artwork

Dave Buonaguidi ve Paul Burke yorumluyor

7 yıl önce

0

Dave Buonaguidi
Crispin Porter & Bogusky London, CCO

(2) UBS’in Uluslararası Kadınlar Günü için hazırladığı ve pek çok soruyu sorduğu reklam filmi ile başlıyoruz: “Hayatın soruları”

Her yıl kadını uluslararası olarak kutladığımız sadece tek bir gün var. Yuppi! Evet evet, Donut Günü ve Dünya Kukla Günü arasında rahatça oturmaya devam edebiliriz. Her neyse… Reklam filminde aslında her şey var. Öne çıkarmaya çalışılan şeye hayran kaldım; ancak daha ilgi çekici ve güçlü olabilirdi. Yaşamla ilgili sorular ve UBS arasındaki bağ oldukça zayıf kalmış.

Hey, neredeyse Cannes için zaman geldi ve bir sonraki aşamada, fahişelerle yatmayı seven bir alkolik var.

(5) Hostelworld için insanlığın kazası haline gelen Charlie Sheen kullanılmış. Ve eğlencenin de keyfini çıkarmış. Charlie’nin yedi kişiyle yattığını ve onlara yemek yaptığını görüyoruz. Charlie Sheen’i seviyorum. Ajansı ve müşteriyi de onu kullandıkları için seviyorum. Güzel ve tam isabet olmuş. Basit. Fakat biraz daha Charlie Sheen gibi olmalarını bekliyorum.

Bir sonraki reklamda (3) Seat’ta, yarış pistine adım atmış sevimli bir yarış otomobili görüyoruz. Gündüz, gece, yağmurlu veya güneşli… Yaklaşık yarım saat sonra, otomobili geride bıraktığını özgürlük için sabırsızlandığını görüyoruz. Biraz daha yarış ve daha sonra özgürlük. Çok vurucu. Üstelik “yüksek performans” sorununu çözmek için akıllı bir çözümleri de var.

Sonraki. (4) Direct Line. Winston Wolf bir erkeğin yatak odasında görünür. Haliyle adam korkar. Winston zorlu bir satış yolunu takip eder. Bu kampanya ilk çıktığında çok sevdim. Cesur, farklı ve bir sigorta markası için gerçek bir atılım oldu. Bu kampanyanın vermesi gereken çok şey var, ancak bu reklamlar biraz tahmin edilebilir hale geldi. Ve hatta her zaman aynı tehditle karşı karşıya kalıyorlar: yanlış anlaşılma. Bu defa da siz onları şaşırtın: Ürünü ayrıntı listesinden çıkarın ve onunla biraz eğlenin.

(1) Coca-Cola’nın bir genç kız ve ağabeyini aynı yakışıklı ve seksi bahçıvana yönlendirdiği ilginç bir reklam… Aman Tanrım! Sırada ne var? Her neyse… İki kardeş soğuk bir Coca-Cola götürmek için kıyasıya mücadele ederken anne çoktan ikisinden de önce yerini almış, sinsi ihtiyar! Baba da üst kata vergi hesaplamaya devam etsin… Bu reklamı sevdim. Basit ama tam yerinde bir atış. Bir Avrupa ajansı tarafından yürütülseydi dayanılmaz olurdu, fakat cinsel açıdan özgürleşmiş Güney Amerikalılar olayı sorun haline getirmemekle iyi bir iş çıkardılar.

Paul Burke
Roman yazarı ve Freelance Metin Yazarı

Biz, kreatif taraf olarak biraz kayıtsız davrandık, değil mi? Alay ettik. “Robotlar hiçbir zaman işimizi yapamazlar” dedik. Hmm, ama artık bundan emin değilim. Bu haftanın seçimlerine bakarak, her bir reklamın oluşturucularının insanlar mı yoksa robotlar mı olduğunu anlamaya çalışalım.

(2) UBS’e baktığımızda, kabus zaten üzerimize geldi. Hiç kimse bunu yazamazdı. Hangi sözcüklerin üzerinde yoğunlaşacağını bilmiyorsan, ikisine de konsantre olmaya son veriyorsun. Bir robot, bu inandırıcı olmayan ve çoğunun sadece kadınlar için değil tüm insanlar için geçerli olduğunu anlayamayabilir. Bir robot da artık 1953’te olmadığımızın farkına varabilir. Sevgili Tanrı, feminizm hiç olmadı mı? Eğer bir robotsan, feminizmi henüz yaşamadığın belli.

En azından (4) Direct Line’ın kampanyasının kalbinde insanlar var. Bu son yürütme sırasında, Winston Wolf bir ev sahibine özel bir danışmanlık yapıyor. Winston diyor ki özel bir ev sahibi… Sanmıyorum.

Bugünün çocuklarının bir yerde yaşamak için karşılayacakları para yokken hem de…

(1) Coca-Cola için tasarlanmış bu kampanya oldukça gülünç. Kız kardeşi ile ağabeyin bir Coca-Cola vermek için yarışması ve kimsenin buna şaşırmaması… “Hey, biz homoseksüellerle çok havalıyız ama onların yarışı kazanmasına izin verecek kadar değil!” deniliyor adeta. Ve bence çok uluslu bir şirketten utanç verici bir yaklaşım…

Evet aslında. Charlie Sheen, (5) Hostelworld için bu kampanyada kendini aştı. Ve bence yine robotlar işin içinde. Ellili yaşlarındaki herhangi biriyle yurt paylaşan bir grup genç bir araya geldiğinde zaten ortaya komik bir şeyler çıkacağını herkes bilir. Yanlış amca seçilmiş. Utanç! Reklam basit ve aslında bir o kadar da komik. Charlie Sheen’in etiketine ihtiyaçları da yoktu. Muhtemelen birkaç akıllı insan bu zavallıya gereksiz yere bir servet ödedi.

Son olarak, karşımızda (3) Seat var. Ve hemen “robotlar” olduğunu düşündüm çünkü reklamda sadece bir yarış pistinde sonsuz, zihinsel turlar yapılıyor. Yapılan tek şey boş bir parkurda tek başına yarış. Dış dünyanın açık yollarının tadını çıkarmaya özen gösterilmek istenmiş. Bu reklamın (çok) insan yaratıcıları akıllıca ve benzersiz bir şekilde dokunaklı, bir o kadar da acayip bir otomobile imza atmış. Onur duymayı hak ediyorlar…