Site icon Campaign Türkiye

Markanız nasıl biri?

who am i

Her marka logosuyla, logoda kullandığı renk, sembol veya yazı tipiyle bir kimlik oluşturur. Peki ya kişilik? İnsanlarla nasıl bir ilişki kuruyor? Pazarlama sektöründe çok konuşulan ve markayı rakiplerinden ayrıştıran bir araç olduğuna inanılan “marka insanlaştırma”yı kapak dosyamızda masaya yatırdık.

Markalar ve insanlar arasında artık tek yönlü bir iletişim yok; sadece reklamlara maruz kalıp onların söylediklerine koşulsuz şartsız güvendikleri veya dikte ettiklerini yaptıkları çağı arkamızda bırakalı çok oldu. Artık markayla temas halinde olmak isteyen, önemsendiğini, kıymetli olduğunu bilme ihtiyacı duyan insanlar var. Gün içinde mesaj bombardımanına tutuldukları da göz önünde bulundurulduğunda doğal olarak robotumsu, duygusuz bir ses duymaya tahammülleri yok. Üstelik rekabet de giderek artıyor, aynı hedef kitleye hitap eden birçok marka var dolayısıyla seçme lüksü yani üstünlük onlarda. Bu durumda markaların, müşterileriyle bağlarını güçlendirmesi, onlara özel olduklarını hissettirebilmeleri şart oluyor. Peki bunu nasıl başaracaklar? İşte bu noktada “brand humanization” yani marka insanlaştırma devreye giriyor.

Marka insanlaştırmaya giden yolda ne tür adımlar atılabilir?

Kulağa oldukça ilgi çekici gelen marka insanlaştırma kavramını daha iyi anlayabilmek adına konuyu derinlemesine araştırdık ve neler yapılabileceğine yoğunlaştık. Bazı büyük markaların (globalde) örnek teşkil ettiği çalışmaları derledik ve Türkiye’den görüşlerle de destekledik.

Necla Eylül Durukan

Campaign Türkiye Kıdemli Editörü

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 122. sayısında yayımlanmıştır.

Exit mobile version