4.5G geldi, peki gelecek nasıl şekillenecek?
8 yıl önce
0
Bu yıl 8.’si düzenlenen Turkcell Teknoloji Zirvesi, 9 Mart’ta Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Etkinliğin yıldızları 4.5G ve nesnelerin internetiydi. Yiğit Can Kaytmaz
Mobile World Congress ya da CES’i kaçıranlar için 9 Mart günü güzel bir gündü. Çünkü Turkcell, bu yıl 8.’sini düzenlediği Turkcell Teknoloji Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. Haliç Kongre Merkezi’nde bir günlük MWC etkinliğinde sektörün ve teknoloji dünyasının önde gelen isimleri oturumlara katıldı. Açılış konuşmasını yapan Turkcell CTO’su İlker Kuruöz, son yıllarda birçok değişime şahit olduklarını söyleyerek, “Geleceği öngörmek ve yönetmek gerek. 4.5G için 2 yıldır çalışıyorduk ve 4.5G, Nisan itibarıyla gelecek. Peki bundan sonra teknoloji nereye gidecek?” diyerek etkinlikte neler konuşulacağının sinyallerini verdi.
Etkinlik canlı yayınlandı…BiP üzerinden banka işlemi yapıldı
Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu da etkinlikte, 4.5G’nin getirilerini anlattı. Terzioğlu, “Hız ölçülebilir ve teknolojik bir şey. Biz dünyadaki en geniş spektruma sahibiz, dünyanın en gelişmiş altyapısını kurduk. 1 Nisan’dan itibaren 4.5G ile dünyanın en hızlı mobil interneti Turkcell’de olacak” diyerek, yeni paketlerde data başına birim maliyetlerinin düşeceğini vurguladı. Yaklaşık 7 bin kişinin katıldığı etkinlikte Turkcell Müzik, BiP, Turkcell TV+ gibi ürün ve servisler tanıtılırken, Terzioğlu BiP üzerinden banka işlemini de gerçekleştirdi.
Etkinlik alanında HTC, Huawei, Sony gibi markaların stantları dikkat çekerken, oluşturulan ayrı bir bölümde umut veren start-up’lar ziyaretçilerin akınına uğradı. Pazarlama için ayrı bir salonun kapatıldığı Turkcell Teknoloji Zirvesi’nde Cannes Lions 2015’in kazanan işlerinin yer aldığı bir bölüm oluşturuldu ve ziyaretçiler burada geçen yıl kazanan işlerden ilham alma fırsatı yakaladı.
Öyle böyle değişmiyoruz
Etkinliğin yıldız isimlerinden biri McKinsey Global Institute Direktörü Richard Dobbs oldu. “Bu Öyle Böyle Bir Değişim Değil!” başlıklı sunumuyla dikkat çeken Dobbs, dünyayı şekillendirecek 4 yeni gücü anlattı. Bunlar gelişmekte olan pazarlar, ivmelenen teknoloji, yaşlanan dünya nüfusu ve artan veri, sermaye, ürün ve insan akışının insanlığın geleceğini belirleyeceğini söyledi. Dobbs, yeni bir tüketici sınıfının ortaya çıktığını ve 2025’te bu tüketici sınıfının 3 milyar insan olacağını da sözlerine ekledi. Dobbs, marka ve şirketlerin başarılı olmak için dört özelliği olması gerektiğini söyleyerek bunları şöyle sıraladı; “Markalar optimist olmalı. Bir şeye odaklanmalı, esnek ve ucuza mal etmeli ve kazanmak için oynamalı”.
Büyük şirketler bağışıklık sistemine sahip
Ünlü fütürist ve mucit, Singularity Üniversitesi Bilişim ve Network’ler Başkanı Brad Templeton da katıldığı oturumda otonom otomobillerin yaygınlaşacağını ve insanlığı daha iyi bir hale getireceğini söyledi. İnsanların hem hayatlarını hem saatlerini hem de paralarını yollarda kaybettiğini söyleyen Templeton, geleceği görebilen markaların kazandığını, Kodak ve Instagram’ı karşılaştırarak gözler önüne serdi. Templeton, büyük şirketlerde çalışan birinin yaratıcı fikrinin hayata geçirilemediğini ve genç ve esnek şirketlerde böyle bir durum yaşanmadığını söyleyerek, “Büyük şirketler bağışıklık sistemine sahip ve yaratıcı fikirlerin ilerlemesini engelliyorlar” yorumunu yaptı. Templeton, nesnelerin interneti, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinin de gelecekte çok daha yaygınlaşacağının altını çizdi.
Kültür, ürün ve kargaşa
Cannes’ın üst düzey yöneticisi Rob Dembitz, “Tasarım Teknolojiyle Buluşunca” başlıklı oturuma katıldı. Buyıl Cannes Innovation’a Bob Greenberg gibi isimlerin katılacağını söyleyen Dembitz, “İnovasyon yaratıcılığı öldürmüyor, aksine ona güç veriyor. Cannes’da en çok kullanılan kavramlar kültür, ürün ve kargaşa” dedi. Öte yandan aynı oturuma katılan modacı kardeşler Ezra ve Tuba Çetin, Intel ortaklığıyla yaptıkları “giyilebilir” teknolojilerini tanıttı. İpliğe zeka yüklediklerini söyleyen iki modacı, artık mühendis ve yazılım uzmanlarıyla çalıştıklarını vurguladı ve değişimin bu yönde olacağının altını çizdi.
Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Nisan 2016 sayısında yayınlanmıştır.
