artwork

Cesur olanlar ve değişimi yakalayabilenler ayakta kalabilecek

4 yıl önce

0

Brittaney Kiefer

2019’u arkamızda bırakırken iki muazzam görüntü kaldı aklımızda: Dünyanın dört bir yanında iklim krizi ile ilgili yapılan eylemler ve Amazon yağmur ormanlarında çıkan yangınlar. Üstelik bu iki görüntünün yansıması daha uzun bir süre de devam edecek. İklimden siyasete, her zaman güvendiğimiz temellerin çoğu yanıyor, yok oluyor ve artık bu durum göz ardı edilecek boyutu geçti.

Geçen yıl, 17 yaşındaki İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg gibi kültürel değişime öncülük eden gençler oldu. 2018’de solo protestosundan başlayarak, İsveç parlamentosu binasının dışında gösteri yapmak için okulu kırmasına ve milyonlarca insanın protestoya katıldığı Eylül ayına kadar dünya çapında on binlerce öğrenciyi düzenli iklim grevleri düzenleyecek şekilde canlandırdı. Bu tür eylemler bu yıl daha da yoğunlaşacak. Glasgow, hükümetlerin iklim acil durumuyla mücadele etmeleri için önemli bir kavşak olarak görülen Birleşmiş Milletler iklim değişikliği zirvesine ev sahipliği yapacak. Bilim insanları, iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak için küresel karbon emisyonlarının 2030’a kadar yarıya indirilmesi gerektiğini söylediler. Bütün bunlar aslında markalar için de bir çağrı. Protestocuları sokaklara sürükleyen siyasi sistemlere olan inanç kaybı markalar için de geçerli. 2019’da Edelman Trust Barometresi, üç katılımcıdan sadece birinin satın aldıkları ve kullandıkları markaların çoğuna güvendiğini ortaya koyuyor. 2020 ile birlikte yeni bir döneme başlamak istiyorsak endüstri olarak zamanımızın en büyük sorunu olan küresel iklim krizini ele almamız gerekir. Ancak bunu yaparken yüzeysel olmamalıyız, duygusal bir kampanya ile işleri çözeceğimizi düşünmekten vazgeçmeliyiz. Daha fazla ürün satmak üzere kurulan endüstrimizin tüm bakış açısını, düşüncesini etik, bilinçli tüketicilik gibi kavramlarla yeniden şekillendirmesi gerekecek.

Yeni neslin uyanışını ve tüketime yaklaşımını değerlendiren Droga5 London’un CSO’su Dylan Williams, 2019 yılında Campaign’e verdiği bir demeçte şöyle diyor: “Özellikle bir nesilde yer alan müşterileri kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. İnsanların taleplerine kulak vermezsek, endüstri olarak uçurumdan yuvarlanıp düşmeye devam edeceğiz.”

Bilinçli tüketicilik artık niş bir pazar değil. İngiltere’de yeşil enerji, ikinci el giysiler, organik ve sürdürülebilir gıda gibi ürünlere yönelik harcamalar artıyor. İngiltere 2017’de bir önceki yıla göre %3.2 artışla etik mallara 83 milyar £’dan fazla para harcadı. Bu pazarın büyümesi, özellikle gençler arasında artan çevresel kaygılardan kaynaklanıyor.

Tüketiciler politik, çevresel ve kültürel ayaklanmalarla karşı karşıya kaldıkça, tüketim alışkanlıkları da etkileniyor. Eski sistemler artık çalışmıyorsa, endüstrinin bunları değiştirmek için yeni bir düşünceye ihtiyacı vardır.

Değişime ayak uydurmayıp her zamanki gibi iş yapan markalar önümüzdeki yıllarda hayatta kalmayacaklar. 2020’de, işleri farklı yapmaya cesaret eden ve hizmet ettikleri tüketiciler hakkındaki gerçeği yakalayan hikayeler anlatan şirketler için gerçek bir fırsat olacak.

Düşünme ve davranış biçimimizi değiştirmeliyiz

Sara Vanore Rewkiewicz
Director, Youth Oracles; strategy director,
ODD London

İyi ki, gençler var. Onlar, bizi varlıklı ve önyargılı olduğumuz dünyadan çekip gözlerimizi açmaya devam edecekler. Onların sağduyuları bize artık hiçbir şeyin kabul edilemeyeceğini söylüyor.

Rahatsızlık iyi olabilir. Zor olan bizi mutlu edebilir. Gezegeni ilk sıraya koymak, fedakar bir eylem olmak zorunda değil, hayatta kalmak için bencil bir ihtiyaç aslında. İnsan olmanın ne anlama geldiği bile evrim geçiriyor. Peki gençler ne istiyor?

Bir gelecek istiyoruz.”

Düşüncemizi ve davranış şeklimizi değiştirebilirsek onlar için bunu yapabiliriz. Yeni bir döneme girerken, “marka” ile kastettiğimizi yeniden düşünmenin zamanı geldi. Rolü nedir, marka nasıl hayati olabilir, marka aktivizmi sorunları çözebilir mi? Markalar, yepyeni bir yaşam tarzını benimsememizi sağlayabilir. Onlarda bu güç var. Küresel Şekillendirme Araştırması’na göre, 18-35 yaş grubundaki insanların %78’i çevreyi korumak için yaşam tarzlarını değiştirmeye istekliyken, sadece %12’si dünyanın sürdürülebilirliği ve durumunu iyileştirmek için oldukça aktif bir rol oynuyor.

Belki de 2020’de markalar, önümüzdeki harika fırsatları görmemize yardımcı olacak.

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye 96. sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...