bulduklarını gösteriyor. Peki tüketicilere yeni deneyimlerin kilidini açmak için reklamlara dayatma yapılacak mı?

Sosyal teknoloji ve inovasyon uzmanları; geleceğin metaverse’de nasıl görüneceğini, mahremiyet bilincine sahip, merkezi olmayan bir ekosistem mi yoksa distopik bir kabusa mı dönüşeceği konusunda öngörülerini aktarıyor:

Aleissia Laidacker

Yaratıcı Teknoloji Global Direktörü, The Mill

Birçoğunun şu anki algısı, metaverse’ün Black Mirror ve Neal Stephenson’ın bilim kurgu romanı Snow Crash gibi dünyalarla eş anlamlı olan distopik, sanal bir geleceğe dayandığı yönünde. Çoğu kişi metaverse’ün Facebook gibi büyük teknolojiler tarafından domine edileceğinden korkuyor.

Bunu önlemek için çoğumuz çok çeşitli yaratıcıları, geliştiricileri, sanatçıları, eğitimcileri ve bakış açılarını içeren ve merkezi olmayan bir metaverse geleceği; “açık metaverse” geliştirmeyi hedefliyoruz. Böylece geleceğin içeriği ve metaverse platformu, sadece Silikon Vadisi’nin teknoloji devleri ve harcayacak parası olan markalar tarafından domine edilmeyecek.

Gördüğüm metaverse geleceği; tıpkı internetin başlangıcında olduğu gibi verilere, eğlenceye, sanata ve deneyimlere yeni bir erişilebilirlik türü sunan hibrit, sanal ve fiziksel bir gerçeklik. Bence metaverse verilere erişim ve eğitim sahası olarak eğitimde de büyük rol oynayacak. Şu anda verilere telefonlarımız aracılığıyla erişebiliyoruz ancak metaverse, çevremizdeki dünyaya veri ve deneyimler yerleştirecek. Bizi telefonlarımızdan uzaklaştırıp dış dünyaya geri döndürüyor.

Gelişen teknoloji alanında gördüğümüz şeylerden biri; markaların oyun motorları, AR, VR ve AI gibi yaratıcı teknolojileri yalnızca pasif reklamlar değil, yankı uyandıran deneyimler oluşturmak için de kullanmaya çalışması. Metaverse’teki deneyimlerin kilidini açacak reklamları görme olasılığımızın daha düşük olduğunu ve markalarla yeni yollarla etkileşim kurmamıza olanak tanıyan anlamlı deneyimlere katılmaya davet edilme olasılığımızın daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Tom Simpson

SVP APAC, AdColony

Yıl 2030 ve global köy tüm hızıyla gelişmeye devam ediyor; DAO’lar*, NFT’ler, AR, VR ve blockchain… Kilit yenilik, tek bir varlığın kontrol etmediği ancak herkesin hala blockchain aracılığıyla güvenebileceği platformların yaratılmasıydı. Merkezi bir platformdan izin almadan herkes birbiriyle bağlantı kurabilir. İnsanlar platforma dönüştü. ‘Kazanmak için oyna’ gibi yeni ekonomik modeller ve canlanan, yapıcı bir ekonomi buradan güç aldı.

Global köy, oyun üzerine inşa edilmiş mutlu bir yerdir. İnsanlar alışveriş yapmak, film izlemek veya sadece arkadaşlarıyla takılırlar.

En önemlisi, kanıtlanabilir dijital veri ve NFT’yi kullanarak verilerimizin ve dijital ayak izlerimizin sahibiyiz. Gizliliğin kendisi metaverse kimliklerimizin bir parçası. Güvenin, paranın ve kimliğin çevrede inşa edildiği bir ortamda reklam ve kimlik etrafındaki diyalog çok farklı görünüyor. Marka ve tüketici ilişkileri, merkezi olmayan ticaret yoluyla doğrudan bağlantı kurdukları için ortaklığa dönüştü.

Lüks markalar artık gelirlerinin neredeyse yarısını yalnızca dijital ürünler satarak elde ediyor. Herkes, gerçek dünyada neden bir Gucci el çantasına sahip olmak istiyorsa, sebepleri metaverse’teki avatarı için de aynı.

Programlanabilir para değer transferini çok kolaylaştırdığından, reklam artık içerik için ekonomik model olarak baskın değil. Hayatta kalan reklamlar, net bir değer değişimi sunuyor veya DVOOH (dijital sanal açıkhava) gibi kesintisiz ve sorunsuz bir şekilde ortama entegre ediliyor. İçerik üreticilerinin artık tıklama peşinde koşmamasıyla birlikte, çevrim içi ortamın tamamı değişti; insanlar kendilerini neyin mutlu ettiği hakkında daha fazla düşünüyor ve kaliteli içerik geri döndü.

AR ve VR kullanarak hem fiziksel hem de sanal dünyalarda zaman geçiriyoruz. Önemsediğimiz insanlarla her açıdan daha doğrudan bağlantı kurabildiğimiz için topluluk ve bağlantı duygumuz daha güçlü. Oyun; nüfuzlu bilgi, anlama ve anlam yaratma yolumuz olarak geri döndü. Burası global köy. Bu metaverse. Bu oyun ekonomisidir.

Wilfrid Obeng

CTO, AudioMob

Metaverse’ün bir kavram olarak doğası gereği iyi veya kötü olduğunu düşünmüyorum. Metaverse’ü bir ütopya veya distopya yapacak olan şey, insanların onu nasıl kullanacağıdır; muhtemelen her ikisinden de biraz olacaktır, tıpkı gerçeklik gibi.

