Site icon Campaign Türkiye

AdColony’de hayat bir başka…

Bu sayımızda Maslak’taki yeni ofislerinin 6. ayını dolduran AdColony’yi ziyaret ettik. AdColony EMEA & LATAM Genel Müdürü Volkan Biçer, ofis içinde göz ettiği tek unsurun çalışanların mutluluğu ve konforu olduğunu vurguladı.

Bir önceki ofislerinde olduğu gibi Maslak’taki 3000 metrekarelik yeni ofislerinde de çalışanlar için çalışma ortamının ötesinde adeta bir yaşam alanı düşünülmüş. Onları ofiste tutmayı sağlayacak imkanlar bu ofiste genişletilmiş: Berber, manikür pedikür salonu, spor salonu, büyük bir lounge alanı, canlı müzik sahnesi ve dj setlerinin bulunduğu profesyonel olarak kullanılabilecek bir müzik alanı… Ayrıca set stüdyosunun bulunması da ofiste dikkati çeken diğer unsurlardan. Bu set stüdyosu, podcast ve haftada bir kez her çalışanın kendi programını sunduğu ofis içi radyosu için kullanılıyor. Yapılan bütün bu değişiklikler tek bir amaca hizmet ediyor; insanların burada geçirdiği vakti uzatmak ancak bu uzatmanın da bir mutluluğa bağlı olmasını sağlamak…

Her biri bin metrekareden oluşan üç katlı ofisin bir katı interaktif çalışma alanı, en alt katında yemekhane, lounge alanı, spor salonu, duş ve soyunma odaları, seminer alanı, 10-12 tane toplantı odası, manikür-pedikür alanı ve kuaför/berber bulunuyor. Konu ofisin en sevilen kısmına geldiğinde ise yaklaşık 140 kişi çalıştığı için ortak bir cevap bulunmuyor. Kimisi spor yapmayı çok sevdiği için spor salonunu çok aktif kullanırken kimisi de müzik alanını veya podcast stüdyosunu daha sık kullanabiliyor.

Ofise giriş çıkış saatleri esnek; Asya bölgesine hizmet veren grup sabah yedide, başka bir grup 9:30’ta, bazıları ise saat farklılıkları nedeniyle 14:00 ve 16:30  civarında ofiste oluyor. Gün içinde ne zaman spor yaptıkları, berbere indikleri veya herhangi bir alanı kullanma zamanları tamamen kendilerine bağlı. Çalışanlara ofis içinde sağlanan bu kolaylıkların yanı sıra Çeşme’de her yıl kiralanan büyük bir yazlık bulunuyor. Volkan Biçer, 10.000 dönümlük bir arazi üzerinde büyük bir havuza sahip villada her ekibin bir ya da iki haftasını orada geçirdiğini, şu anda da yaklaşık 14 kişinin orada çalıştığını ifade ediyor.

Bu ofisi öne çıkaran şey ise buradaki fırsatları sağlayan çok fazla firma olmaması. Ancak Volkan Biçer, ofisteki bağlayıcı unsurun ofisin içerdiklerinden çok ofisin içerisindeki arkadaşlık ve paylaşımın en önemli kriter olduğunu belirtiyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “En önemli faktör buradaki ‘kolej havası’. Bir de çalışanlar bizde çok fazla yurt dışına gidip geliyor, burada çalışan personelin %65’i yurt dışına en az bir kere gitmiş; devamlı bir değişim olması da onları buraya bağlı tutuyor diyebilirim.”

Cook for AdColony isimli ofis etkinlikleri düzenliyorlar. Biçer, etkinliği şu şekilde açıklıyor: “İki haftada bir on kişi belirleniyor, bu kişilere yaklaşık 3000 TL bütçe veriyoruz. Alışverişlerini yapıyorlar ve bütün bu ekibe yemeği onlar yapıyor.”

Ayrıca çalışanların içinde çok fazla müzikle ilgilenen olduğu için canlı müzik alanında da bu kişiler cuma günleri uzun saatlerini burada geçirip müzik yapıyor, bu da ofis içinde ‘happy hour’ olarak adlandırılıyor. Ofis içinde olduğu gibi dışarıda da birlikte yemek yemek, piknik yapmak gibi etkinliklere özen gösteriliyor.

Biçer, ofis tasarımında sanatsal hiçbir şey olmadığına, önceliklerinin insanların günlük kullanımlarında ekstra rahatlık sağlayacak bir alan yaratmak olduğuna dikkat çekti. Sadece girişe tüm AdColony ofislerinin olduğu çok büyük bir dünya haritası koyduklarını, belki bu şekilde büyük bir şirketin parçaları olduklarını hissedebileceklerini ifade etti. Tasarımsal öğeler ile ofisi donatmanın çok efektif olduğunu düşünmediğini de ekledi.

Ofis, AdColony’nin inşaat işlerini üstlenen müteahhit firma ile yapılmış. Çok sade bir tasarım olmasını istemişler, bir önceki ofiste kullandıkları boyalar ve renklerin aynısı kullanılmış, ofis olanaklarının çoğalmasını sağlayacak şekilde çalışılmış.

Volkan Biçer, çalışanlar arasında yaratıcı ekip, teknik ekip, account manager’lar, operasyon ve satış ekibi bulunduğundan ve yapılan işlerin %85 oranında yurt dışına yönelik olduğundan bahsediyor. Hevesli olmalarını ve burada bir kültür kazanmalarını istedikleri için genç bir kitleye sahip olduklarını, bu insanların aynı zamanda dünyanın her yerine her an gidebilecek kişiler olduğunu söylerken yabancı dilin onlar için önemini vurguluyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 91. sayısında yayımlandı.
Exit mobile version