artwork

Merak, araştırma, proje yok. Peki sorun yok mu?

6 yıl önce

0

Türkiye’de kadın istihdamıyla ilgili rakamlar her yıl açıklanıyor ancak sektörlere göre bir dağılım sunulmuyor. LGBT+ ise görünür olmaktan çok uzak. Ülkemizde sektörel eşitlik oranları merak edilmezken, yurt dışında durum biraz daha farklı.

Campaign Türkiye’nin beş yıl önceki kapak konularından birinde, Türkiye’de reklam sektöründe çalışan kadınlar işlenmiş, yönetici kadınlarla konuşulmuştu. Genel kanı, sektörün demokratik olduğu, cinsiyet eşitliğini desteklediği çünkü kadın – erkek ayrımı gözetilmeden yaratıcılık ve başarının ödüllendirildiği yönündeydi. Ancak bu konuda araştırma yok.

Yurt dışında durum böyle değil. Araştırma yapmakla kalmamışlar, çıkan sonuçlar üzerinden harekete geçip sivil toplum örgütleri de kurmuşlar. Sadece reklam sektöründe cinsiyet eşitliği üzerine çalışmalar yürüten en az 15 sivil toplum örgütü var. Buraya sadece birkaçını aldık.

3% Movement

2016 yılında Business Insider tarafından “Reklam sektöründeki en yaratıcı 30 kadın” listesine dahil edilen Kat Gordon, kariyerine pazar araştırmaları alanında başlamıştı. Reklam yazarı ve kreatif direktör olarak çalıştığı 20 yılda ilginç bir gerçeğin farkına vardı. Sektördeki yöneticilerin sadece %3’ü kadındı. Kat Gordon bu oranı değiştirmek için 2010 yılında 3% Movement’ı başlattı.

Kat Gordon bireysel aydınlanmasını Saab’ın “aile otomobili” kampanyası için konkura girdiklerinde yaşamış. Ekipte 16 erkek ve 1 kadın bulunuyormuş. Onlar konkuru kazanamamışlar ama karşılaştığı bu durum Kat’a yeni bir bakış açısı ve araştırma isteği kazandırmış. Araştırma sonucunda %3 gibi son derece düşük bir rakama ve bunun nedenlerine ulaşmış.

Sektörde annelere verilen desteğin çok az olması ve neredeyse hiç kadın mentor bulunmaması nedenlerin başında geliyor. Ayrıca ödül törenlerinde kadının sahne payının azlığı ve tartışmaları çok uzun süredir devam eden cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği de söz konusu. Problem ortaya çıktıktan sonra iş planı oluşturulmuş, çalışmalar başlamış.

“Kapsayıcılık = Yaratıcılık = Kârlılık” bakış açısını benimseyen 3% Movement, 2012’den beri her yıl New York’ta iki gün süren bir konferans düzenliyor, ayrıca farklı şehirlerde mini konferanslar da tertipliyor. Eğitim olanakları sektör çalışanlarının yanı sıra öğrenci burslarını da kapsıyor. Daha eşitlikçi bir iş yeri oluşturmaları için şirketlere atmaları gereken adımları açıklıyor, özel programlar ve inisiyatiflerle danışmanlık veriyorlar. Yaptıkları araştırmalarla bulgularını sürekli güncelliyorlar. Bununla da kalmıyorlar. Ajans kültürü değerlendirmeleri ve programları sonucunda kurumlara 3% Sertifikası veriyorlar.

Bu çalışmalar sonucunda 2010 yılında %3 olan kadın kreatif direktör oranı 2017’de %29’a yükseldi.

Creative Equals

Londra merkezli eşitlik hareketi Creative Equals 2015 yılında kuruldu. Şöyle istatistikler sunuyorlar:

  • Genç kadın kreatiflerin %88’i örnek alabilecekleri kişiler göremediklerini belirtiyorlar.
  • %60’ı bir aile kurduğunda sektörde kalamayacağına inanıyor.
  • Junior’ların %50’si sektörden ayrılmayı şimdiden düşünmeye başlamış.

Henüz genç bir hareket olmasına rağmen Creative Equals kısa zamanda büyük işler başarmış. Oluşturdukları gece okuluyla 1200 kreatife eğitim vermişler. D&AD New Blood iş birliğiyle genç yetenekler için 3 farklı burs programı başlatmışlar. Doğum izni alan ve sektöre dönmek isteyen kreatiflere destek olmak üzere Back2Businesship programını oluşturmuşlar. Uzun bir aradan sonra yaşanan geçiş sürecinin kolayca atlatılması için ajanslara da eğitimler veriyorlar. Geleceğin kadın liderleri de #FutureLeaders bünyesindeki mentor’lardan eğitim alıyor. #FutureLeaders aynı zamanda her yıl düzenlenen ve şimdiye kadar 400’ün üzerinde genç kadına ilham vermiş bir konferans serisi.

#WomenNotObjects

Kadınların reklam sektöründe yükselmeleri için hayata geçirilen girişimlerden bahsetmişken, reklamda kadının temsili ile ilgili yapılan çalışmalara değinmezsek olmaz. Badger & Winters CCO’su Madonna Badger tarafından başlatılan ve kadının objeleştirilmesine karşı çıkan #WomenNotObjects, aslında yıllardır tartışılan bir soruna parmak basıyor.

2015 yılında 10 milyar dolar değerinde global bir şirket Madonna Badger’dan kadının gücüne odaklanan bir reklam kampanyası tasarlamasını istemiş. Ajans olarak çalışıp ücret eşitsizliği ve kırmızı ruj üzerine gitmeye karar vermişler ve bir araştırma gerçekleştirmişler.

