Site icon Campaign Türkiye

İletişimin iyileştirici etkisini keşfedin

Modern hayat, özellikle teknolojik gelişmelerle hayatımızı kolaylaştırırken bir yandan da bizleri hasta ediyor. Araştırmalara göre inme, kalp krizi, kanser gibi hastalıklar toplam ölümlerin yaklaşık üçte ikisini oluşturuyor. Ayrıca psikiyatrlar ve psikologlara olan talep her geçen gün artıyor. Antidepresan kullanımındaki artış da dikkat çekici boyutlarda. Modern hayatın bir sonucu olarak büyük bir stresle yaşayan insanlar hem beden hem ruh hem de akıl sağlıklarını korumak için bütüncül sağlık ve iyi yaşam konularına önem vermeye başladılar. Nitekim sosyal medyada bu alanda paylaşım yapan hesaplara ilginin giderek artması da durumun bariz göstergesi. Biz iletişim profesyonellerinin de bu gelişmelere kayıtsız kalamayacağımız bir gerçek.

Günümüzde, hangi kategoriden olursa olsun tüm kuruluşlar ve markalar, tüketicilerin ve çalışanlarının hayatlarını iyileştirme isteklerine somut fayda yaratarak yanıt verme zorunluluğu ile karşı karşıyalar.

 

Türkiye’de iyi yaşama duyarlı

segment hızla büyüyor

Dünyada yaşanan bu harekete Türkiye de kayıtsız kalmıyor. Kantar Media’nın 15 bin yetişkinle yaptığı TGI araştırması, 2017’de Türkiye’de, iyi yaşam tercihlerini temsil eden bu segmentinin yüzde 35’lik bir büyüklüğe ulaştığını ortaya koyuyor. 2014 yılında yüzde 25,9 olan bu segmentin sadece 3 yılda ne kadar geliştiğine bakarak, ülkemizde de iyi yaşam hareketinin hızla yükseldiğini söyleyebiliyoruz. Bu verilerin yanı sıra Türkiye’nin geçtiği zorlu süreçleri de düşündüğümüzde ülkemizde de sağlık ve iyi yaşam ekosisteminde yakın gelecekte büyük bir dönüşüm yaşanacağını söylemek kehanet olmayacak.

İletişim endüstrisi olarak, 100 bin yıl önce olduğu gibi hayatta kalma içgüdüsüyle çabalayan insanlarla markalarımızı bu bağlamda bir araya getirecek yaratıcı uygulamalar geliştirmek önümüzdeki dönemde en önemli sorumluluklarımızdan biri olacak.

Ayşegül Ögelman
İDA Üyesi

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 81. sayısında yayımlandı.

Exit mobile version