Site icon Campaign Türkiye

Aydın Sun: “Basın bülteni hizmeti veren bir şirket olarak bu durumdan en çok biz rahatsızız”

Faselis CEO’su Aydın Sun, değişen halkla ilişkiler dinamikleri ve PR 2.0 hakkında konuştu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ben 2004 yılında halkla ilişkiler sektörüne girdiğimde PR, medya ilişkileri ile eş anlamlı bir kavramdı ve başarı kriteri medyada ne kadar yansıma aldığınızdı. Aradan geçen on küsür yılda sadece Türkiye’de değil dünyanın farklı coğrafyalarında pek çok iletişim ajansı ile bir araya geldim, pek çok uluslararası konferansa katıldım ve şunu net biçimde söyleyebilirim ki ne yazık ki değişen hiçbir şey yok. Sadece ben ilk başladığımda medya dediğinizde basılı, görsel ve işitsel medya akla geliyordu. Artık online medya ile birlikte sosyal medya da önem kazandı. Ama tüm dünyada PR hala medya ilişkileri ile eş anlamlı olarak algılanıyor büyük oranda.

Pek çok ajans bu dönüşüme ayak uyduramadı

İlk cevabımda belirttiğim gibi aslında PR’ın algısında ve çıktı beklentisinde bir değişiklik yok. Sadece çıktının mecraları arttı. Fakat bu yeni mecralar ile iletişimin dili klasik medya iletişiminden farklı olduğu için pek çok ajans bu dönüşüme ayak uyduramadı veya uydursa da çok geç kaldı. Bu gecikmeden doğan boşluğu da piyasada dijital medya ajansı olarak adlandırılan yeni nesil ajanslar tarafından dolduruldu.

PR, 360 derece planlanması ve uygulanması gereken bir olgu

Evet bu tip ajanslar var ve basın bülteni dağıtım hizmeti sunan bir servis sağlayıcı olarak bu durumdan en çok biz rahatsız oluyoruz. Bu kurumlar ne yazık ki kendilerini geliştirip bir şeyler katmak yerine sadece günü kurtarmak için çalışıyorlar. Oysa PR, 360 derece planlanması ve uygulanması gereken bir olgu. Durum böyle olunca hem medya mensupları hem de müşteriler bu tip ajanslardan uzak durmayı tercih ediyorlar. Kaçınılmaz olarak bu tip ajansların aldıkları ücretler de düşüyor. Bu ajanslar ancak sadece medya değil müşterilerinin faaliyet gösterdikleri sektörlerdeki gelişmeleri de yakından takip etmeye ve medya dışındaki iletişim disiplinlerinde de aktif çalışmaya başladıklarında başarılı olabilirler diye düşünüyorum. Yoksa mevcut müşterilerini de dünyada olduğu gibi serbest çalışan metin yazarlarına kaptırmaları büyük ihtimal.

Ben pek çoklarının aksine PR’ın geleceği hakkında karamsar değilim. Hem bildiğimiz geleneksel medya hem de sosyal medya olduğu sürece PR, medya ilişkileri ve basın bülteni kalacaktır. Tek değişen medyaya ulaşma yöntemleri olacak diye düşünüyorum.

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 83. sayısında yayımlandı.

Exit mobile version