artwork

Markalar amaçlarını DNA’larına işlemeli

3 yıl önce

0

Günümüz dünyasında markalar; düşünce ve davranışları olumlu yönde değiştirmek, mutlu ve özgür hissettirmek veya hayatı kolaylaştırmak adına pek çok vaatte bulunuyor. Fakat göz önüne almamız gereken bir gerçek var ki; artık tüketicilerin gözünde yalnızca satın aldıkları ürün ya da hizmet değil, o markanın amacı da büyük önem taşıyor. Yani bir bakıma markaların yaptıkları değil, yapma nedenleri de satın alım sürecinde önemli bir etken.

Pandemi süreci, yaşanan doğal felaketler ve toplumsal olaylar farkındalığı artırırken, bir değişimi de beraberinde getirdi. Yeni dönemde markaların büyük ve cesur, somut girişimleri hayata geçirmesi artık tüketiciler tarafından talep ediliyor. Kaynakları sınırlı olan dünyaya saygılı davranan, toplumsal faydaya odaklanarak bunu faaliyetlerine entegre eden ve şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşan şirketlerin, toplum nezdinde olumlu intiba oluşturarak itibarlarını ve marka değerlerini artırdığı gerçeğinden söz edebiliriz. Dünya genelindeki araştırmalar da bu tezi güçlendiriyor. Burada gözden kaçırmamamız gereken nokta şu ki; markalar ancak söylediklerinin yaptıklarıyla uyumlu olması durumunda tüketicileriyle bağ kurabilir. Markaların amaçlarıyla eylemlerinin birbirine paralel olması, yani sahiplenilen amacın marka DNA’sına işlenmesi gerekiyor.

Müşterisiyle empati yapabilen markalar her zaman bir adım önde

Markaların, toplumsal konularda bir iyi niyeti sahiplenmeleri, öncü rol üstlenmeleri ve çözüm sürecinde aktif olmaları, doğru iletişim stratejisi oluşturma açısından da oldukça önemli. Markalar, iyi bir ürün veya hizmet performansı sağlamanın ötesinde, tüketiciyle kuvvetli bir bağ ve yakınlık kurmaya uzun zamandır odaklanıyor. Müşterisiyle ve içerisinde bulunduğumuz dünyayla empati yapabilen ve katma değer sağlayan markaların bir adım öne çıkacağı; sosyal sorumluluk bilinciyle kurumsal vatandaş olma misyonunun her zamankinden önemli hale geleceği bir gelecek bizi bekliyor.

İlke Düzgün

İDA Yönetim Kurulu Üyesi

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 115. sayısında yayımlanmıştır.