artwork

İhtiyacınız olan şey “buzdolabı gazeteciliği”

11 yıl önce

0

Her gün artık markaların yayıncı gibi davranmaları gerektiğini duyar olduk. Bu yolda markaların gazetecilikten öğrenecek çok şeyleri var. Bunlardan biri de ‘buzdolabı gazeteciliği’.

Geçenlerde ilginç bir terimle karşılaştım: Refrigerator journalism. Birisi bunun daha iyi bir Türkçe karşılığını bulmuş mudur diye internette araştırdım ama bulamadım ve bire bir çevirisi “buzdolabı gazeteciliği” sözünü kullanmaya karar verdim.

Çok yeni bir terim değil aslında. Bildiğim kadarıyla 70’li yılların sonunda gazetecilik profesörü Dan Ranly tarafından ortaya atılmış, son zamanlarda da PR Daily CEO’su Mark Ragan tarafından bir konuşmada yeniden kullanılmış. Bu terimle kastedilen, kesip buzdolabının üstüne yapıştıracak kadar sizi ilgilendiren, hayatınızın parçası yapmak, herkesle paylaşmak isteyeceğiniz kadar işe yarar bir içerik üretmek. Bu günlerde bu terimi özellikle bloglarda yeniden duymaya başlamamızın nedeni tabii ki içerikle pazarlamanın (content marketing) önem kazanması ve sosyal medyayla birlikte “buzdolabı gazeteciliği”nin ayrı bir anlama bürünmesi.

Mark Ragan, buzdolabı gazeteciliğinin ürettiği içeriğin özelliklerini şöyle sıralıyor: İşe yarayan ve yardımcı olan, taranmaya müsait ve ilgi çekici yani sıkıcı olmayan.

Bu özelliklere bakarak aslında neden gündeme yeniden geldiğini anlamak mümkün. Bunlar aslında content marketing’in temeli kuralları. Markalar insanların hayatlarına dahil olmak istiyor ve bunu ancak bu tip içeriklerle yapmaları mümkün.

İşin sırrı ne?

Peki böyle bir içeriği üretmenin sırrı ne? Aslında terimin yaratıcısı Dan Ranly’nin söylediklerine geri dönmek anlamlı olacak çünkü o zamanlar ne dediyse bugün, sosyal medya çağında da bunlar geçerli:

• Okuyucularınızın zamanı kısıtlı, onu iyi kullanın. Kısa ve öz olun.

• İnteraktif, kolay okunabilen bir içerik oluşturun.

• Grafiksel düşünün. Metni iyi görselleştirin.

• Listeler, kutular, tablolar kullanın.

Ranly, yazmanın temel kuralını şöyle özetlemişti: “Mesajınızı okuyucunun en az zamanı harcayarak alacağı şekilde verdiniz mi? Okuyucular size ancak onlara saygı duyduğunuzda ilgi göstereceklerdir. Günümüzde insanlara saygıyı kısıtlı zamanlarını dikkate alarak gösterebilirsiniz.”

Günümüz için öneriler

Şimdi buzdolabı gazeteciliğini günümüz içerik pazarlamasına uyarlayalım ve Mark Ragan’ın tavsiyelerine kulak verelim:

• Artık her pazarlamacının görevleri arasında içerik de var. Görev tanımlarınızın içine içerik üreticiliği, konuşma başlatma ve topluluk yönetimi de eklenmiş durumda.

• Editoryal faaliyetlerinizi medya şirketi yürütüyormuşçasına planlayın. Artık bir gazeteniz (blog), bir derginiz (web sitesi), TV kanalınız (YouTube kanalı) radyo kanalınız (podcast) ve yayın ağınız (sosyal medya) var.

• İlgi çekici içeriği yeniden paketleyip sunmaktan çekinmeyin.

• İyi bir içerik iyi bir başlığa ihtiyaç duyar. (Unutmayın okuyucular listelere de bayılır.)

• Tüm şirketi sosyal medya ile ilişkili hale getirin. Her şirkette kendi uzmanlık alanlarında şirketinizi temsil edebilecek ve buna çok istekli olan marka elçileri vardır. Onları bulun ve blog yazdırın.

• Sosyal içeriğin şirketinizle ilgili olması gerekmez. Unutmayın reklam kokan içerikler paylaşılmaz.

• İçerik kralsa dinlemek de kraliçedir. Peki neden dinleyelim? Gerekirse iş yapış şeklimizi değiştirmek için.

• Hiçbirimiz halen sosyal medyada uzman değiliz, hepimiz deniyoruz. Yeni şeyler denemekten ve hata yapmaktan korkmayın. Tek sınırımız hayal gücümüz.

Güzel öneriler.

Bu önerilerde olduğu ve içinde her “content marketing” geçen yazıda denildiği gibi artık markalar yayıncı gibi düşünmek zorundalar ve bu durumda gazetecilikten öğrenecekleri çok şey var.

Günümüzde Facebook duvarı da aslında bir buzdolabı kapısı olarak düşünülebilir. Herkesin en sevdiği resimler, yazılar, görüşler bu duvarlarda toplanmıyor mu? Markaların da derdi paylaşımı artırmak ve bu duvarlarda yer almak olduğuna göre ihtiyaçları olan şey tam da “buzdolabı gazeteciliği”.

Şimdi markaların, özellikle de Türkiye’deki markaların sosyal medyada ya da internet sitelerinde paylaştıkları içerikleri bir düşünelim. Buzdolabınızın üstüne asmak isteyeceğiniz kadar iyi bir içerik gördünüz mü hiç?

Burçin Tarhan
Campaign Türkiye Yazı İşleri Müdürü
burcin@campaigntr.com

[arrowlist]

  • Bu yazı Campaign Türkiye’nin Aralık sayısında yayınlanmıştır.

[/arrowlist]