Site icon Campaign Türkiye

İyi içerik = İyi reklam

Televizyonun atası sayılan ilk cihazın patenti 1884 yılında, 23 yaşındaki Alman üniversite öğrencisi Paul Gottlieb Nipkow tarafından alındı. Televizyonun hanelere girmesi 1930’ları bulurken, ilk televizyon reklamı 1941 yılında yayınlanmaya başladı. 1960’larda renkli televizyonların yaygınlaşmaya başlaması, reklam endüstrisinin en önemli itici gücü oldu. Aradan geçen yarım asırlık süreçte televizyonun kendisi önemli bir değişim geçirdi; tüplüden düz ekrana, plazmadan LED’e ve şimdi tekrar kıvrımlı formata girdi.

Her ne kadar dijitalin hayatımıza girmesiyle birlikte, düzenli olarak tahtının sallandığı gündeme getirilse de TV en etkili reklam mecrası olmaya devam ediyor. İçeriğinin de format değiştirmesiyle birlikte, artık sadece tek ekrandan çıkarak diğer ekranlarda da televizyon, program bağımsız ve zaman bağımsız bir şekilde kendisine bir gelir yaratma fırsatına kavuştu.

Peki yaşanan teknoloji odaklı dönüşüm sürecinde izleyici, yani tüketici reklamlara nasıl bakıyor? Sanıldığı gibi ekranda reklam görmekten “nefret” mi ediyor ve hemen TV kanalını mı değiştiriyor? Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 10 ülkede Discovery Insight araştırması (detaylar sf. 66’da) aslında tam tersini gözler önüne süren bir tablo sunuyor. İzleyiciler reklamları, faydalı ve gerekli buluyor, fakat karşılığında iyi içerik ve itibarı güçlü, güvenilir bir TV kanalı olmasını bekliyorlar. İzleyici, kanalı güvenilir bulduğunda, reklamda verilen mesaja daha kolay inanıyor. Diğer mecralarda da olduğu gibi televizyon için de aslında formül çok basit: “Önce işini iyi yap, iyi bir ürün ortaya koy, böylece güvenilir bir marka yarat, satın almaya hazır kitle sizi zaten bekliyor.”

Tolga Tuna

Campaign Türkiye Genel Yayın Yönetmeni

tolga@campaigntr.com

@tolgabigkahuna

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Kasım 2014 sayısında yayınlanmıştır.


Exit mobile version