“Doğru an, doğru karar”

Yavuz Selim Senemoğlu

Yavuz Selim Senemoğlu, Özel Saint Benoît Fransız Lisesi’ni 2008 yılında bitirdikten sonra Bahçeşehir Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Üniversitede film ve reklam sektöründe çalışmaya başladı. Farklı kademelerde 12 yıl boyunca çalıştığı sektörde en genç prodüktör olarak tanındı. Kariyerinde ünlü Hollywood filmlerinden, milyonların izlediği reklamlara kadar birçok önemli projeye imza attı. Bein Spor’da canlı yayın direktörlüğü gibi sektörün farklı alanlarında çalıştı. Kariyerini çok sevdiği ve hayalini kurduğu kitap yazarlığı için bırakarak, 3 kitap yazdı. Fotoğrafevi’nden yayınlanan kitapları, Netflix, Amazon gibi global platformlara sunuldu, senaryolaştırıldı. Görüşmeleri hala sürüyor. 34 yaşındaki Yavuz Selim Senemoğlu, Moda’da köpeği Eto ile birlikte yaşıyor ve kitap yazmaya devam ediyor. Kendisiyle, hayatına ve yaptıklarına dair konuştuk.

Burak Becan: Öncelikle bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Yavuz Selim Senemoğlu: Merhaba, ben Yavuz Selim Senemoğlu. 1988 İstanbul doğumluyum ve doğma büyüme Modalı’yım.  Saint Benoît Fransız Lisesi’ni 2008 yılında bitirdikten sonra Bahçeşehir Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nü kazandım ve 2014 yılında üniversiteden mezun oldum.  Okumak, yazmak ve izlemek her zaman en büyük ilgi alanım olduğu için meslek seçimimi de bu yönde yaptım. Üniversitenin ilk yılından itibaren film ve reklam sektöründe çalışmaya başladım. Sektöre üniversite yıllarında girdiğim için mezun olana kadar deneyim de kazanmış oldum. Sektörde farklı kademelerde 12 yıl boyunca çalıştım. Mesleki kariyerim boyunca ünlü Hollywood filmlerinden, milyonların izlediği reklam filmlerine kadar birçok büyük proje içinde yer aldım. Bein Sports’da canlı yayın direktörlüğü gibi sektörün farklı alanlarında da çalıştım. Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum meslek ise her zaman yazarlık oldu. Film ve reklam dünyasındaki kariyerimi bırakarak 5 yıl içinde yazdığım 3 kitabın basılmasıyla yayın dünyasına adım atmış oldum.

Burak Becan: Kurumsal hayatınızı bırakarak hayallerinizin peşinden koşmaktasınız. Bize biraz bu süreçten bahseder misiniz? Sizi kurumsal yaşamı bırakmaya iten şeyler nelerdir?

Yavuz Selim Senemoğlu: Bahçeşehir Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nü okuduğum ilk yıl film sektöründe stajyer olarak çalışmaya başladım.  Üniversitenin ilk yılından itibaren aslında hayalini kurduğum yazarlığa giden yolda planlanmış adımlar attım. Film ve dizi sektöründe çalışmak da bunlardan biriydi.  Artık hemen hemen herkesin bildiği gibi bu sektör oldukça zor ve emek isteyen bir sektör. Stajyer olarak başladığı için setlerde görev almadığım alan kalmadı desem yalan olmaz. Bir taraftan üniversitede derslere, vizelere, finallere girip bir taraftan da gece gündüz setlerde çalıştım. Çok fazla projede, çok güzel insanlarla tanışıp kendimi geliştirme fırsatı buldum. Çalışmayı çok sevdiğim için de kariyerimde çok hızlı yükseldim. Çok ünlü yönetmenler, sanatçılar ve prodüktörlerle çalıştım. Yazarlık için hazır olduğuma inandığım gün bir saniye bile düşünmeden mesleği bıraktım.  Kurumsal hayatı bırakmak benim için hiçbir zaman pişmanlık duyduğum bir karar olmadı.  Prodüksiyonu bıraktıktan sonra zorlu zamanlar geçirsem de her zaman bu yolda attığım adımın arkasında durdum. Kurumsal yaşamı bırakmak demek kariyerinizi bırakmak anlamına gelmiyor. Benim kariyerim kurumsal hayatı bıraktıktan sonra başladı diyebiliriz. 

