artwork

Adam bin yıl önce söylemiş!

10 yıl önce

0

Aristo demiş ki: “Bütün insanlar mutluluğu arar. Mutluluk insan yaşamının amacıdır”. Amerikalı psikolog Mihaly Csikszentmihalyi de 1961 yılında sağlık, güzellik, para ve güce,  “mutlu edebileceği varsayımıyla” insanlar tarafından değer kazandırıldığını yazmıştır.

Şimdi bunun devamında içimden “mutluluğun resmini çizebilir misin?” geyik sorusu geldi ama burada felsefeyi bırakıp neden böyle başladığımı anlatayım.

Yazılarımda, süratli dijitalleşme esnasında unutulan “insan” faktörünün önemini zaman zaman ben de hatırlatırım. PwC tarafından her yıl yenilenen Global Entertainment & Media Outlook’un 2014-2018 yıllarını kapsayan çalışmasında “yine” yetenek yönetimi konusunun önemi vurgulanıyor.

Elinizdekine güvenmeyin

Bugün sizinle bir projeye başlayan yetenek grubunuzun projenin sonuna kadar sizinle olup olmayacağının bir garantisi yoktur. Bu tamamen bu süreçte ortak amacın karşılıklı olarak ne kadar örtüştüğüyle alakalıdır. Zira muhatap olduğunuz yetenek havuzunuzdaki arkadaşların eğitimleri, dünya görüşleri ve tercihleri sizinkilerden çok farklı.Yöneticilikteki yetenek, bunu görüp “yönetebilmekte”.

Elinizdekiyle yetinmeyin

Artık eğlence ve medya sektöründeki şirketlerin yetenek havuzunda sadece yaratıcı ve sezgileri kuvvetli “sağ beyin” takımının olması yeterli olmuyor. Zira malum “big data”nın bu “sağ beyin” takımının kullanabileceği hale getirilmesi için gereken çalışmanın yapılabilmesi amacıyla mantık ve analitik yaklaşımları kuvvetli “sol beyin” takımına da ihtiyaç var.

Mutluluk ne alaka?

Neden lafa mutlulukla başladım onu da söyleyeyim. Eğlence ve medya sektöründeki CEO’ları kapsayan araştırmada, ihtiyaç duyulan yeteneklere ulaşma konusunda sıkıntı yaşadığını belirten CEO’ların yüzdesi 2009 senesinde %46 iken bu oran 2014 senesinde %63’e yükselmiştir. Görünen o ki, eğlence ve medya sektöründeki şirketlerin piyasadaki “yetenek havuzu”nun beklentilerini tam olarak karşılayamaması durumu var.

Çözüm nerede?

Elbette içimizde! Öncelikle şirket yapı ve süreçlerinin gözden geçirilmesi gerekli. Hala piyasada “insan kaynağı” olarak ifade edilen ama “yetenek yönetimi ve/veya yöneticisi” olan ilgili birimlerin şirket içindeki öneminin anlaşılması gerekli. Bu birimlerin piyasayı takip/analiz kapasitelerinin artırılması için gereken desteğin sağlanması lazım.

İkinci olarak, kurum içi sosyal işbirliği teknolojisinin var olup olmadığına bakılmalı. Yönetim ile doğrudan iletişim, yeni fikir ihtiyaçlarına genç yeteneklerin iştirakine olanak sağlayacak mekanizmalar, varsa uluslararası network’ün kaynaklarına her seviyede ulaşımın temini konularının iç değerlendirmesi yapılmalı.

Üçüncü olarak; ihtiyaç duyulan yeteneklerin öncelikle “şirket iç kaynaklardan” yetiştirilip yetiştirilemeyeceği değerlendirilmeli. Bu yaklaşım “yatırım” gerektirir ve karşılıklı “sadakat” duygularının gelişimine destek olur. Dışarıdan karşılanan yetenek ihtiyacının da yeni gelen nedeniyle “doku uyuşmazlığı” olmaması için gereken yönetsel önlemlerin alınması gerekecektir. “Sol beyin” takımının var olup olmadığı ve yoksa nasıl giderileceği de düşünülmeli.

Dördüncü olarak eldeki yeteneklerin “kaçırılmaması gerekenlerinin” belirlenmesi ve bu grubun farklı ve gösterişli şekillerde teşvik edilmesi konusu değerlendirilmeli.

Son olarak da “ortak kültür” konusunda tüm çalışanlar ile mutabık kalınmasının sağlanması ve bunun en üst yönetimden aşağıya doğru sahiplenildiği mesajının net olarak verilmesidir.

Techne, Episteme, Phronesis, Nous – Adam bin yıl önce söylemiş. Düşünme yetisinin erdemlerine sahip tek varlık: İnsan!

 

Murat Çolakoğlu

PwC Türkiye Şirket Ortağı

Eğlence ve Medya Sektör Lideri 

Twitter: @mcolak001

 

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Eylül 2014 sayısında yayınlanmıştır.