İllüstratör ve görsel tasarımcı Ceren Demiral, bu sayımızda keşif bölümümüzün konuğu oldu.
1991 yılında Ankara’da doğdu. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü’nden 2013 yılında mezun oldu.
ODTÜ Teknokent’te eğitim teknolojileri şirketinde yaklaşık 4 yıldır görsel tasarımcı ve illüstratör olarak görev alıyor.
Önceleri web tasarımı ile başlayan minik tasarım süreci, sonrasında yerini profesyonel olarak firmaların kurum kimlik tasarımlarına, tanıtım ve sosyal medya yöneticiliğine bıraktı. Üniversitedeyken freelance olarak çizim ve görsel tasarım süreçlerine devam etti. 2013’te edebiyat dergisi ve yeniden kapak çizimini yaptığı Küçük Prens ile basılı yayınlara geçti. Şimdiye kadar yapmış olduğu illüstrasyonların yanında, çocuk kitapları ve kitap kapağı tasarımları da var.
Şu an çalıştığı şirket için görsel tasarımlar, animasyonlar ve karakter tasarımları yapıyor. Zaman ayırabildiği kadar da basılı yayın veya dijital platformlar için üretimlerine devam ediyor.
Burak Becan: İllüstrasyona nasıl başladınız?
Ceren Demiral: İllüstrasyona başladığım ilk zamanları hatırladığımda anaokulundaydım, duyguları önemsediğimden sanıyorum ki çevremdeki herkesin vesikalık fotograflarını toparlayıp bulduğum her yere onların portrelerini çiziyor ve gözlerinde gördüğüm hislerle çizimin arka planını tamamlıyordum. Televizyonda ya da dergilerde gördüğüm çizgi filmler, çizgi roman, kahramanlar her şeyden daha çok dikkatimi çekiyordu. Çok sevdiğim bir filmde diyordu ki “Gerçek olan düşüncedir, fiziksel olan illüzyondur.” dedim o zaman hayal etmek her zaman daha avantajlı, uçabilmek, mutlu olabilmek, çok istediğinde her şeyi başarabilmek yalnızca süper kahramanlara has bir durum olmamalıydı diye düşünerek daha fazla kendi dünyamı çizmeye devam ettim.
Burak Becan: Kendinizi konumlandırdığınız bir tarzınız var mı? En çok ne tür şeyler çizmekten keyif alıyorsunuz?
Ceren Demiral: Tanımlamalardan bu kadar uzak olunca kendimi konumlandırabildiğim tam bir tarz yok, olmamalı da sanırım. Bazen sınırlandırmak başarı getirse de gelişimin önünü kesebiliyor sanırım. Sürrealist tarzları daha çok seviyorum. Karanlık dünyaların aksine duyguların, dünya dediğimiz “gerçeklik” içerisinden objelerle birleşimini anlatabilmeyi umarak çiziyorum. Daima büyük ve yumuşak farklı renkte bulutların arasından çıkan ışık hüzmeleri ve ellere ya da bedene yansıdığı kısımları betimlemek, duygularımı yansıtmama yardımcı oluyor. Çocuk kitaplarına büyük hayranlık duyuyor ve aslında çocuklara onların sevebileceği kadar güzel çizimler yapmayı istiyorum. Ama o benim için üst sınır sanırım, dilerim bir gün oraya ulaşabilirim.
Ceren Demiral: İlham kaynağım şüphesiz ki duygularım, onlarla ilerliyor her şey. Ah, olmayı istediğim ve kesinlikle hayranlık duyduğum iki insan var, birisi çok değerli hocam Taner Duran, kendisi çizgi roman sanatçısı. Onun disiplini ve çizgi romana duyduğu tutku şu an olduğum yere ulaşmamı sağladı, daima minnettar olacağım. İkincisi ise hayal dünyası ve çizimlerindeki o yumuşak duyguları ve çizgileri sevdiğim sanatçı Bobby Chiu, muazzam bir hayal dünyası var.
Burak Becan: Çizimlerinizi farklı mecralara taşımak, hareketli hale getirmek veya onları dijital dünyaya aktarmak gibi düşünceleriniz var mı?
Burak Becan: Hedefleriniz ve hayalleriniz neler? Bunların şu an için neresindesiniz?
Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 117. sayısında yayımlandı.