artwork

“Gördüğüm güzellikleri paylaşıyorum”

3 yıl önce

0

Hem UI/UX tasarımıcısı hem de amatör fotoğrafçı, Feyza Nur Demirci ile iş hayatının yanında ilerlettiği ve sosyal medyada oldukça beğenilen karelere imza attığı fotoğrafçılığını konuştuk.

Instagram’da hikayesiyle birlikte paylaştığı bir fotoğrafla dikkatimizi çekti Feyza Nur Demirci. Henüz 22 yaşında, görsel iletişim tasarımı bölümünde öğrenci ve bir yandan da UI/UX tasarımcısı. Hem okul hem de iş hayatına rağmen sokakları arşınlayıp birbirinden güzel fotoğraflar çekiyor. Kendisini biraz daha yakından tanıyıp bütün bunlara nasıl vakit ayırabildiğini, fotoğrafçılığa yaklaşımını konuştuk.

Kamer Yılmaz: Fotoğrafa ilgi nasıl başladı?

Feyza Nur Demirci: Lisede grafik tasarım bölümünde okudum. Fotoğraf dersimiz vardı ve hocamız herhangi bir fotoğraf makinesi almamızı istemişti. O zamanın meşhur makinesi Canon 600D’yi almıştım. Lise boyunca makineyi pek kullanmamıştım. 2 yıllık üniversite eğitimimden sonra girdiğim ilk sınavı kazanamamıştım. Bu sebeple 1 yıllık bir boşluğum oldu, o sırada makineyi kurcalamaya başladım. İstanbul, fotoğraf çekmek için mükemmel bir yer. Ben de bunu değerlendirmeye başladım. Gerçekten hoşuma gitmeye başladığını fark ettim, ve fotoğraf çekmeyi bir rutin haline getirdim.

Kamer Yılmaz: Hem estetik hem de insanları doğal akışlarında yansıtan karelere çok rastladım profilinizde. Bunun için neler yapıyorsunuz? Bol bol gezmek mi gözlemlemekle mi ortaya çıkıyor dersiniz?

Feyza Nur Demirci: Tabii ki tam da söylediğiniz gibi.. Normalde Eminönü – Sirkeci çevresinde o gördüğümüz güzel yapıların içerisine girmemize izin vermezler. Bu fotoğrafı çektiğim gün yanımda sevdiğim bir abim vardı, aylak aylak gezerken hadi binalara girelim en azından şansımızı deneriz dedik, birkaç başarısız girişimden sonra en son bir bina gördüm ve “şansımızı burada deneyelim” dedim. Binanın en üst katında bir restorasyon şirketi vardı, fotoğraf çekmek için izin istedik ve bizi kırmadılar. Olduğumuz binanın tam karşısında fotoğrafını çektiğim bina yer alıyordu. Hoşuma giden bir kadraj yakalamış oldum. Sonrasında fotoğrafın içinde yer alan beyefendinin ofisine gidip fotoğrafını gösterdim, çok beğendi ve tüm ofis arkadaşlarına çektiğim fotoğrafı gösterip çay ikram etti. Fotoğraf, böyle güzel anılar biriktirmemi sağlıyor, bu yönden de çok hoşuma gidiyor.

Kamer Yılmaz: Analog mu dijital mi daha çok kullanıyorsunuz? Her ikisini de kullanım, ortaya çıkan kareler anlamında değerlendirebilir misiniz?

Feyza Nur Demirci: Çoğu fotoğrafı dijitalle çektim. Analog makineye sahip değilim, ilk kez arkadaşımın doğum gününde Zenit marka bir makine kullanmıştım. Onun dışında başka bir arkadaşım kısa süreliğine Canon AE1 marka makinesini vermişti.

Dijitale alışık olduğum için beni biraz zorlamıştı. Normalde de ayarlarımı manuel yapıyorum ama analog kullandığım sıra anı kaçırmamak için enstantane/diyafram gibi ayarları yapmadan çat diye çektiğim zamanlar oldu. Bu da bazı fotoğraflarda pozlama hatasına neden oldu tabii ki. Çok da önemsemedim, zaten pratik yapmak için kullanıyordum. Fotoğrafların sonuçlarını beklemek gerçekten inanılmaz heyecanlı. Dijitalde zaten anlık olarak görüyoruz belki de aynı yerde 10 ayrı fotoğraf çekiyoruz ama analog öyle değil 36 pozu düşünerek hareket ediyorsun, belki aynı yer için toplamda 2 fotoğraf çekiyorsun. Yine de bu sınırlar insanı analog fotoğrafçılıktan uzaklaştırmıyor, aldığın sonuçlara değiyor. Ben yine de dijitalciyim işimi şansa bırakamıyorum.

