İç iletişimin önlenemez yükselişi

Çalışanlar bir şirketin en değerli varlığı. Çünkü onlar ürünü bulan, üreten, geliştiren, müşteriye ulaştıran, şirketin entelektüel birikimini aklında tutan, görüştükleri insanları işe alan, iş dünyasında kurumunu temsil eden, zor zamanlarda kamuoyunda savunan kişiler.

İK’cılar, becerileri şirketin ihtiyaçları ile tamamen örtüşen adayları da işe alsa, mesele bu kişilerin aklını, kalbini ve emeğini kazanmak. Bunun da yolu iletişimden geçiyor.

Bugün artık, çalışanı kurumunun varlık sebebinden, değerlerinden, hedeflerinden haberdar etmenin, o kurumun geleceğinde yönlendirici olmasını sağlamanın iş sonuçlarına fayda sağladığı görülüyor. Bu anlayış çalışanlar, departmanlar arası iletişimi ve bunlar arasındaki iyi iletişimin sonucu olan organizasyonel verimliliği kapsıyor.

İç iletişim için yaptıklarımız, yine araştırma, stratejik iletişim planı, projeler, etkinlikler, mesajlar, araçlar, ölçümleme… ama güçlü iç iletişim için birkaç nokta kritik.

Mesela satışçı ile muhasebeci, merkez ile şube arasındaki farklılıkları tanıyan ama kesinlikle ayrımcılık yapmayan bir program oluşturmamız çok önemli.

Bizler kadar diğer departman yöneticileri de sorumlu. Onların kendilerine tepe yönetimden verilen mesajları, çalışanlarına zamanlı ve doğru aktarması, iletişim kanallarını açık tutması gerekiyor.

Diğer yandan sadakat, ortak bir dil ve gündem oluşturmak için sürekli ve tutarlı bir iletişim şart. Özellikle şirketin zor döneminde iletişimcinin, yönetim kadrolarının içine kapanmasının önüne geçmesi lazım, çünkü bu zamanlar bağlılık ve hedef birliğine en çok ihtiyaç duyulan zamanlar.

Ama bana kalırsa hepsinden önemlisi, liderin iradesi. Liderin kendisinin çalışanla diyaloglara ve ilişkilere zaman ayırdığı, bu işin sözcülüğünü üstlendiği, davranışları ile verdiği kurumsal mesajları desteklediği bir şirkette, güven ortamı oluşur, işveren-çalışan ilişkileri yumuşar, değişim kolaylaşır; çalışanın aklını, kalbini kazanınca verimlilik artar ve nihayetinde şirketin performansı yükselir.

Rişe Özkan
Kurumsal İletişimciler Derneği Üyesi

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Haziran 2015 sayısında yayınlanmıştır.