“Marka tek bir ajansla çalışmalı”

Dijitalin en büyük artılarından biri; aradığınız şeylerin bir yerlerde mutlaka bulunması. Sadece nerelere, nasıl baktığınızı iyi bilmeniz gerekiyor. Bir kriz ile baş edebilmenin en önemli safhaları; krizin nasıl çıktığını, nerede/kimlerle alevlendiğini, hangi dinamiklerle büyüdüğünü ve kimlere ulaştığını analiz edebilmektir. Aslında dijital ortam size tüm bunların cevaplarını sunuyor, sadece bakmakla görmek arasındaki farkı bir şekilde know-how’a dönüştürüp dönüştürememeniz önemli.

Kriz yönetiminin dijital ayağında marka ve ajans arasındaki görev dağılımının nasıl olması konusuna baktığınızda burada her iki ekibe de büyük iş düşüyor. Krizin kaynağı, demografik bilgiler, tüketici alışkanları gibi bilgiler markadan ajansa iyi aktarılmalı. Çünkü krizin çıkması, markaya sıçraması kontrol edilebilir bir olgu olmasa bile yönetilebilmesi mümkün. Ajansın nereden başlaması gerektiğini, bu analizi bir rehber olarak kullanarak tespit etmesi lazım. Bu adımı sağlam atmazsa devamında verilecek kararların risk oranı büyüyecektir. Bu arada ortada gerçekten maddi/manevi bir zarar ya da mahrumiyet varsa bu duyulmalı çünkü günümüzün toplumsal yapısında farkındalık yaratmak artık çok zor. Yaşananlar duyulmalı ve fark edilmeli ki, bazı şeyler düzeltilebilsin. Bizlere düşen görev; bu krizleri kontrollü bir şekilde yönetmek ve markalara bu krizlerden nasıl ders çıkarabileceklerini göstermek. Buradaki kontrol mekanizması çok önemli çünkü sahte krizler, markalara ve ajanslara gerçekten hak etmedikleri zararlar verebiliyor. Bu gibi durumlarda dijital dünyanın popüler isimleri, gerçeklerin daha çok kişiye ulaştırılabilmesi ve insanların yönlendirilebilmesi için bu senaryoya dahil edilebilir.

Dijital krizlerin yönetiminde bence markaların tek bir ajansla çalışması gerekiyor. Çünkü kısa sürede, hızlı kararların alınması gereken bir durumdan bahsediyoruz. O yüzden bürokrasi en aza indirilmeli. Ama alınan kararların uygulanmasında tabii ki farklı ajanslardan yararlanılabilir.

Bir markanın kampanya için beraber çalıştığı fenomen, ünlü ya da ajanstan kaynaklı sorunların markaya yansımasının önüne geçilebilir mi açıkçası emin değilim. Çünkü bu kişi ya da kuruluşlar, marka bağımsız bir harekette bulunsa bile belli bir kitle, en iyi ihtimalle markanın o kişiyle ilişiğini kesmesini isteyecektir. O yüzden ilk başta belirttiğim gibi yansıyıp yansımamasından ziyade sonrasındaki yönetim daha önemli. Hatta doğru bir yönetimle alınacak kararlar, kullanıcılardan olumlu geri dönüşler alınmasını sağlayarak markaya değer bile katabilir.

Korcan Ünal

The King,
Sosyal Medya Ekibi Lideri

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Mayıs 2017 sayısında yayımlandı.