artwork

Kristal Elma Nostalji: Ömer Erdem

6 yıl önce

0

Lift Content Factory Kurucusu Ömer Erdem, Kristal Elma Festivali’nin yıllar içerisindeki dönüşümünü anlattı.

Küçük olsun, bizim olsun

2011 yılının sonlarına doğru Reklamcılar Derneği’nin o dönemki başkanı sevgili Aytül Özkan ve yönetim kurulu üyelerine bir sunum yapmıştım. Sunumun konusu Kristal Elma’nın bir gecelik ödül töreni formatından reklam, medya ve pazarlama iletişimi dünyasının tüm bileşenlerini kapsayan; akademisyen ve üniversite öğrencilerinin de bir parçası olabilecekleri bir festival formatına dönüşümünü içeriyordu. Kamu ve bürokrasi nezdinde sektörün gelişimine fayda sağlama amaçlı lobi yapılabilecek, bir süre sonra sadece ülkemizde değil uluslararası boyutta bir cazibe merkezi olabilmeyi hedefleyen bir endüstri etkinliği haline gelebilecek bir oluşumun yol haritasıydı. Bu toplantı sonrasında tam 17 ay bürokratik engeller, karşı tezler, alternatif rakipler, sözleşme aşamasında caydırma hatta projeyi sabote etme amaçlı binbir bariyer sonrası açılan ihaleyi şeffaf bir şekilde aldık. Kendi ortağımın ve avukatımın dahi “Abi bu sözleşme imzalanmaz, çok büyük risk alıyoruz” sözlerini de dikkate almadan, neredeyse sahip olduğum tüm varlığımı masanın üstüne koyarak, imzalanmaz denilen sözleşmeyi imzaladım.

Sanki petrol rafinerisi kuruyoruz sofistikasyonunda hazırlanmış sözleşmenin tek nedeni, statükonun kendi varlığını ve koltuğunu kaybetme korkusuydu. Yapmaya, başarmaya ve paylaşmaya yönelik değil, “Benim olsun, aman kontrolümden çıkmasın” köhne zihniyeti ile hazırlanmıştı. (Çok tanıdık, değil mi?)

Sözleşme fazını atlattıktan sonra iş uygulamaya gelmişti. Bir önceki dönem asbaşkanlık, 25 ve 26. Kristal Elma dönemlerinde de başkanlık görevini üstlenen sevgili dostum Alper Üner, ödül töreninin festivale dönüştürme konusunda bizi cesaretlendiren, vizyonu ve projeyi ortaya koyan ilk ve tek isimdir. Onunla adeta sırt sırta vererek değirmenlere karşı mücadele eden Don Kişot misali işe soyunduk. Sevgili Alper ile en önemli ortak özelliğimiz, “Yapılamaz, bu iş olmaz” yerine, “Biz bunu nasıl yapabiliriz?” bakış açısıdır.

Kristal Elma organizasyonunu yaptığımız 4 yıl içerisinde ülkedeki siyasi durumu da hatırlatmak istiyorum:

Gezi olayları, 2013: Haziran ve sonrası ülkede ciddi bir kaos hakimdi.

Seçim yılı, 2014: Arka arkaya 3 seçimin olduğu bu yıl, siyasi ve ekonomik belirsizlik had safhaya ulaşmıştı.

– Terör yılı, 2015: Yıl boyunca gerçekleşen, binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve yaralandığı terör olayları. 26. Kristal Elma, Ankara Garı patlaması sonrası 103 vatandaşımızın hayatını kaybettiği hain terör saldırısı sonrası, ulusal yastan sadece bir gün sonra gerçekleşti.

Darbe teşebbüsü, 2016: 15 Temmuz’da meydana gelen darbe teşebbüsü sonrasında, neredeyse tüm toplu etkinliklerin iptal edildiği olağanüstü hal uygulaması altında gerçekleştirdik.

Yukarıdaki tarihi olayları kayda geçirmemin nedeni, 4 sene boyunca festivalin hangi şartlarda yapıldığını bir kez daha hatırlatmak ve hiçbir konunun durumdan bağımsız değerlendirilmemesi gerekliliği.

