artwork

Düşünce çeşitliliği için yeriniz var mı?

7 yıl önce

0

MediaCom’dan Sue Unerman, Facebook’un haber akışındaki kişiselleştirmeyle paylaşmalardan yola çıkarak akışın nasıl düzenlendiği ve kişisel tercihlerde çeşitliliğin oldukça az oluşunu anlatıyor.

Mark Zuckerberg, YouTube gibi bir içerik video platformu olan Facebook Watch’un lansmanında şunları söyledi: “Bir şovu izlerken pasif olunmak zorunda değil, bir deneyim paylaşmak ve aynı şeyleri ilgilendiren insanları bir araya getirmek için bir fırsat da olabilir.”

Facebook’un Watch’taki amacı tabii ki kullanıcı tarafından oluşturulan içerikler. Daniel Danker, “Watch, tüm içerik oluşturucularının ve yayıncıların bir kitleyi bulması, tutkulu hayran kitlesi oluşturması ve çalışmalarına para kazandırması için bir platform” dedi.

Ancak herkes Facebook Watch’a sıcak bakmadı, burada paylaşılan içeriklerin tehlikesi konusunda uyarılarda bulundular. Guardian, şunları söyledi: “İnsanları bir araya getiren ‘şeyler’ çocukların sevimli videoları olabilirken, Zuckerberg bu şeylerin aynı zamanda bir azınlığın veya dini grubun paylaşacağı nefretten bahsetmiyor.”

Elbette bu blog, nefret içeriklerini onaylayacak diye bir önyargıya sahip olmak gerekmiyor. Burada yayınlanan şeyler, kimileri tarafından sevilecek kimileri tarafından da beğenilmeyecek. Herkes karşı çıktığı editörü eleştirebilir, bilinçsiz bir önyargının pek de anlamı yok. Üstelik başarılı olunduğunda sektörde örneklerinin daha sık görüleceğini düşünüyorum ki bu da ilk uygulayan kişiyi yalnız olmadığı konusunda rahatlatır.

Mirror ya da Telegraph okuyucularıyla dolu bir oda tanımının ne anlama geldiğini biliyorsunuzdur. Bu, bir bakış açısının karakterize edilmesinin basit bir yolu. Pek çok değerden daha değerli bir dizi insan temsil ediliyor bu tanımlarda. Bu değerler de insanları öncelikle markaya çeken şeydir.

Şöyle düşünün: İlk insan hayatta kalma içgüdüsünden sonra, “benim gibi insanlar” diye tanımladıklarını arar. Çoğu kişi de görüşlerinin, önyargılarının, değerlerinin güvenilir olduğundan emin olmak için aynı değerleri paylaştığı kişileri arar. Ve hatta bu durum arkadaşlığın bir tanımı olarak da karşımıza çıkar: Paylaşılmış değerler ve güven veren bakış açısı.

MediaCom’un eski bürosunda yeniden yayınlamayı düşündüğüm bir poster vardı. Köpek, kedi ve farelerin “Senden nefret ediyorum, işe alındın” sloganıyla verimli bir şekilde çalışanlarını gösterdiği. Dave Trott’un bir yazısında da belirttiği gibi görüş çeşitliliği, sizi aslında çok daha güçlü bir hale getirir. Bir tez, antitez ve sentezin ortaya çıkmasına ve daha iyi kararlar alınabileceğini gösterir.

Facebook haber ve içerik akışınızda arkadaşlarınızı ve ailenizi önceliklendirdiğinde, editöryel bir yanılgıya düşülebilir. Çünkü aslında kendi görüşüne katılma/görüşünü sevme ihtimali bulunan görüşlere hizmet ediyor. Facebook bunu kişiselleştirerek şimdiye kadarki medya araçlarına göre çok daha iyi bir şekilde yapsa da eleştirileri engelleyemiyor.

Daha güçlü, dengeli bir toplum için ve daha güçlü, başarılı bir iş ortamında, yalnızca cinsiyet ve kişisel niteliklerin çeşitliliğini değil aynı zamanda düşünce çeşitliliğini de teşvik etmek gerekiyor.

Sue Unerman
Chief Transformation Officer, MediaCom

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Eylül 2017 sayısında yayımlanmıştır.