artwork

Ateşle yüzleşen yeni fikirler

7 yıl önce

0

Helen Edwards’a göre fikir sahipleri, fikirlerinin düşmanlıkla karşılaştığını görüp onları coşkuyla savunmaya kalkıştıklarında enteresan şeyler olabilir.

Helen Edward: Ateşle yüzleşen yeni fikirler

Biraz geriye gidelim. Hedef her zaman markaların geleceğini etkileyecek bir teklifle pazara saldırmak. Cüretkar bir inovasyon, devrimsel bir yolla pazara girmek, dudak uçuklatan basitlik ve karşılaştırılabilir fiyatlama… Fakat herhangi bir gelecek değişmeden önce teklifin gerçeğe dönüştürülmesi gerek çünkü müşterileri harekete geçirmek için tek başına niyet yetmez.

Atılan bu geri adım, şirket içindeki birçok uzmanla yapılacak iş birliğine de gönüllü olmayı gerektirir ve aralarında en kıdemli olan hiçbir şeyin bir fikirden daha değerli olmadığı ilkesinin peşinden gitmiyorsa bu iş birliği gerçekleşmez. Yeni konsepti ortaya atan – bir iki kişilik küçük grup ya da belki tek bir kişi – bu fikri ortaya ilk attığı zamanda, tüm bu zincir boyunca zayıf noktalar vardır fakat en büyük kırılganlığın olduğu nokta başlangıca yakındır.

Bu belki bir PowerPoint sunumuyla giydirilir, spekülatif figürlerle süslenir fakat altındaki çıplaklığı gizlemek zordur. İnsanlar “fikirlerin gücünü” cilalamayı severler ama başlangıçta nadiren böyle gibi görünürler; “ya olursa”larla ve “şöyle olsa daha iyi”lerle dolu gelişmemiş ve masum bir şekilleri vardır.

Eğer fikrin içinde gerçekten dönüşüm sağlayacak bir DNA varsa, neredeyse kesin bir şekilde ilk bakışta çılgınca ve sarsıcı görünür. Bu da pratik olarak zor zamanlara davetiye çıkarmaktır: Nihai hedef belki pazara saldırmak olabilir ama ilk yaylım ateşini açacak olanlar da yine içerideki gergin meslektaşlar olacak. “Bu bizim mevcut müşteri tabanımızı tehdit etmez mi?”, “İnsanların buna hazır olduğuna kanıt var mı?”, “Bu tarz şeylerin başarısızlığa uğradığını hepimiz daha önce gördük.”

Onların sorgulamalarının ve itirazlarının şirket içindeki inovasyon ruhunu söndürmemesine dikkat etmek gerek. Bazı kıdemli yöneticiler yeni fikirlerin değerlendirmesinin ertelenmesini, fikrin köklerinin kurulması için zaman verilmesini ister. Bazılarıysa, ekibin “koruyucu olmasını” engellemek için dilin yazılı moderasyonlarında ısrarcı olacaktır.

Zahmet etmesinler. Bu yolda bazı zor sorular zaten sorulacak ve bazılarıyla belki de şu anda mücadele ediliyordur. Savunucu olmak için fikir sahiplerinin yapmaları gereken şey de tam olarak bu. İnatçı huysuzlukla savunuculuğu bir tutmaya artık son vermek gerek, gerçek bundan çok daha organik ve ilham verici.

Fikir sahipleri, fikirlerinin düşmanlıkla ya da aldırmazlıkla karşılaştığını görüp onları coşkuyla savunmaya kalkıştıklarında enteresan şeyler olabilir. Öncelikle kendilerinin kendi yarattıkları fikri iyi anlamaları gerekir ki böylece önseziye dayanan boyutları yeniden yapılandırarak bunların doğru olma nedenlerini bulabilirler.

Bunu yaparak fikir sahipleri kendi yarattıkları şeyin detaylarını da kısmen değiştirebilirler. Burada da yeni fikirlerin doğasında olan “saldır ve savun”un git gellerini yansıtan organik bir akış vardır.

Bu elementlerden bir kısmı ya da hepsi sıcak tartışmaların saldırısı altında kalmaya meyillidir fakat fikrin sahipleri bunların hepsini eşit şekilde savunmaz. Bazı şeylerin yok olmasına tereddüt ederek de olsa izin verilirken bazıları da olağanüstü cüretkar bir hevesle savunulur. Bu sayede herkes işin özünde neyin olduğunu anlayabilir – bu da fikrin, ekip tarafından, ne olursa olsun, içgüdüsel olarak kutsal görülmesinin nedenidir.

Bu süreç pis ve kin dolu olabilir. Bağlı elementlerin bazılarını kaybetmek, fikir sahibini, konseptlerinin sulandırıldığını iddia etmeye teşvik edebilir. Ama tam tersi de geçerlidir: İlginç ama muhtemelen her zaman çevresel olan boyutların ortadan kaldırılması ile fikir daha da şiddetlenebilir.

Saldır-savun tarzı tartışma, iş birliğinin bir formudur ama sözlü saldırılar havada uçuştuğunda bu böyle görünmeyebilir. Bu form kesinlikle, kimsenin açıkça eleştiride bulunması izin verilmeyen ve fikirlerin kurumaya bırakıldığı klasik workshop formatından çok daha etkili.

Bu yüzden bırakın yeni fikirler ateşle yüzleşsin – belki kırılgan olabilirler ama onların yaratıcıları genellikle güçlü çalışanlardan oluşur. Ve bırakın fikrin sahibi olan ekipler onların güçlü savunmarına destek vereceğinizi bilsin. Eğer savunma yeterli olmazsa ya da fikir sahipleri nihayet teslim olurlarsa, bunun sebebi herhangi bir güç dinamiğinin söz konusu olmaması değil, konseptin buna dayanıyor oluşudur.

Saldırıyı tolere ederek ve savunmaya teşvik ederek, fikrin kendisini ilk baştaki hassas halinden her türlü gaddar davranışı saf dışı bırakabilecek bir şekle dönüştürebilirsiniz.

Helen Edwards

Passion-brand Ortağı