Site icon Campaign Türkiye

“Çok ekranlı” hayatlar

Televizyon evlerimizin vazgeçilmez bir parçası oldu. Televizyon sayesinde haberlerden belgesellere kadar bir sürü farklı içeriklere ulaşabiliyoruz. Peki, televizyon karşısında geçirdiğimiz sürenin ne kadarını sadece televizyon ekranına bakarak geçiriyoruz?

Bu sorunun cevabı, televizyonun içeriklere aracılık etme fonksiyonunu giderek başka cihaz ve platformlara devrediyor olduğu gerçeğinde yatıyor. Televizyon karşısında olduğumuz zaman dahi artık tümüyle televizyona ait değil. Pek azımız televizyon izlerken telefonunu elinden bırakıyor. Seyrettiğimiz program ilgi çekici değilse veya reklamlar gösteriliyorsa elimiz doğrudan telefonumuza gidiyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, insanların televizyon karşısında geçirdikleri sürenin yüzde 31’inde akıllı telefonlarına baktıklarını ve bu zamanın da yarısından fazlasını Facebook, Instagram, WhatsApp ve Messenger’da geçirdiklerini ortaya koyuyor.

Mobil çağdayız ve bu çağın hayatımıza getirdiği yenilikler var. İnsanların, alışveriş de dahil her şeyi telefonlarından yapabilmeyi arzuladıkları bir zamanda yaşıyoruz.  “Alışverişe gitme” kavramı yerini “her an alışverişte olma” kavramına bıraktı. Eskiden büyük oranda hafta sonları “hedef seçerek” alışveriş yaparken, bugün artık akşamları çocuklarımızı yatırıp koltuğa uzanıp telefonumuzda “keşif yaparak” alışveriş yapıyoruz. Eskiden insanlar bilgisayar başında istedikleri ürünleri arar bulurdu. Bugün artık ürünler insanları buluyor. Örneğin Instagram’da kullanıcılar tarafından yapılan paylaşımlar, pek çok insanın yeni ürünleri keşfetmesini sağlıyor. Dolayısıyla markalar mesajlarını sadece kendileri konuşmuyor, o markanın elçileri yani kullanıcılar ve ‘influencer’lar da onlar adına konuşuyor.

Tüm bunları göz önüne alarak pazarlama yöneticilerinin markalarına ‘çok ekranlı’ hayatlar doğrultusunda yeni bir yol çizmeleri gerekiyor.

Derya Matraş
Facebook Türkiye Ülke Direktörü

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye 83. sayısında yayımlandı.

 

Exit mobile version