2013-2016 yılları arasında organizasyonunu gerçekleştirdiğimiz Kristal Elma Festivali süresince emeği geçen, katkı sağlayan, maddi ya da manevi desteğini esirgemeyen herkesi mümkün olan en güzel şekilde taltif etmeye çalıştık. İlk yıldan itibaren projeye ve bize inanan sponsorlarımız ve iş ortaklarımızın iş sonuçlarına sağladığı katkıyı takip edip katma değer sağlamaya çalıştık ve bu kişisel çabalarını mümkün olan en doğru şekilde onore etmeye dikkat ettik.

Sektörün tüm bileşenlerini tek tek ziyaret ederek, mail, telefon ve mesajlar ile bıkmadan, usanmadan iletişimde kalarak projeye dahil etmeye gayret ettik. “Sektörün tümünü nasıl bu projeye dahil ederiz, ortak bir akıl oluştururuz?” diye geceli gündüzlü, bayram, hafta sonu, yaz tatili demeden çalıştık.

Ve sonuç olarak dört yıl boyunca nasıl bir festival ortaya çıktığını bu ay kapak konusu yaptığımız “Kristal Elma Nostalji, 2013-2016” sayımızda bir kez daha kayıt altına almak ve hatırlatmak istedik.

Neden bunu yaptığımızı soranlar olacaktır. Hemen cevaplandırayım. 2017 yılının Ocak ayındaki Campaign dergisinde, yine bu köşede Kristal Elma Festivali’ne bir daha talip olmayacağımızı; yeni dönemde, yaratılan bu değerin sadece izleyici ve destekleyicisi olacağımızı ifade etmiştim.

Son iki yılda olup bitenleri izledikten sonra, “Yaratıcılığın Davos’u” olma yolunda, Cannes Lions’tan sonra dünyanın en önemli ikinci etkinliği haline gelen, önce bölgesel sonra da global olabilecek; sektörün tüm bileşenlerinin heyecanla takip ettiği, parçası olmak istediği, desteklediği, yatırım yaptığı; on binlerce üniversite öğrencisinin, yurt dışındaki etkinliklerine katılma imkanı olmayan binlerce sektör profesyonelinin, akademisyenlerin, üst düzey yöneticilerin cazibe merkezi olan bir büyük hayalin, gerek iş sonuçları, gerek yarattığı ekonomi açısından topyekûn çaba ile getirildiği yerden bu hale gelmesinin sektör adına büyük kayıp olduğunu söyleyebilirim.

Herkese fayda sağlama gibi ulvi bir amaç yerine benimsenmiş “Küçük olsun, benim olsun” zihniyetinin geride kaldığı yeni bir dönem olmasını, kişisel hırs ve rekabet hasletinin yerini yapıcı bir bakış açısının almasını, sektörel görevlerde rekabeti ve kompleksleri bir köşeye bırakarak, en önemlisi statükoyu yıkarak yeni bir döneme geçilmesini temenni ediyorum. Umarım bu hata ve zihniyetten bir an önce dönülür, Kristal Elma Festivali hak ettiği yere gelir ve Reklamcılar Derneği’nin 2013-2014 dönem başkanı sevgili Alper Üner ile 2015-2016 dönem başkanı sevgili Kayhan Şardan’ın gösterdikleri irade ve vizyon sayesinde, 2016’da bıraktığımız noktadan çok daha iyisine ulaşılması hedefiyle gerekli önlemler alınır.

Bu sayımızda yeni bir uygulama ile basılı dergiyi özet, dijital dergimizi ise 336 sayfadan oluşan dev bir sayı şeklinde yayımladık. 2013-2016 yılları arasından yapılan Kristal Elma Festivali’ni, nostalji edisyonu ile hafızalarımıza tekrar kazımak istedik. Festivalin gelişiminde tarihi önemi olan çok değerli isimlerin de görüşlerini alarak ve onlara bir kez daha teşekkür ederek…

İyi okumalar…

Bu içerik ilk olarak Campaign Türkiye’nin 82. sayısında yayımlandı.