Gerçeğin birdenbire terk edildiğini görmeyeceğiz ancak gerçeklik, sınırlamaları olmayan kalıcı bir paylaşılan sanal alanda olacak. Moda, kimlik, oyun, seyahat, spor, performans, yaratıcı süreçler, iş ve daha fazlası gibi kavramların pek çok eş zamanlı yönde genişleyip geliştiğini görebiliyorduk. Markaların olağanüstü deneyimler sunma olasılıkları gerçekten heyecan verici.

İnsanların akın ettiği reklam deneyimleri oluşturma potansiyeli gerçekten var. Travis Scott’ın Fortnite konseri 27 milyondan fazla izleyici çekti; müzik ve oyunun kesişimi, markalar için heyecan verici bir alan ve AudioMob’da gerçek bir büyüme alanı. Ancak her şey bir gecede olmayacak; yemek yemek, gece dışarı çıkmak veya bir plaj tatili için arkadaşlarla buluşmanın basit zevkinin yerini almayacağından kuşkulanıyorum.

Gizlilik, emniyet, güvenlik, erişilebilirlik vb. burada kritik derecede önemli. Metaverse için bağımsız kılavuzlar belirlenmeli, böylece dijital bir toplum olarak ileriye doğru yolculuğumuzda hep birlikte öğrendiklerimizi uygulayabiliriz.

Jonathan Edwards

Veri ve Dönüşüm Başkanı, Dentsu Solutions APAC

Metaverse’ü bir ütopya ya da distopya olarak görmüyorum, bu sadece internetin iyi ya da kötü olduğunu söylemeye benziyor. Her ikisi de insan doğasını yansıttığı yer. Herkes birbiriyle bağlantıda oldu ve bu hem harika hem de korkunç sonuçlar doğurdu. Benzer şekilde, metaverse kötü oyuncuları sihirli bir şekilde filtreleyemez. Bazı insanların yeni fırsatlardan yararlanmaya çalışırken diğerlerinin onları durdurmaya çalıştığı kedi – fare oyununa benzeyecek ancak bu, ilerlemeyi durdurmaya sebep değil.

Geniş çapta kabul gören bir sosyal sözleşme ile değişim ve denemelerden kazanacağımız çok daha fazla şey var. Doğamızda var olan ‘en kötünün’ ortaya çıkmasına izin vermemek için bir şeyin adil, mantıklı ve hatta doğru olup olmadığını analiz edecek becerilere ve zihniyete ihtiyacımız var.

Facebook’un bunu başarması pek olası değil. Çıkarları, sosyal dopamine yönelik eğilimimizle pek uyumlu değil. Muhtemelen metaverse’te önemli bir rol oynayacaktır ancak böyle bir gerçeklikte nasıl yaşadığımızı şekillendiren başkaları, özellikle de hükümet aklıma gelmiyor değil.

Gizlilik ve kimlik: Önümüzdeki yıllarda hem gizlilik hem de kimlik yönetimi hizmetlerinin ortaya çıkacağını öngörüyorum. Her ikisi de artan veri bilincinin bir sonucu olacaktır.

Dijital dünyaya karşı gerçek dünya: “İnsan unsuru” metaverse ile ortadan kalkmaz; neden aynı ve nasıl değişiyor? Biz hala sosyal varlıklarız. Dijital iletişim, insan etkileşiminin yerini almaktan ziyade tamamlayıcı olabilir sadece. Bunu pandemide gördük. İnsanlar hala fiziksel temas kurmak için can atıyor.

Markalar: Daha insani bir şekilde iletişim kurabilen markaların metaverse’te değer kazanacağını tahmin ediyorum. Diyaloğa dayalı ticaret veya dijital ve personelli kanallar arasında iyi bağlantı kurulan müşteri deneyimleri gibi, insan dokunuşunun değerli olduğunu şimdiden görmeye başladık.

Reklamları deneyimlerle değiştirecek miyiz? Kesinlikle. Çevrim içi ve çevrim dışı olarak zaten yapıyoruz. Bu, teknolojinin sağlayabilecekleriyle gelişecektir. Bazıları bunu tercih ederken diğerleri ise zaman, dikkat veya veri yerine parayla ödemeyi tercih edecek. Bu yüzden değer değişimi her zaman dikkatli bir şekilde düşünülmeli. Yeni teknoloji biçimleriyle, henüz göremediğimiz başka iş modelleri bile olabilir.

Keith Timimi

Chief Innovation Officer, VMLY&R Asia

Bugün Snap Spectacles, bize dijital gerçekliğin fiziksel dünya üzerine nasıl yerleştirilebileceğine dair ilk deneyimleri sunuyor.

Microsoft CEO’su Satya Nadella, Microsoft’un bir “kurumsal metaverse” şirketi olduğunu söylediği için alay konusu oldu ancak HoloLens ile bu, abartıdan öte bir durum. Google Glass bir tüketici ürünü olarak öldü ancak Enterprise için harika bir V2 oluşturdu.

Hepsinden en ilginç olanı, tamamen merkezi olmayan ve ekonomik olarak uygun bir metaverse oluşturmak için kripto kullanımının ortaya çıkması. Axie Infinity’nin oyna-kazan modeli, geçen yıldan bu yana AXS token’larında %6.532.41 büyüme sağlayarak 2.5 milyar dolarlık bir ekonomi yaratırken, Decentraland’da sanal bir arsa 913.000 dolara satıldı.

*: Merkezi olmayan otonom organizasyon

Jessica Goodfellow

Campaign Asia-Pacific Editör Yardımcısı ve Teknoloji Editörü

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 118. sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...