 

Kamer Yılmaz: Fotoğraflarınız için özel filtreler uyguluyor musunuz? Özellikle Instagram dünyasında bu tip filtrelere bakışınız nasıl? Deforme ettiğini düşünüyor musunuz yoksa bunun da fotoğrafın, fotoğrafı yorumlamanın bir parçası olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Feyza Nur Demirci: Filtreler için genellikle Lightroom kullanıyorum. Bence filtre en önemli şeylerden biri, doğru ve abartısız yapıldığında fotoğrafı ileri seviyeye taşıyabiliyor. Sıcak veya soğuk tonlar kullanarak fotoğrafta istediğin duyguyu daha net yansıtabiliyorsun. Fotoğraf çekmek kadar filtre için de uğraş sarf ediyorum diyebilirim.

Kamer Yılmaz: Bir yandan iş hayatı devam ederken bir yandan da hatırı sayılır bir takipçi sayısı olan fotoğrafı odağa aldığınız bir profiliniz var. Bunun için nasıl vakit buluyorsunuz?

Feyza Nur Demirci: Aslında son zamanlarda Covid dolayısıyla fotoğraf çekmeye devam edemiyorum. Covid öncesinde zaman buldukça geziyordum. Fotoğraf için olması gerekmiyor, dışarıda herhangi bir işim varsa bile yanıma makinemi alıyorum. Artık benim üçüncü gözüm gibi oldu. Hoşuma giden kareler yakalarsam akşamında eve gelir gelmez bilgisayara yüklüyorum, fotoğraflara bakıp beğendiklerimi seçiyorum. Sonrasında da istediğim bir vakitte efektlemekle uğraşıyorum ve bunları tabii ki zevk alarak yapıyorum. En sonunda da içime sinerse sosyal medyaya yüklüyorum. Fotoğraf için her zaman vaktim oluyor.

“Fotoğrafların sonuçlarını beklemek gerçekten inanılmaz heyecanlı. Dijitalde zaten anlık olarak görüyoruz belki de aynı yerde 10 ayrı fotoğraf çekiyoruz ama analog öyle değil 36 pozu düşünerek hareket ediyorsun, belki aynı yer için toplamda 2 fotoğraf çekiyorsun.”

Kamer Yılmaz: Fotoğraf konusunda hayalleriniz var mı?

Feyza Nur Demirci: Öncelikle kendime “fotoğraf sanatçısı” diyebileceğim bir gün olmasını çok istiyorum. Hâlâ o seviyede değilim ve umarım beklediğim seviyeye ulaşabileceğim bir an olur. Bunu diyebilirsem kişisel sergi açmak veya başka sergilerde bulunmak istiyorum. Bunların öncesinde gezebildiğim kadar yeri gezip kendi gözümden o yerleri insanlarla paylaşmak istiyorum. Gördüğüm güzellikleri insanlarla paylaşmanın benim için anlamı büyük. Umarım günün birinde bunları gerçekleştirebilirim.

Kamer Yılmaz: Peki fotoğrafa ilgi duyup başlamak isteyenler için neler söylersiniz?

Feyza Nur Demirci: Genelde bana en çok sorulan soru “makinenin markası ne?” oluyor. Makine önemsiz diyemem ama sanıldığı kadar da büyük bir önem arz etmiyor. Sonuçta makine değil siz çekiyorsunuz. Canon marka makinem başlangıç makinesiydi ve profilimi oluşturan fotoğrafları onunla çektim yani başlarken öyle aşırı pahalı makinelere ihtiyacınız yok. Telefonla da başlanabilir yeter ki bir şekilde başlayın. Benim öncesinde çizim geçmişim de olduğu için kadraj oluşturma hakkında bana yardımcı olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple çok fazla resim ve fotoğrafa bakmak da fotoğraf çekmekte önemli role sahip, tabii bu baktığınız kişiler işinin ustası olmalı… Sonuç olarak da fotoğraf çektikçe gözünüz bir şekilde gelişiyor ve istediğiniz seviyeye ulaşmaya başlıyorsunuz.

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 107. sayısında yayımlandı.