Site icon Campaign Türkiye

Cannes’dan aç dönmek…

Medina Turgul DDB Kreatif Direktörü Ertuğ Tuğalan, innovation ve entertainment ekseninde Cannes Lions’ı değerlendiriyor.

Her gün yeni bir dünyaya uyanıyoruz. Sonra aynı gün o dünyaya yetişmeye çalışıyoruz. Tam yetiştik derken de akşam oluyor. Sabah kalktığımızda dünya bize yine tur bindiriyor. Bu baskı ve stresi her gün küçük dünyamda yaşarken elimden geldiğince dünyayı takip etmeye ve mesleğime bu yenilikleri eklemeye çalışıyorum. Dolayısıyla Cannes’da bu sene gördüğüm birçok iş yıl boyunca izlediğim işlerin hızlı bir özeti gibiydi benim için.

Cannes’ın size var olanın fotoğrafını çekip vermesi gibi güzel bir özelliği var. Bir nevi reklamcılığın Z Raporu… Ancak kreatif dünyanın nereye gittiği sorusu yine size kalıyor. Özellikle SXSW, CES gibi festivaller dünyanın gittiği yönü size özetlerken, Cannes’ın bu kadar reklama gömülmesi biraz beni üzüyor. Cannes’ın bir reklam festivali mi yoksa yaratıcılık festivali mi olduğu sorusu uzun zamandır tartışılıyor. Eğer yaratıcılık festivaliyse biraz daha yaratıcı açlığı doyuracak içeriğe sahip olması gerekiyor. Yani ben Cannes’dan bu yıl biraz aç döndüm:)

Yarışma bölümü yine bildiğimiz gibi

ABD yine bu yıl da gerçek işleriyle bu kadar çok ödülü gerçekten hak etti. Onların reklamcılık ve yaratıcılığa bakışlarıyla dünyanın geri kalanı arasında ciddi bir fark var. Goodvertising rüzgarı daha uzun yıllar sürecek gibi… Bu yıl da goodvertising işleri yükselişteydi.

2015’te Şekerbank Tweet Köy’le Cannes’da bronz aslan kazandığımızda fark ettiğimiz bir şey vardı: yerel hikayelerin gücü. Özellikle case işlerde büyük ajanslarla rekabet etme şansınız prodüksiyon ve hacim olarak pek mümkün olmuyor. Ancak ülkenizdeki bir hikayeyi/sorunu yaratıcı bir dille anlatabilirseniz o zaman Cannes’da ödüle ulaşma şansınız artıyor. Türkiye’den bu denklemi çözmüş gerçek case işler zaten Cannes’da her sene ödül alıyor, bundan sonra da almaya devam edecek sanırım.

Reklamcılığın geleceğini reklamcılar değil teknoloji ve entertainment şirketleri belirliyor.

Ben bu sene festivalin en çok entertainment ve innovation kısımlarında zaman geçirdim. Reklamcılığın yavaş yavaş entertainment business’a döndüğü ve inovatif teknolojileri yanına alarak ilerlediği bir çağdayız. Teknoloji ve entertainment şirketlerinin en büyük ihtiyaçlarından biri de içerik üreticiler. Her gün farklı mecralarda içerik üreten ajansların teknoloji şirketleri tarafından takip edildiğini ve büyük ajans networklerinin hisselerinde alımları yaptığını, yöneticilerini transfer ettiklerini görüyoruz.

Innovation bölümünde beni en çok etkileyen iki sunum oldu. R/GA ve The Mill’in sunumları.

R/GA’in bir prodüksiyon şirketi olarak kurulup sonra dijital/teknoloji ajansına dönüşmesini zaten hayranlıkla izliyorduk. Bu sene gördük ki R/GA dünya teknolojisiyle aynı hızda değişiyor. Bu değişimle birlikte artık bizim bildiğimiz reklam ajansı formatından biraz uzaklaşıyorlar. Yani kendilerini reklamverenle tüketici arasında sıkıştırmayıp medya, spor, otomobil gibi birçok farklı alandaki şirkete teknolojik destek veren bir ajansa dönüşüyorlar.

The Mill’in sunumu da R/GA kadar etkileyiciydi. The Mill bir prodüksiyon şirketi olarak kuruldu. Ancak onlar da hızla değişeceğe benziyor. Özellikle 2016’da çıkardıkları Blackbird ile teknolojiyle ne kadar iyi flört ettiklerini göstermişlerdi. The Mill’in prodüktörü ajanslarda ve şirketlerde daha fazla sanatçının olması gerektiğinden bahsetti. Kendi sektöründen beslenmek yerine farklı disiplinleri bir araya getirmenin önemini anlattı ve çalıştıkları sanatçıların kısa videolarını paylaştı.

Kısa kısa Cannes…

Alexander Wang/Adidas/moda iş birliği çok ilham vericiydi. Adidas’ın modayı sahiplendiği net bir şekilde ortaya çıkıyor. Nike’ın teknolojide, Under Armour’unsa hala sporda kaldığını söyleyebiliriz.

Sosyal medya hakkında hala kimsenin bildiği net bir şey yok. Herkes sosyal medya hakkında bildiğini anlatıyor ama oyunun kuralları her gün yeniden belirleniyor.

Markaların trend başlatamayacağı, ancak trendleri takip edebileceği trend analisti Carla Buzasi tarafından tekrar güzelce anlatıldı.

 

Ertuğ Tuğalan
Medina Turgul DDB Kreatif Direktörü

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Temmuz 2017 sayısında yayımlandı.

Exit mobile version