artwork

Aynayı kendimize de tutuyor muyuz?

2 yıl önce

0

Yaratıcı sektörler, uzun süredir var olan ve pandemiyle birlikte kendini daha da güçlü hissettirmeye başlayan büyük bir sorunla karşı karşıya. Salgının gerek maddi gerek manevi hasarları, mevcut yetenekleri şirketlerde tutmayı zorlaştırdı ve sirkülasyonu artırdı. Sektörler arası geçiş yapanlar, start-up’lara kayanlar da çoğaldı. Alışılagelmiş yöntemlerle yeni yetenekler bulmak ise artık bir hayli zor.

Problemlere çözüm bulmak, kaynağa inmek için çalışanlardan geri bildirim almak kesinlikle önemli. Bu noktada İK liderlerine veya üst düzey şirket yöneticilerine büyük sorumluluk düşüyor ancak hem kapak konumuz için çalışırken hem de günlük hayatta gözlemlediğim yanlış bir alışkanlık var; gençlerin dinlemeye ve öğrenmeye istekli olmadığı gibi sebepler öne sürerek hatayı sadece karşı tarafta aramak… Bu tür bir ifade ise çalışanların neden motivasyonunu kaybettiği üzerinde yeteri kadar kafa patlatılmadığını düşündürüyor bana. Mevcut sistemin getirdiği zorlayıcı koşullarla artık yaptığı işte motivasyonunu bulamıyor olabilir ya da verdiği emeğin karşılığını alamayacağı hakkında güçlü (ve muhtemelen haklı) şüpheler taşıyor olabilir… Dolayısıyla hayatı işten ibaret saymayıp “insan odaklı” bir yaklaşım geliştirerek aksiyonlar almanın daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Yeni insan kaynağı arayışlarında ise artık kalıplaşmış, bildiğimiz yollar yerine daha kapsayıcı bir yaklaşım geliştirmenin daha etkili olacağı birçok kaynakta belirtiliyor; üniversite mezunu aramak yerine eğitim olanağı bulunmayan kişilere eğitim vererek şirket bünyesine katmak gibi… Yeni dönemde şirketlerin İK politikalarında baskın olacak terimlerden diğer ikisi de çeşitlilik ve eşitlik.

Reklamcılık mezunu biri olarak en azından reklam sektöründe çalışanların çoğunlukla nasıl koşullar altında çalıştığını farkındayım, bu sebeple umuyorum ki reklamcılık da dahil olmak üzere tüm sektörlerde çalışana olan yaklaşım farklılaşır; insanlar huzurlu ve gerçekten değer verildiğini hissettikleri yerlerde hiçbir kaygı taşımadan hem kendileri hem de şirket için maksimum düzeyde verimli olabilecekleri bir iş hayatına sahip olurlar.

Necla Eylül Durukan

Campaign Türkiye Kıdemli Editörü

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 126. sayısında yayımlanmıştır.