Artık izleyen değil, değiştirenleriz

Hem reklamveren hem de izleyiciler için çift yönlü fayda barındıran sanat pazarlaması kavramını, Türkiye’den kurumlar ve ajanslarla konuştuk.

SALT İletişim ve Yönetim Direktörü Derya Açar Ergüç

1. Yaptığınız işle pazarlama disiplini hangi noktalarda kesişiyor?

SALT, kültür ve sanat alanında üretim yapan ücretsiz bir kurum olarak, yaptığı iletişim çalışmalarını pazarlama olarak tanımlamaktan ziyade faaliyetlerini ‘anlatmak’ olarak konumlandırıyor. İşimiz hiç durmadan SALT’ı anlatmak, SALT’ın neler ürettiğini daha fazla kişiyle paylaşmak ve böylece bu özel kurumdan daha fazla kişinin faydalanmasını sağlamak. İnternet sektörünün getirdiği hızlı değişimle, tek yönlü iletişimin hakim olduğu bir dünyadan karşılıklı iletişim ve etkileşimin geçerli olduğu bir ağ dünyasına geçiş yaşıyoruz. Bu değişim iş yapış yöntemlerimizi sürekli gözden geçirmeye yönlendiriyor.  Artık izleyen değiliz; üreten, temas eden, katılan, dahil olan ve hatta değiştirenleriz.

2.  Sanatla birebir ilişkili olmak markalara neler sunuyor?

Kültür ve sanatın toplumsal bilinci güçlendirdiğini düşünürsek, sanata destek vermek, bu desteğin devamlılığını sağlamak markalara iyi bir imaj ve itibar kazandırıyor. Bir markanın anlık ticari kazanımlarının çok ötesinde toplumda kalıcı bir iz yaratıyor.

3. Siz, kurumunuzu pazarlama disiplininde nereye konumlandırıyorsunuz? Hedefleriniz neler?

Kültür ve sanat, toplumların gelişim ve dönüşüm süreçlerinde önemli bir role sahip. Kültür ve sanatın iletişimi ise oldukça niş bir alan gibi görünse de, oluşturduğu değer açısından toplumsal duyarlılığın temelini oluşturuyor. Bu anlamda, SALT’ın iletişimini ele alışımız farklılaşıyor. Hedefimiz, bir kültür ve araştırma kurumu olarak belirlediğimiz iletişim stratejisi doğrultusunda kendi alanında fark yaratan örnekleri artırmak ve bu konuda da öncü olmak. İletişim çalışmalarımızda içeriği ön planda tutuyoruz. Gündemle bağlantı kuran, ön gören içerik üretip bu içeriği “öğretici” değil “katılımcı” bir tavır ile kullanıcılara sunuyoruz.

4. Hedef kitlenizin genel olarak nasıl bir profili var? Bu konuda mevcut bir araştırma var mı?

SALT, ziyaretçilerinin “izleyici” olmanın ötesine geçerek, kurumun tüm olanaklarından yararlanan birer “kullanıcı” olmalarını önemsiyor ve misyonunun özünde araştırmacılık ve deneysellik olan kurumun tüm yapısını buna uygun olarak kurmaya özen gösteriyor. SALT’ın kapıları gözü, gönlü açık, merak eden, sorgulayan, inceleyen, araştıran herkese açık.

5. Yaşadığımız zorlukların iyice arttığı bu dönemde, insanların sanata ilgisini nasıl görüyorsunuz?

Sanatın iyileştirici özelliği yadsınamaz. Bunun farkında olan izleyicilerin katılımında hiçbir azalma görmemekle birlikte, kurum, marka ve bireysel desteklerin devamlılığının bu ilgiyi daha ileriye taşımak adına, bu dönemde, daha da önem kazandığını düşünüyorum.

6. En çok hangi mecraları kullanıyorsunuz?

İletişim çalışmalarımız, konvansiyonel mecraların yanı sıra dijital mecralar ile sosyal medya çalışmalarını kapsıyor. Dijital platformlarla özel olarak geliştirilmiş, SALT’ın programlarını farklı editoryal yaklaşımlarla ele alan içerikler üretiyoruz. Yeniliklere göre medya planlamalarımızı şekillendiriyor, mecralarımızı her yeni içeriğe göre yeniden değerlendiriyoruz.

7. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Kültür ve sanatla iç içe olmak o kadar besleyici ve keyifli ki, insana kendisini çok iyi hissettiriyor. Daha çok kurum ve bireyin kültür sanatla içiçe olmasını ve bu keyfe, hisse ortak olmasını diliyorum.

 

Sıradaki Zorlu PSM Genel Müdürü Murat Abbas: En önemli unsur deneyimlemek ve ilişkilendirmek.

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Şubat 2017 sayısında yayınlanmıştır.