Araştırmada 30 kadına kırmızı ruju sevip sevmediklerini sormuşlar. Kadınlar olumlu yanıt vermekle kalmamış, kırmızı rujun kendilerini daha güçlü hissettirdiğini de belirtmişler. “Peki ya zam istemeye giderken kırmızı ruj sürer miydiniz?” sorusuna ise hepsi olumsuz yanıt vermiş çünkü hiçbiri dişiliğini birinin gözüne sokmak istemiyormuş. Badger ve ekibi bu işi biraz daha derinden incelemeye karar vermiş ve 18 Kasım 2015 tarihinde Google’a “Kadınların metalaştırılması” kalıbını yazmışlar.

Arama sonuçları neredeyse sadece reklamlardan oluşuyormuş. #WomenNotObjects hareketi o noktada doğmuş.

Hareketin “Ben senin annenim, kızınım, kız kardeşinim, meslektaşınım, yöneticinim, CEO’num. Benimle bu şekilde konuşma” cümleleriyle tamamlanan videosu sadece YouTube’da 2,5 milyon kez izlenmiş. Badger 2016 yılında Cannes Lions’ta hareketi tanıtmış ve sektörü katılmaya davet etmiş. Burada bazı tepkiler görmüş ama #WomenNotObjects’in 1000 imza toplaması sonucunda Cannes, 2017 yılında seksist reklamları engelleme kararı almış.

PrideAM

Toplumsal cinsiyet eşitliği pek çok kişinin aklına öncelikle kadın-erkek eşitliğini getirse de “toplum” dediğimiz yapının kapsamı aslında bu kadar dar değil. Reklam ve pazarlama sektöründe çeşitliliği ve kapsayıcılığı destekleyen bir diğer inisiyatif olan Pride Advertising & Marketing (PrideAM) de yine 2015 yılında Londra’da ortaya çıkmış. PrideAM, sektörde çalışan LGBT+’leri temel alan dünyadaki ilk (ve şimdilik tek) organizasyon. İş yerindeki ön yargıları yıkmayı ve LGBT+ için olumlu örnekler oluşturmayı hedefliyorlar. Sektör çalışanlarına destek ve eğitim olanakları sunmalarının yanı sıra reklam ve iletişim alanında LGBT+’lerin adil ve doğru şekilde temsil edilmelerine yönelik çalışmalar yürütüyorlar. Şu anda PrideAM’de reklam, medya ve pazarlama sektörlerinden 140 gönüllü çalışıyor.

Karmarama’nın ve PrideAM’in kurucusu Mark Runacus, oluşumun 1923 (yazım yanlışı yok, 1923!) yılında kurulan WACL – Women in Advertising and Communications’dan ilham aldığını anlatıyor. Runacus ve ortağı, reklam dünyasında kapsayıcılığın kadın, erkek, engelli, siyahi, Asyalı ve diğer etnik azınlıklar üzerine şekillendiğini ve LGBT+’ye yer verilmediğini fark etmişler. Aynı durum markalar için de geçerli. Bunun için PrideAM bir “Outvertising” kılavuzu oluşturmuş ve markaları kapsayıcı reklamlara gelebilecek tepkilere karşı hazırlamaya başlamış.

Runacus, “Markalar ve onların yaratıcı ortakları bu konunun önemli olduğuna hâlâ inanmıyorlar çünkü aslında kendi kreatif departmanlarında da çeşitlilik söz konusu değil. Toplumu yansıtacak kaynaklara sahip değilsek nasıl etkili bir iletişim kurabiliriz ki?” yorumunu yapıyor.

Channel 4 Diversity in Advertising

Reklam yaratıcılarından marka tarafına geçtiğimiz zaman kapsayıcılık konusunda Channel 4’un önemli çalışmalar yaptığını görüyoruz. Kanal bu yıl cinsiyet eşitliği alanında iki çalışmaya imza attı. Geçtiğimiz aylarda cinsiyet tartışmalarını Genderquake isimli bir program serisiyle masaya yatıran Channel 4, ilk olarak “Sadece vücut parçalarımızla mı tanımlanmalıyız?” temalı bir reklam filmi yayınladı. Seride farklı cinsiyet tanımlarını ortaya koyan 11 kişinin bir hafta boyunca aynı çatı altında yaşayacağı bir program, Genderquake: The Debate isimli bir canlı panel, trans model ve aktivist Munroe Bergdorf tarafından hazırlanan “What Makes A Woman?” isimli bir film de sunuluyor. Sezon kapsamına alınan “Riot Girls” programı cinsiyetler arasındaki ücret ayrımını, “Random Acts: The Lady That Dances” ise dönüşüm temasını ele alıyor.

Channel 4, 2016’dan beri Diversity in Advertising Award (Reklamcılıkta Çeşitlilik Ödülü) isimli bir organizasyon da düzenliyor. 2016 yılında Rio’da düzenlenen Paralimpik Yaz Oyunları, ilk organizasyonun temasını oluşturmuş ve “We’re the Superhumans” isimli ikonik kampanya ortaya çıkmıştı. 2017 yılında görünmeyen engellilik ele alınmış ve ruh sağlığıyla ilgili ön yargılar hedeflenmişti.

2018 yılında ise #MeToo hareketinden yola çıkılarak “Reklamda kadının temsili” işlenecek. Birinci olan yaratıcı fikrin sahibi, Channel 4’da 1 milyon pound değerinde reklam gösterimi süresinin de sahibi olacak.

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye’nin 78. sayısında yayımlandı.

Senin için
Tümünü göster
Netflix Türkiye’ye karşı ayaklanma

Aynı yüzler, aynı hikayeler, aynı kalemler…...