artwork

Amaç ve anlam sorguluyoruz

2 yıl önce

0

Pandemiyle birlikte hayatımızı yeniden tanımladık; önceliklerimiz, imkan dahilinde bulduklarımız, gereksiz atfettiklerimiz… Tümü bir perspektif değişiminden geçti.

Beklentilerimizdeki köklü değişimin sonuçlarını özellikle iş dünyası derinden hissetti hatta sonuçları o kadar çarpıcıydı ki, global ölçekteki bu değişim “Büyük İstifa” diye anıldı. Bazı ülke, endüstri ve pozisyonlarda daha sert hissedilse de gözlemlediğimiz şey; yeteneğin hızla yer değiştirmesi, işle ve kurumla kurulan ilişkide ve alış-veriş denkleminde yaşanan büyük ölçekte bir değişim! Bu sebeple Cannes Lions’ta benim için en akılda kalıcı seanslarından biri LinkedIn CEO’su Ryan Roslansky’nin İyi Yetenek için Mücadele seansı oldu.  

Roslansky “yeteneğin yer değiştirmesi” ile ilgili reklam endüstrisi özelinde veriler paylaştı: pandeminin ilk zamanları değişim ters yönde olsa da, belirsizlik döneminin sona ermesiyle iş değişiklikleri en üst noktaya ulaşıyor ve ne yazık ki bu trend hala devam ediyor. Sektör insanları olarak LinkedIn’de sıklıkla newsfeed’imize düşen iş değişikliği haberleri üzerinden de muhtemelen bu trendi gözlemliyoruz. 

Bir diğer gerçeklik de Z kuşağının yani endüstrinin yeni yeteneklerinin asıl “yer değiştirenler” oldukları ve bunun aslında pandemiyle tetiklenmeyip, evvelinde de var olan bir olgu olduğu. İşin özü, Z kuşağı için iş değiştirmek çok doğal bir durum dolayısıyla buna alışsak iyi olur. 

Güçlükle bulduğumuz yetenekleri çabuk kaybetmenin yanı sıra ajanslar olarak deneyimlediğimiz zorluklardan bir tanesi de yetenek havuzunun daralıp, yetenek arzında sektör dışı yeni taleplerin oluşması. Markaların medya ve iletişim tarafında yeteneklere ilgisi epey arttı ve bir yandan da Türkiye artık yetenekler için kapalı bir pazar olmaktan çıkmış durumda. Dil bariyeri olmayan genç nesil için sadece Avrupa degil yükselen bir trend olarak Orta Doğu da artık cazip bir opsiyon.  

Yetenekler nerede çalıştıklarının yanı sıra NASIL ve NEDEN çalıştıklarını da gözden geçiriyor. 

Kapanma döneminde edinilen, iş sorumluluklarını yerine getirmek için ofiste bulunma zorunluluğunun olmaması, başka şehirden, evden çalışma ya da en azından hibrit çalışmanın bir hak olarak devam ettirilmesi talebini mümkün kıldı. Ajans dünyasının sosyal kapital dediğimiz ajans insanlarıyla kurduğu güçlü bağlar etrafında şekillenen çalışma kültürü, aidiyet yaratmak ve yeteneği elde tutmak için  bir destekken, şimdilerde bu bağları kurmak için kullanılacak araçlar ve yöntemlerde eksik kaldığımız aşikar.  

Amaç ve anlam sorgulamamızdan iş hayatı da nasibini aldı; artık sevmediğimiz, gelişemediğimiz ya da bizden çok fazla zaman ve efor alıp yerine çok da bir şey koymayan işlerde çalışmakla ilgili eskisi kadar anlayışlı değiliz. Fiziksel sağlığın yanı sıra zihinsel sağlık ve iş – özel hayat dengesi de önceliklerimiz arasında yer alıyor. 

 

Peki, biz ajanslar ve yöneticiler ne yapmalıyız?  

Öncelikle iyi bir çalışma ortamı yaratmak, bunu yaratırken de çalışan odaklı, adil iş pratiklerini hayata geçirmek ve tabii ki emeğin karşılığını vermek çok kıymetli. Bu süreç bize en önemli kaynağımızın insanlarımız olduğunu çok net öğretti. Bu değeri onlara da hissettirmek, gündelik pratiklerde dahi bunu gözetmek önemli. Bu noktada yöneticilerimiz, ilham veren, bir amaç doğrultusunda birliktelik yaratan ve motive eden yani pozitif çalışma kültürünün mayasını şekillendiren liderlere dönüşmeli… 

Ajanslarımız, bünyesinde çalışan yetenekler için iyi bir kariyer imkanı ve gelişme alanı yaratmalı ki bu da yeni nesil becerileri ve iş kollarını sağlamamızla mümkün. Dijital ve teknoloji gibi beceriler, geleceği şekillendiriyorsa ya da iş yapış şekilleri buna dönüşüyorsa, burada öncü olmak yeteneğe doğru yerde oldugunu hissettirecektir. Yetenek yönetiminin ve gelişim programlarının ajans önceliği haline getirildiğinden emin olunmalı ve yetenek açığının olduğu alanlarda insan yetiştirmek bir organizasyon kası haline dönüşmeli. Yeni nesil, kariyer ve gelişim fırsatları için ajansın “global” bir ağın parçası olmasına ya da çeşitli uzmanlıklar için bölgesel bir hub olmasına da çok önem veriyor. 

Biz ajanslar, yetenek çekmek, tutmak ve marj baskısının izin verdiği ölçüde yeteneğe finansal fayda sağlamak gibi cephelerde çarpışırken, savaşı kaybediyor gibi hissetmemiz çok normal. Bu değişimin ortasında şu an bocalıyor olsak da, insan odaklı bir değişim yaratabileceğimiz, sektör olarak bir araya gelebileceğimiz çok şey var çünkü artık çok net olan bir şey var: Bizi buraya kadar getiren şey, artık daha ötesine götürmeyecek. 

Özlem Çıragöz 

Mindshare, CSO   

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 126. sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...