Küçülerek büyüyoruz

Günümüz rekabet koşullarının dayattığı, “giderlerin minimize edilmesi” ve “paradan para kazanılması” politikasının pazara yansıması, iletişim sektöründe “müşterinin finanse edilmesi” sorununa dönüşmüş durumda.

Her ne kadar, Reklamveren – Reklam Ajansı Hizmet ve İşbirliği Sözleşmesi’nde,  “Ajans ilke olarak, kendi hizmetini finanse eder, reklamverenin reklamını finanse etmez”  koşulu yer alsa da, finanse etme olgusu, tüm kurumlarımızın baş etmesi gereken yapısal bir sorun olarak kronikleşti.

Etkinlik ve sahada pazarlama sektöründeki piyasa koşullarının peşin, “sözleşme sırasında ödeme” olmasına rağmen bu koşulun müşteriye açıklandığında, ne kadar “anlaşılması olanaksız bir teklif olduğu” sürecini yaşıyoruz.

Ne yazık ki, kronikleşen bu sorunun sonucunda “küçülerek büyüme” olarak adlandırabileceğimiz bir dönemdeyiz. Ekstra finansman yükünün, işletmelere “küçülme” politikası olarak yansıması ile oluşan, sayısı gittikçe artan küçük işletmelerle, sanal bir büyüme içindeyiz.

Aslında, gelişmiş finans sektörümüz içinde, kurumların pazarlama iletişimi yatırımlarını fonlayarak yeni bir portföy oluşumu ile bu sorunun derneklerimiz aracılığı ile daha fazla zaman ve emek harcanarak, çözülebileceğine inanıyorum.

Brief verilmez, alınır

Etkinlik ve saha çalışmalarının, bir telefon görüşmesi, bir saatlik bir toplantı veya genel bir kurumsal sunum ile çözümlenmesi mümkün mü?

Elde yazılı doküman yok ise, genel soruların olası yanıtları şöyle olabilir:

• Ne mesaj vermek istiyoruz? / “Markamız yeter”

• Hedef kitle tanımı? / “Herkes bizim müşterimiz”

• İletişimde ürünün hangi karakteristik özelliğini öne çıkaracağız? / “Piyasanın en iyisiyiz”

• Kreatif konsept ve konuşma dili? / “Ürünü gösterin yeter”

Abartılmış yanıtlar gibi duruyor ancak, gerek müşteri, gerekse toplantıdan dönen müşteri temsilcisinden hiç mi duymadınız bunlar gibi anlatımlar?

Biz, biz olalım; yazılı brief verilmiyorsa “zorla” alalım.

Ya da, şapkadan ne çıkarsa (tavşan veya fil) bahtımıza.

A.Serhat Demirel
DPİD As Başkanı
@ASerhatDemirel

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Eylül 2014 sayısında yayınlanmıştır.