artwork

Kamuran Uçar: Toplumsal cinsiyet eşitliği için kalıp yargılardan arındırılmış iletişim

6 yıl önce

0

Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Kamuran Uçar, kurum olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yaptıkları çalışmaları anlattı.

Eşitsizlik tartışması sadece Türkiye’ye özgü bir gündem değil, tüm dünyada kadınlar erkeklerden %23 daha az kazanıyor. Ülkemizde mevcut durumu iyileştirmek adına devletin yanı sıra akademik çevreye, sivil toplum kuruluşlarına ve elbette özel sektöre de önemli sorumluluklar düşüyor.

Unilever olarak tüm işlerimizin kalbine yerleştirdiğimiz ve iş yapış biçimimiz olan Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı (USLP) kapsamında “Kadınlar için Fırsatlar” başlığı altında ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne de hizmet edecek şekilde 2020 yılına kadar 5 milyon kadının ve genç kızın güçlenmesini sağlamayı hedefliyoruz. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet eşitliğini bir sorun olarak ele almak yerine iş modelimize nasıl entegre edebileceğimize bakıyor ve tüm markalarımızı sürece dahil edecek kapsayıcı bir yaklaşımla ilerliyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı ilke edinen, sektörü dönüştürecek çalışmaları destekliyoruz. Çünkü inanıyoruz ki hepimiz aynı yöne baktığımızda eşitliğin sağlanamaması için hiçbir sebep yok.

En önemli engellerden biri kalıp yargılar

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının önündeki en önemli engellerden birinin cinsiyetlere dayatılan kalıp yargılar olduğunu düşünüyoruz. Dünyada tüm kadınların, kadınlık veya erkeklik ile ilgili atfedilen olumsuz normlar ile kalıp yargıların baskısı altında kalmadan istediği gibi bir hayat yaşayabileceği, ekonomilerin büyürken erkekler ve kadınlara eşit fırsatlar sunduğu bir dünya için çalışıyoruz. Unilever olarak 190 ülkede yayınlanan reklamlarımızla dünyanın en büyük reklamverenlerinden biriyiz ve pozitif kültürel değişimlerin taşıyıcı olarak gördüğümüz reklamları kullanarak bir fark yaratabileceğimize inanıyoruz. Bu sebeple de 2016 yılında “#Unstereotype” girişimini başlattık. Sadece kadınlara değil, etki alanımızdaki tüm bireylere odaklanan ve “Toplumsal cinsiyet eşitliği için kalıp yargılardan arındırılmış iletişim” olarak açıklayabileceğimiz bu girişim ile reklamları bu kalıp yargıları içeren betimlemelerden uzak tutma ve günümüzün değişen tüketici beklentilerini karşılayabilecek yeni kampanyalar sunma hedefiyle yola çıktık. Global olarak 2016’dan 2017’ye %24’lük bir iyileşme kaydetmiş olmamız doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. BM Kadın Birimi iş birliği ile 2017 yılında Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nde kurulan ve kurucu üyelerinden olduğumuz Unstereotype Alliance ile de bu yaklaşımı tüm sektöre yaymayı ve gelişimi daha hızlı ve sürdürülebilir kılmayı hedefliyoruz.

Dove, güzellik kalıpları ile özdeşleşen rakamlara başkaldırıyor

 

Öte yandan Unilever olarak ele almaya yeni başladığımız bir konu değil bu. Örneğin, Dove ile 2004 yılından bu yana kadınlar ve genç kızlar başta olmak üzere gençlerin özgüvenlerini desteklemek için çalışıyoruz. Axe ile değişen erkek algısına uygun olarak “erkek adam” klişesine meydan okuyoruz. Elidor ile genç kadınları hayatlarını kendi hedefleri doğrultusunda şekillendirmeleri için cesaretlendiriyoruz. OMO reklamlarında ebeveynler, Cif reklamlarında ise eşler arasında dengeli rol dağılımına odaklanıyoruz. Lipton ile bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlarla ilgili sorunları bir gün değil, her gün konuşmamız gerektiğini söylerken Unilever Food Solutions tarafında da “Gastronomiye İlham Veren Kadınlar” projesini başlattık ve yeme-içme sektöründeki kadın ve erkek liderleri genç yeteneklerle bir araya getirecek ve genç kadınlara destek verecek bir platform kurduk. Ayrıca Unilever olarak BM Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni destekliyoruz. Bu sebeple hem Unilever içerisinde hem de ekosistemimizdeki tedarikçilerimizde çalışan kadınların eşit haklara sahip olmasını sağlamak amacıyla Birlikte Güçlüyüz platformunu hayata geçirdik.

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye’nin 78. sayısında yayımlandı.

Senin için
Tümünü göster
Netflix Türkiye’ye karşı ayaklanma

Aynı yüzler, aynı hikayeler, aynı kalemler…...