artwork

Bölünmüş bir ulus nasıl birleşir?

6 yıl önce

0

Amerikalı evlilik danışmanı Marci Stiles, Grey New York ile birlikte yürüttüğü araştırmanın sonuçlarını paylaştı.

Şu sıralar medya sıklıkla, çatışmalarla ikiye bölünmüş Amerika’yı, işlevini kaybetmiş, boşanmanın eşiğine gelmiş bir evliliğe benzetiyor. Bir evlilik danışmanı olarak güvenle söyleyebileceğim bir şey var: Daha kötüsünü gördüm.

Kabul ediyorum, bölünmüş ülkemiz birlikte çalıştığım pek çok çiftle benzerlikler gösteriyor. İki taraf da taviz vermek istemiyor. İki taraf da diğerinin ne düşündüğünü dinlemek istemiyor. İki taraf da birbiriyle birlikte yaşamanın imkansız olduğunu düşünüyor. İki taraf da kalbini açmaktan, savunmasız kalmaktan, elini verip kolunu kaptırmaktan korkuyor.

Yakın zamanda Grey New York’un gerçekleştirdiği bir araştırmanın parçası oldum. Araştırmanın konusu birliktelik kültürünü ve bunun anlamını kavramak, bu anlayışı markalara nasıl uyarlayabileceklerini ve insanlar arasındaki ilişkileri nasıl daha iyi hale getirebileceklerini çözmekti. Çünkü anladığım kadarıyla markalar kendilerine, insanları birleştirme konusunda aktif rol almaları gerekip gerekmediğini ve bunun sonuçlarının ne olabileceğini soruyordu. Araştırmayı gerçekleştirmek üzere Denver ve Dallas’tan zıt görüşlü insanları bir araya getirip çiftler halinde tartışmaya yönlendirdik. Tartışmalı konular üzerinde konuşurken, gerçek hayatta benzer durumlarla karşılaştıkları zaman olaya nasıl yaklaştıklarını öğrendik.

Benim kişisel olarak odaklandığım nokta, aşırı kutuplaşmış çiftleri (veya tarafları) bir araya getirmek, benzerliklerine odaklanmalarını sağlamak ve bir arada yaşayıp gelişmelerinin yolunu bulmak oldu.

Grey’in araştırması, insanların bir araya gelmek istediklerini gösterdi. Markalar ise, çoğunlukla sadece kendilerine fayda sağlamaya çalışıyor gibi görünseler de bence bu konuda yardımcı olabilirler. Ben o meslek grubunun dışındayım ama etrafımızın reklamlar tarafından sarıldığı bir dünyada yaşadığımızı biliyorum. Reklamlar, bazen oldukça güçlü olabilen farklı hikayeler anlatıyorlar. Dolayısıyla belki de reklamlar, insanlara anlaşıldıklarını gösterebilir, iyileşme sürecine katkıda bulunabilirler.

Şu anda ayrılmamıza neden olan sorunlar, bizi sonraki ilişkilerimizde de takip ederler. Dolayısıyla sorunlarımızı çözmek ve durumu düzeltmek için atmamız gereken bazı adımlar var.

Sıkıntılı konuları konuşmaya başlayın

Araştırmalar, kişilerin kendilerini başkalarının yerlerine koyabildikleri zaman insanlarla daha iyi anlaştıklarını gösteriyor. Bu noktada, insanların bu araştırma grubuna katılmayı kabul etmeleri bile önemli bir mesaj veriyor: Farklılıklarının üstesinden gelebilecekleri umuduyla, son derece tatsız geçmesi muhtemel konuşmalar yapmayı, zaman ayırmaya değer buldular. Bir ülke olarak bizler de en temelde gerçekten ne istediğimizi konuşmaya başlamalıyız. Sonra da bir takım gibi hareket etmeliyiz. Bu kollektif yapıyı nasıl daha iyi hale getiririz? Hedeflerimize nasıl ulaşırız? Bunun yolu, birbirimize mutluluğumuzu göstermekten değil, rahatsız edici diyaloglar başlatıp farklılılarının üstesinden gelebilmiş ekipler kurmaktan geçiyor olabilir.

Saygı gösterin

Saygı, farklı görüşlere sahip olsanız da bir arada kalabilmeniz anlamına gelir. Özünde her Amerikanın, çocuklarının fikirlerini dile getirebilecekleri, özgür hissedecekleri, makul gelirler elde edebilecekleri, sağlık hizmetlerinden yararlanabilecekleri iyi bir yaşam istediklerini anlamak gerekir. En temel insani ihtiyaçları insanlara hatırlatabilir ve mesajlarınızla kitleleri bir araya getirebilirsiniz. İnsanlar (en azından benim çalışma gruplarımda olanlar) aktif bir şekilde dinlemeye çalıştı. Hiçbiri sesini yükseltmedi ve gerginlik çıkarmadı. Sükûnetlerini korudular, dinlediklerini sindirdiler ve en azından saygılı olmak istediklerini gösterdiler.

İnsanlara gri alanları hatırlatın

Eski bir deyiş vardır: Haklı veya mutlu olabilirsin ama ikisi birden olamazsın. Çiftlerde olduğu gibi, bir taraf her zaman haklı olamaz, her zaman istediğini yaptıramaz, her zaman hem haklı hem de mutlu olamaz. Eğer olursa, bu bir dengesizlik yaratır, geçimsizliğe ve genel mutsuzluğa dönüşür. Doğamız gereği çeşitli özgürlüklere, seçeneklere ve iradeye sahip olduğumuzu hissetmek isteriz. Sesimiz hiçbir zaman duyulmazsa ve istediklerimizi hiç elde edemezsek problem çıkar. İnsanlara seçeneklerin sadece siyah ve beyazdan oluşmadığını hatırlatın.

İnsanları daha fazla güldürün

Bir ülke olarak kendimizi ve her şeyi bu kadar ciddiye almayı bırakmalıyız. Hatırlayın, çocukken yanımızdaki diğer çocuğun nasıl göründüğünü, nereli olduğunu, kimi sevdiğini, ailesinin zengin olup olmadığını umursamazdık; sadece eğlenmek ve bunun karşılığında ceza almamak isterdik. Bu nedenle insanlara oyun oynama fırsatları verin veya rahatsız edici bir tartışma başlattıysanız konuşma tonunu yumuşatmak için kahkahaları kullanmaktan çekinmeyin.

Küçük, kontrollü adımlar atın

Büyük hareketler ve büyük değişimler harikadır ama çoğunun etkisi uzun sürmez. Oysa küçük adımlar, yaşam boyu sürdürülecek iyi alışkanlıklara dönüşebilir.

Hepsi bu kadar. Reklam sektöründe çalışmıyor olabilirim ama markaların sahip olduğu gücü ve nüfuzu biliyorum. Her şeyi düzeltemezsiniz ama belki de küçük değişimler, en büyük başarılardır. Sürdürülebilir oldukları için oyunun kurallarını gerçekten değiştirebilirler. Pazarlama ve reklam profesyonelleri biraz daha fazlasını yaparsa belki de birleşmeyi daha kolay başarırız.

 

Marci Stiles
Evlilik Danışmanı

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 80. sayısında yayımlandı.