Büyük bir yarış başladı

Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren metaverse kavramının boyutları her geçen gün genişliyor. Meta-verse; meta (öte) ve universe (evren) sözcüklerinin anlamlarının karışımından türetilen yeni bir sözcük. Evrensel olarak kabul edilmiş bir tanımı olmamakla birlikte, Microsoft’un yaptığı şu tanımı kendime çok yakın buluyorum: İnsanların, yerlerin ve hayatın içerisinde olan diğer varlıkların dijital bir temsilinin yaşadığı sanal bir evren. İnternetin bir sonraki sürümü… Metaverse’ü tüm dijital dünyaların birleştirildiği yani internette yapabildiğiniz her şeyin tek bir alanda toplandığı paralel bir evren olarak tanımlamak da mümkün. Örneğin; kendinizi ifade ettiğiniz bir avatar yarattınız. Bunu her farklı sanal dünyada ayrı ayrı yaratmak yerine, metaverse içerisinde platformdan bağımsız olarak oluşturup her yerde kullanabileceksiniz. Özellikle bir süre önce Facebook’un geleceğin ‘metaverse’ olduğunu ifade etmesiyle büyük teknoloji şirketlerinin, pazarlamacıların ve analistlerin son dönemde dillerinden düşürmedikleri bir kavram oldu.

Metaverse’ün nihai vaadi, içinde yaşadığımız fiziksel gerçekliği aşabilecek bir artırılmış gerçeklik deneyimi sunması. Dolayısıyla yeni bir gerçeklik vaadi, birçok şirket için daha geniş ve erişilebilir faaliyet alanı sunma konusunda heyecan verici bir beklenti yaratıyor. Tıpkı sosyal medyanın çevrim içi pazarlama ortamında devrim yaratması gibi, metaverse’ün de markalar ve işletmeler için yeni ufuklar açması kaçınılmaz görülüyor.

Bu nedenle yatırımcılar ve büyük teknoloji firmaları arasında daha şimdiden metaverse konusunda büyük bir yarış başladı çünkü internetin geleceğinde kimse geride kalmak istemiyor. Halihazırda bu yeni ekonomiye ilk dahil olanlar doğaları gereği oyun şirketleri.  Gerçeklik ve dijital arasındaki çizginin giderek bulanıklaşması, diğer sektörlerin de bu trendi hızlı bir şekilde takip edip dahil olmasına neden olacağını düşünüyorum. Metaverse’te ödeme sistemleri, elektronik para, dijital içerik üretimi, eğitim ve eğlence sektörü öne çıkacak. 

Ödeme teknolojileri üzerindeki etkileri, oldukça radikal yeniliklere açabilecek düzeyde olacaktır. Metaverse’ün bağımsız bir ekonomiye sahip olmasıyla birlikte, kripto para ve dijital para birimleri kilit bir rol üstlenecek. Bu para birimleri gerçek dünya ve dijital dünya arasında ticaretin anahtarı olacak. 

Gelecekte mülkiyet, para ve kur gibi kavramlar, metaverse teknolojisinde önemli bir yer tutacak. Dolayısıyla kripto para birimleri de bu kurgusal evrende oluşacak sanal ekonominin başarılı bir şekilde işlemesine imkân sağlayabilir. Facebook’un ismini Meta olarak değiştirmesi ve metaverse alanına yatırım yapacağını duyurması metaverse coin’lerine olan ilgiyi oldukça artırmış durumda.

Pandemi sürecinde dijital ödeme sistemleri, şirketler ve kullanıcılar için zorunlu unsur hâline geldi diyebiliriz. Buna rağmen ilerleyebileceğimiz çok geniş bir alan var. Metaverse, içinde yaşadığımız fiziksel gerçekliği aşabilecek bir artırılmış gerçeklik deneyimi sunuyor. Burada fiziki bir nakit para kavramı olmayacak. Doğal olarak sanal dünyada işlemlerimizi gerçekleştiren uygulamalar olacak. Pandemiyle birlikte birkaç adım birden yaklaştığımız tamamen dijital bir ödeme ortamına daha önce hiç olmadığı kadar yakın olacağız.

Papara’da teknoloji, olmazsa olmazımız. Kullanıcılarımıza en iyi deneyimi sunmak için stabil kalmıyor; global gelişmeleri yakından takip ederek daha fazla ne yapabiliriz sorusu üzerinde duruyoruz. Bu yüzden dünyanın genel olarak her yerinde yaşanan dijital dönüşüm, nakitsiz toplum hedefiyle yola çıkan bizi oldukça motive ediyor. Temassız ve uzaktan ödeme teknolojilerine yaptığımız yatırımlarla ekosisteme katkıda bulunuyoruz. Trendleri takip etmektense önünde koşmayı tercih ettiğimiz için metaverse konusunda da gelişmelerden uzak kalmayacağımız kesin.

Emre Kenci
Papara Kurucu Ortağı ve CTO’su

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 118. sayısında yayımlanmıştır.