artwork

İnsana insanca yaklaşabilmek

2 yıl önce

0

“İletişimi etkin kullanabilenler, kendi dünya deneyimleri ve dünyanın onlar üzerindeki deneyimlerini değiştirebilir.”     

George Shinn

Bir yandan makineleşmenin arttığı bir yandan da giderek daha fazla insan dokunuşu aradığımız bir dönemdeyiz. Birbirine tezat durumların oluştuğu bu zamanlarda, insanların markalarla ilişkisi de pazarlamanın ilk yıllarına göre epey değişti. Markaların insanlara karşı tutumu, onlarla nasıl ilişki kurduğu, başarısına etki eden faktörler arasında ilk sıralarda gelmeye başladı. Rekabetin de gün geçtikçe büyüdüğü; sunulan seçeneklerin arasında ince eleyip sık dokuyan insanların, her bir deneyimi hafızasına kazıyarak tercih yaptığı düşünüldüğünde markaların bu anlamda stratejisini ilmek ilmek örmesi büyük önem taşıyor. 

Özellikle son yıllarda geçirdiğimiz zor zamanlar değerlendirildiğinde; insani bir bağ kurabilen, empati yeteneğini geliştirmiş, sorumlu davranarak hedef kitlesinin kalbine dokunabilen markalar bir adım önde. Markaları da insanlar oluşturdu ve onların yönetiminde, dolayısıyla insana has olan bu tip özellikleri markaya özümsetmenin de gayet doğal gelişebilecek, komplike olmayan bir süreç olduğu fikrindeyim. Tam da bu nedenle sadece mali getiri peşinde olmadan, “dünyaya ve/veya insanlığa ne kazandırabiliriz” bakış açısıyla hareket etmenin artık zaruri olduğunu özellikle vurgulamak isterim.

Bu sayıda marka insanlaştırma kapağımızda da konuya bakış açılarını sunan, vaka örneklerini paylaşan birbirinden değerli birçok isme yer verdik. Global makaleler aracılığıyla yurt dışında neler yapıldığını, neler konuşulduğunu sizlerle paylaşarak daha geniş bir bakış açısı sunduk.

Keyifli okumalar…

Necla Eylül Durukan

Campaign Türkiye Kıdemli Editörü

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 122. sayısında yayımlanmıştır.