Burak Becan: Yazarlığa olan ilginiz ne zaman başladı ve yazma tutkunuzu hayatınızın odağına almaya ne zaman karar verdiniz?

Yavuz Selim Senemoğlu: Okumaya başladığım ilk sene babam “Küçük Prens” kitabını verdi.  Benim başucu kitabım olmuştur her zaman. Ve her okuduğumda da farklı bir noktayı yakalarım. Kitap ile bambaşka dünyalara gidebilmek, hayal kurabilmek, karakterlerin zihnimde canlanması…Yazarın beynimize girerek bu kadar güzel bir dünya yaratabilmesini hep kıskandım.  Lise yıllarımda kendimi sürekli “acaba kitap yazmak nasıl bir duygu?” diye sorarken buldum. Kendimi yazarın yerine koyarak hayal ettim.

Diğer yandan yine bugün yazarlık kariyerimde geldiğim noktada ortaokul yıllarında başladığım tiyatronun da etkili olduğuna inanıyorum.  Müjdat Gezen Sanat Merkezi başta olmak üzere farklı tiyatrolarda eğitim aldım.  

Belki de bu yüzden kitaplarımdaki karakterleri yazarken kendimi onların yerine koyarak sanki bir sahnede gibi hayal ederek yazıyorum.  Hayal ettiğim karakterlerin kelimelerde gerçeklik bulması benim için çok büyük bir tatmin.  Kurumsal hayatta asla ulaşamayacağım bir manevi duygu ile besleniyorum. Bunun maddi bir karşılığının olduğunu da düşünmüyorum. 

Kurumsal hayattan ayrıldığım ve yazarlık yaptığım 5 yıldır zorlu dönemler geçirmeme rağmen bir gün bile asla kurumsal hayata geri dönmeyi düşünmedim ve pişmanlık duymadım. Bu çok güzel bir duygu. 

Burak Becan: Profesyonel çalışma hayatının yanında farklı alanlarda da bir şeyler yapmak isteyen kişilere tavsiyeleriniz var mıdır? 

Yavuz Selim Senemoğlu: Bu kararı aldığımda özellikle meslektaşlarım ve arkadaşlarım başta olmak üzere ailem çok şaşırdı. Çünkü kariyerimde oldukça hızlı ve güzel başarılarla ilerliyordum.  Çok yakınımda olsalar bile onlar için bir anda alınmış hızlı bir karar olarak görüldü. Ancak ailem ve arkadaşlarım her zaman yanımda oldular. Çok cesaretli bir karar gibi görünse de aslında belki de hayatımda aldığım en kolay karardı. Benim bu noktada verebileceğim en iyi tavsiye şu olacaktır; eğer doğru bir karar ise zaten kafalarında en ufak bir soru işareti olmadan hayallerinin peşinden gideceklerdir.  Soru işaretiniz var ise doğru anı beklemenizi tavsiye ederim ☺

Burak Becan: İlerleyen dönemde yazarlık alanında neler yapmak istiyorsunuz? Hayalleriniz neler?

Yavuz Selim Senemoğlu: Yazarlık kariyerime devam edeceğim. Şu anda baskıya hazırlanan bir kitabım ve taslakları tamamlanmış kitaplarım raflardaki yerini almayı bekliyor. En büyük hayalim ise kitaplarımı beyaz perdede / ekranda görebilmek. Bu noktada büyük dijital platformlarla görüşmelerimiz devam ediyor. Netflix ve Amazon Prime’a sunulmuş projeler var. En büyük hayalim bu projeleri de gerçeğe dönüştürebilmek. 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 127. sayısında yayımlanmıştır.