“Yeni Türkiye”nin PEST analizi olur mu?

PEST analizi (politik, ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmelerin kuruma/markaya etkisi) stratejik iletişim planlamasının kolaylaştırıcısı ve dolayısıyla en önemli araçlarından biridir. Bu başlıklar altında yer alan olgu ve olayları doğru analiz edilebilirse; sonuçları hızla görülecek bir aksiyon planına ulaşılabilir.

“Yeni Türkiye” kavramının gündeme gelmesiyle bu analiz yapılamaz oldu. Çünkü ilk bakışta Türkiye’nin gelişmesini engelleyen sistemsel, hukuksal ve toplumsal sorunların ortadan kaldırılması ve “devlet” mekanizmasının daha iyi çalışmasını amaçlayan bir bakış açısını ortaya koyan bir tanım gibi duruyor. Oysa “Yeni Türkiye” kavramının altında sorunlara çözüm getirecek tanımlar yok, altı dolmadığı için de soyut düzlemde kalıyor.

Örneğin, politik alanda özellikle yatırımcı şirketlerin en büyük sorunlarından biri olan öngörülemezlik (vergi, enerji, iş güvenliği, ticari kısıtlamalar ve dış politikadaki belirsizlikler), ekonominin dışa bağımlılığı ve verilerin güvenilirliği ile ilgili tartışmalar, sosyal alanda kutuplaşmanın derinleşmesi, teknolojideki gelişmelerin yarattığı dijital ekosistemin büyüklüğü PEST analizi yapmayı neredeyse imkansız kılıyor. Hatta 21’inci yüzyılın başından itibaren legal ve çevre konularının da eklenmesiyle PESTLE’ye analiz bu bakışla yapıldığında; karşımıza legalde (yasal) torba kanunların içine tıkıştırılan günü kurtarmak için oluşturulmuş düzenlemeler ve ekolojide HES’lere, termik santrallere ve daha kötüsü betonlaşmaya kurban edilen yeşil alanlar, zeytinlikler çıkıyor.

Bunların yanlış olduğunu söylemek “negatif algı yönetimi”, doğru olduğunu söylemek ise “algı yönetimi” diye adlandırılıyor. Buradan iletişimciler için çıkan ders, “PEST analizi yapmayın, algıyı da yönetmeye çalışmayın!” mı olmalı? Çünkü “Yeni Türkiye”yi anlamaya çalışmakla uğraşırken dijital ekosistemin dönüştürdüğü yeni dünyayı ıskalama tehlikesi var.

Necla Zarakol
İDA Yönetim Kurulu Üyesi

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Aralık 2014 sayısında yayınlanmıştır.